
Kitap Künyesi
Yazar Adı: Maya ANGELOU
Yayınevi: Everest Yayınları
Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul, Şubat 2020
Sayfa Sayısı: 350
‘’Yazı spoiler içermektedir.’’
‘’Beyaz olarak dünyaya gelmiş bir kadına siyah bir çocuğun hayatını nasıl açıklayabilirdim. Bu iki kadın, oğluna ne çabalarla kazandığı gururundan başka verecek bir şeyi olmayan siyahi bir anneyi nasıl anlayabilirlerdi? Sonsuzluğa ve eski ruhların şiirlerine sahip olsam dahi, Guy’a ten renginin zalimce bir şaka değil, sağlıklı bir tasarım olduğunu kanıtlamaya çalıştığım o acı dolu anları benimle birlikte yaşamalarını sağlayamazdım.’’
Mücadele ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği reddini yaşamının merkezine yerleştiren Maya, Neval El SEDDAVİ’nin aynı isimli kitabında ele aldığı Sıfır Noktasındaki Kadın’ı temsil etmektedir. Maya seçimi dışında gerçekleşen bir doğum ve farklı bir ten rengi ile gücü elinde bulunduranın baskısı altında yaşayacağı bir coğrafyaya gözlerini açmıştır. Bireyler renklere göre kategorize edilmiş ve kendinden olmayan öteki olarak nitelendirilmiştir. Bireyin kendinden olmayanlarla ilişkisini inceleyen Henri Tajfel, Sosyal Kimlik teorisinde biz (ingroup) ve onlar (outgroup) kavramını sosyal sınıflandırma başlığı altında ele alır. Bireylerin kendilerini kategorilendirdiklerini savunur. Maya yaşadığı yerde biz bilincinden uzak hissettiği toplumun bireyleri tarafından onlar diye kategorize edilen taraftadır. Onlar’ın (outgroup) varlığını sosyal öğrenme ve çocukluk yaşantıları açısından ele alan Sosyal Nörobilim, bu durumu Amigdala Aktivasyonu kavramıyla açıklamaktadır. Yapılan incelemelerde bireylerin kendinden olmayanlarla bir araya geldiğinde amigdalasında artış olduğu ve bunun öğrenme yaşantısına dönüştüğü sonucuna ulaşılmıştır. Maya içinde yetiştiği toplumun ‘Otoriter Karakter’ yapısından kaynaklı bu baskıyı ve geri planda rol verilmeyi sürekli bir biçimde deneyimlemektedir. Küçük yaştan itibaren mücadelesine başlamakta ve bu mücadeleyi hem ekonomik hem psikolojik hem de sosyolojik alanda vermektedir. Birlikte yaşadığı ergen oğlu Guy’a daha iyi bir yaşam sunabilmek için çalışmakta, sosyal kimlik bilincini pekiştirmek için gönüllü tiyatro grupları oluşturmakta ve yaşadığı coğrafyada ötekinin reddine karşı çıkan liderlerle yakın ilişkiler kurmaktadır.
Maya, oğlu Guy ve yakın çevresindeki herkes, öteki olmalarından kaynaklı ırksal stres yaşamaktadırlar. Afro-Amerikan çocukların gelişimi üzerine çalışmalar yapan Dr. Howard C. Stevenson baskıya maruz kalan kitlelerin bu stresi yaşadığını savunmaktadır. Guy’un okula gidiş gelişlerinde ve annesinin onu sürekli bir şekilde korumaya çalışmasında, ten renginden kaynaklanan ırksal stresin izleri görülmektedir. Onlar (outgroup) olmanın yarattığı baskı Afro-Amerikan kökenli bireylerde kolektif travma oluşturmaktadır. Maya ve arkadaşları baskıdan kaynaklı kolektif travmanın dinamiğiyle Birleşmiş Milletler toplantısında bu durumu protesto etmektedirler. Anlatıda yer alan mücadele ve umuda baktığımızda toplumun ortak hafızasına dair ipuçları görülmektedir. Afro-Amerikan kökenli bireylerin yaşadığı sosyal ve kültürel sorunları Post Travmatik Kölelik Sendromu kavramıyla açıklayan Dr. Joy DeGruy bu durumun kuşaklar boyu süren etkiler yoluyla devam ettiğini savunmaktadır. Maya, Oğlu Guy ve yakın çevresindekiler atalarından aldıkları bu yıkıcı mirasın etkisiyle kolektif bir dayanışma oluşturmaktadırlar. Yaptıkları eylemleri bilinçli bir seçim ve analiz sürecinden geçirip yaşama aktarmaktadırlar.
Öteki-Onlar (outgroup) olmanın dinamiği ele alındıktan sonra Maya’nın bireyselliği ve seçimleri William Glasser’in Seçim-Gerçeklik Teorisi açısından incelenebilir. Maya tüm seçimlerini bilinçli olarak yapmakta ve seçimlerinin sonuçlarını detaylı bir şekilde incelemektedir. Gerçeklik kuramında ele alınan beş temel psikolojik ihtiyaç açısından bakıldığında Maya yeme, içme ve barınma işleri için farklı işlerde çalışmakta (şarkıcı, yazar, editör) ve hayatta kalma ihtiyacı için gerekli olan dinamikleri işe koşmaktadır. Guy’la kurduğu anne-oğul ilişkisi ve evlendiği Vus Maya’nın sevgi ve ait olma ihtiyacına, toplumsal mücadele içinde ötekinin varlığını savunması Maya’nın güç ihtiyacına, oğlu Guy’la bağımsız bir şekilde farklı yerlerde yaşaması onun özgürlük ihtiyacına ve arkadaşları ve çevresiyle gerçekleştirdikleri planlı partiler ve toplanmalar da Maya’nın eğlence ihtiyacına karşılık gelmektedir. Maya toplumun dayattığı kabullere adalet yoluyla savaş açan ve her şeye sıfır noktasından başlayan hak savunucu bir bireydir. Maya’nın kendi yaşamını ele aldığı anlatıda Maya, oğlu Guy için bir ötekidir. Guy adalet mücadelesinin içinde koruma altına alınan ve silikleşen gölge kişilik kavramına örnek teşkil etmektedir. Maya anlatıya oğlu Guy’la başlamakta ve onunla sonlandırmaktadır.
‘’Kitaba İlişkin İzlenimlerim’’
Ötekini anlayabilmenin ve onu ayrıştırmadan kabul edebilmenin kutsallığını anlatı yoluyla deneyimlemek karşılık vermeden ulaşılabilecek umuda yol açmaktadır. Bu umut teoride yer alan, pratikleşmemiş bir yaşamda bireyi olumlu duygulanıma sevk edebilmektedir. Ancak toplumlar ve yaşamlar, ötekinin ezildiği ve görmezden gelindiği olayları vahşileştirip bizlere dayattığı bir formdayken pratiksiz bu teori boş bir hayalden başka bir şey olamamaktadır. Toplumsal eşitlik kavramı coğrafyalarımızın başat değeri olmalıdır. Yüreğimizin derinliklerinde merkeze yerleşmiş teoriler yaşam deneyimine dönüşmelidir. Esaret özgürlükle başlar. Gerçek özgürlük ve hak savunuculuğu bireyin en zor durumdaki tavrında belirmektedir. İnsanı yaşatabilmek umuduyla özgürlüğe esir olabilenlere.
Muhammed ÖZKAN
Psikolojik Danışman