
Tarihsel açıdan değişen olayların etkileyeni ve etkileneni olarak yüzyıllardır varlığını sürdüren insanı, içinde yaşadığı ve her an değişen çağdan bağımsız düşünmek imkansızdır. Değişen çağların içinde insanın varlığını topluluklar halinde devam ettiren bir yapıda olduğu da gerçektir. Sosyolojik ve psikolojik açıdan çağları ve insanı daha iyi anlayabilmek için belli özellikler gruplandırılmış bu da kuşaklar şeklinde kendini göstermiştir. Kuşakların belirlenmesinde, kuşakların içerisinde bulundukları dönemin sosyal, ekonomik ve kültürel koşullarının yanında özellikle teknolojide meydana gelen gelişmeler etkili olmaktadır. Kuşak kavramının tarihi süreci yazılı kaynaklar noktasında incelendiğinde, bazı bilim dallarında konunun Antik Yunan’a, bazılarında ise Eski Mısır Uygarlığı’na kadar uzandığı görülmektedir (Joshi vd., 2011; akt. Adıgüzel ve ark. 2014). Kuşak kavramı, günlük dilde “Bizim kuşak”, “Eski kuşak”, “60 kuşağı” (1960’larda yetişenler için) “Yeni kuşak” veya “Kuşak çatışması” gibi birçok ifade ile sıklıkla kullanılmaktadır (Pilcher, 1994; akt. Aka, 2018). Türk Dil Kurumu’nun felsefe terimleri sözlüğünde “aşağı yukarı aynı yıllarda doğmuş olup, aynı çağın koşullarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, yazgıları yaşamış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişiler topluluğu” olarak tarif edilmektedir (TDK, 2019). Kuşaklarla ilgili bir atasözünde de dendiği gibi, “İnsan, içinde yaşadığı çağa babasına benzediğinden daha çok benzemektedir” (Twenge, 2013; akt. Aka, 2018). Dolayısıyla bireylerin gençlik çağında yaşadıkları önemli ulusal ve uluslararası olaylar ortak bir bilincin ve algının oluşmasına neden olmaktadır. Oluşan ortak bilinç ve algı, gelecekte oluşan davranış, tutum, eğilim ve tercihleri şekillendirmektedir. Dolayısı ile her bir yeni kuşağın sahip oldukları, değerleri, algı, tutum ve davranışları, farklı bakış açıları, güçlü ve zayıf tarafları gibi özellikleri ile farklı karakteristik özelliklere sahip olduğundan kuşaklar arası çatışma ve anlaşmazlıklara sebep olabilmektedir(Aka, 2018). Kuşaklar üzerine yapılan çalışmalar, dönemlerin sınıflandırılmasında isim ve yıl değişikliği olsa da genel anlamda benzer sonuçlar üzerinde toplanmıştır. Bu çalışmalarda; sırasıyla Sessiz Kuşak, Bebek Patlaması Kuşağı, X Kuşağı, Y Kuşağı, Z Kuşağı ve şuan henüz çocuk yaşlarında olan Alfa Kuşağı ile insanlar kuşaklar halinde anlaşılmaya çalışılmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında ve ekonomik buhran döneminde başlayan Sessiz Kuşak ile Bebek Patlaması Kuşaklarından X Kuşağı’na kadar insanlar sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların değişimlerinden etkilenmişlerdir. 1965-1980 yıllarında X Kuşağında gelişen teknoloji alışkanlıklarının altyapısını oluşturmasıyla, 1981-1995 yılları arasında doğan Y Kuşağında özellikle teknolojinin hızla gelişmesi ve değişen hayat koşullarıyla internetle bağlantılı yorumlanan yeni nesil bir hayatın kapıları aralanmıştır. Böylece 1995 sonrası Z Kuşağı internetin içine doğmuş kuşak olarak “modern çağda insan” üzerine modern koşullar içerisinde insanı anlamak ve yorumlamak adına birçok soru işaretine yol açmıştır (Aka, 2018; Ayvaz, 2013; Mengi, 2009; akt. Adıgüzel ve ark. 2014). Z kuşağındaki insanlar evlilik, deneyim, siyaset, ekonomi gibi birçok alanda kendilerinden önceki kuşaklar olan X ve Y kuşaklarından yaklaşım olarak ayrılmaktadırlar. Z kuşağı artık birer ebeveyn olacak çağa geldiğinde, o yıllarda genç yaşlarında bulunacak olan ve daha dijital, daha zengin nesil olarak anılmakta olan, 2010 yılı ve sonrasında dünyaya gelenler de literatürde Alfa kuşağı olarak anılmaya başlamıştır. Alfa kuşağı McCaskey’in belirttiği üzere potansiyel olarak “şimdiye kadar ki en resmi eğitimli nesil, şimdiye kadar ki en teknolojik gelişmeler tarafından gelişimi sağlanan nesil ve şimdiye kadar dünyanın en zengin nesli” olarak tasvir edilmektedirler (Williams, 2015, akt. Yalçın Kayıkçı ve Kutluk Bozkurt, 2018). İlerleyen teknolojiler ve yenilikler daha da gelişmiş durumları ve kullanım şekilleri ile hem günümüz genç kuşakları olan Z kuşağı, hem de bir sonraki kuşak olan Alfa kuşağının yaşamlarının birer parçası olmuştur. İnsan gücü temelli hayat, Sanayi Devrimi’yle yeniden şekillenmişken modern çağda teknolojiyle boyut değiştirmiştir. Modern çağda günlük ihtiyaçların karşılanması, hobiler, sosyal etkinlikler, eğitimler, meslek alanlarının yorumlanması, iş hayatı ve çalışma koşullarının teknolojiyle yeniden şekillenmesi Z Kuşağı ve Alfa kuşağı üzerinde geleneksel kodların değişmesiyle hayata yeni bakış açılarının geliştirilmesine yol açmıştır. Öyle ki alfa kuşağı çocukları 2019 yılı verilerine göre modern çağ mesleklerinden sayılan “YouTuber” olarak en çok gelir kazanan isimler arasında yer alacak seviyeye gelmiştir (8 yaşındaki Ryan, 2019). Özellikle Alfa Kuşağı sanal bir dünya üzerinden psikolojik ve sosyolojik hayati gerçeklikleri yeniden kodlayan bir yaşantıyı tecrübe etmektedir. Kuşaklar üzerine dikkat edilmesi gereken asıl nokta onları sınıflandırarak ayrıştırmak yerine bir bütün halinde düşünmek ve toplumdaki rolleriyle parçadan bütüne yorumlamaktır. Günümüz koşullarındaki varlıklarıyla X kuşağının, Y kuşağı ve Z kuşağıyla nasıl bir iletişim halinde olduğunu, kendi çağlarından getirdikleri birikimleriyle onları anlayıp çağın getirdikleriyle bağ kurma becerileri geliştirilmelidir. Y kuşağı ve Z kuşağının da sahip oldukları olanaklarla kendinden önceki kuşakları anlayacak empati becerileri geliştirecek koşullar sağlanmalıdır. Günümüzün çocukları konumunda olan Alfa Kuşağı dikkatle takip edilerek çağ ile bütün olarak beklentileri doğru yorumlanıp değerlendirilmelidir. İnsan, çağın getirdikleriyle değişen varlığıyla bütünsel uyumu sağlayacak potansiyele sahip yegâne varlıktır.
Hülya Orhan
Psikolojik Danışman