Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Zorbalığın Görünmeyen Yüzü: Siber Zorbalık – Psikolektif Dergisi – Sayı – 24

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin bir kişi ya da grup tarafından başkalarına zarar vermek amaçlı kasıtlı ve tekrarlanan bir şekilde kullanılması (Belsey, 2006) olarak tanımlanabilecek siber zorbalık, son yıllarda dikkat çekmeye başlanan bir durumdur. Siber zorbalık aşağılama, hakaret etme, zarar verme, başkalarına ait bilgileri izinsiz bir şekilde kullanma ve yayma, özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi gibi birçok şekilde kendini gösterebilmektedir (Aşantuğrul ve Karabacak-Çelik, 2023). Bu durum siber zorbalığa maruz kalan kişilerin maddi ve manevi zorluklar yaşayabilmelerine yol açmaktadır.

Siber zorbalık ile ilişkili sözcüklere bakıldığında ise “siber mağduriyet” kavramının ön plana çıktığı görülmektedir. Siber mağduriyet, en basit haliyle, bir birey veya grubun, bir başka birey ya da grup tarafından siber zorbalığa maruz bırakılması olarak tanımlanmaktadır (Haylı ve Çırak, 2023). Diğer kavramlar ise “siber zorba- siber mağdur” ile ‘‘siber izleyici’’dir. Siber zorba-siber mağdur, hem zorbalık yapan hem de zorbalığa maruz kalan olarak tanımlanabilirken; siber zorbalık olaylarına zorba ya da mağdur olarak dahil olmayan ise siber izleyici olarak tanımlanabilir (Asıcı, 2020).

Siber zorbalığın yaygınlığına bakıldığında ise farklı yaş gruplarına göre farklı yaygınlık oranlarının olduğu söylenebilir. Yapılan araştırma sonuçlarından yola çıkılarak elde edilen bulgulara göre ilkokul çocukları söz konusu olduğunda siber zorbalığın %18 ve %15 (zorba-mağdur) olarak raporlandığı, ergenler arasında siber zorbalık davranışlarının görülme sıklığının ise yurt dışında yapılmış bir araştırma sonucuna göre %25.7, ortaokul öğrencilerinde %11.6 ve lise öğrencilerinde bu oranın %10 ile %14 arasında değiştiği, son olarak üniversite öğrencilerinde ise %17’nin mağdur, %46.7’sinin zorba-mağdur olduğu raporlanmıştır (Haylı ve Çırak, 2023, Özdemir ve Akar, 2011; Tanrıkulu, 2020). Bununla birlikte lise öğrencileriyle yapılan bir araştırma bulgularına göre, internet kullanım süresi arttıkça siber zorbalığı gerçekleştirme ve siber zorbalığa maruz kalma puanlarında artış da beraberinde gelmektedir (Pekşen-Süslü ve Oktay, 2018). Cinsiyete göre bakıldığında ise erkeklerin, kadınlara göre siber zorbalık puanlarının daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Erdur-Baker, 2010).

Siber zorbalıktaki risk faktörlerine bakıldığında,      internette geçirilen sürenin fazlalığı     , riskli internet kullanımları      (şifre      paylaşımı     , sosyal medya platformlarında       kimliği belirsiz kişilerle iletişimde olma, yapısı bilinmeyen çevrimiçi sosyal gruplara dahil olma gibi), düşük sosyo-ekonomik düzeyden gelme gibi durumların siber mağdur olma riskini artırdığı bilinmektedir. Siber zorba olma açısından ise okul aidiyetinin düşük olması, yüksek sosyo-ekonomik düzeyden gelmenin     siber zorba olma riskini artırdığı söylenebilir (Karacan-Özdemir, 2020). Son olarak siber zorbalığı azaltmak ve önlemek için neler yapılabileceğine bakıldığında, ekolojik sistem yaklaşımının ön plana çıktığı görülmektedir (Atik, 2020).

Öğrencilerin, ebeveynlerin, okul psikolojik danışmanlarının, eğitimcilerin, toplum, medya ve politika yapıcıların neler yapabileceğine odaklanan ekolojik sistem yaklaşımında, her bir grubun yapabileceklerine      dair önerilere aşağıda kısaca yer verilmiştir:

Öğrenciler ne yapabilir?

Telefon numarası, kişisel bilgiler gibi kişiye özgü içerikleri başkalarıyla paylaşmama

Kişiliğine yönelik saldırı içeren, tehdit mesajlarına yanıt verilmemesi, bu mesajların kanıt olarak saklanması

Şifrelerin üçüncü kişilerle paylaşılmaması

Tanımadığı kişilerle sosyal medyada iletişim kurulmaması

Ebeveynler ne yapabilir?

Çocuklarına baskıcı ve otoriter bir tutumla yaklaşmak yerine, onların yanında olduklarını, sorunlarıyla, yaşantılarıyla yakından ilgilendiklerini hissettirmeli

Çocuklarının siber zorbalık yaptıklarını öğrendiklerinde, siber mağdurun yaşadıklarına ilişkin empati duygusunu geliştirici bir konuşma yapmalı, zorbalığa maruz kalan kişiden özür dilenmesini, zorbalık davranışını ortadan kaldırmasını istemeli

Okul psikolojik danışmanları ne yapabilir?

Siber zorbalığın okuldaki yaygınlığını öğrenmeli, siber zorbalığa müdahale etmeye yönelik programlara, kapsamlı gelişimsel rehberlik programında yer vermeli

Siber zorbalığa dahil olan öğrencilere gerektiğinde psikolojik danışma hizmeti sunmalı

Siber zorbalığı azaltma ve önlemeye yönelik konsültasyon ve eğitim programları hazırlamalı

Eğitimciler ne yapabilir?

Eğitim ortamlarında siber zorbalığa yönelik açık ve net kurallar belirlenmeli

Eğitim ortamlarında olumlu okul ikliminin sağlanması konusunda çaba gösterilmeli

Toplum medya ve politika yapıcılar ne yapabilir?

Dijital vatandaşlık algısının güçlendirilmesi sağlanmalı

Siber zorbalığa yönelik medya yoluyla farkındalık oluşturan içeriklerin hazırlanıp paylaşılması

Politika yapıcılar siber suçlara yönelik yasal düzenlemeleri hayata geçirebilmeli

Sonuç olarak siber zorbalığın çok boyutlu bir sorun olduğu ve dijitalleşen dünyada ele alınması gereken önemli bir başlık olduğu aşikardır. Siber zorbalığın bütüncül bir yaklaşımla, iş birliği içinde azaltılması ise mümkündür. Zorbalığın her türlüsünün önlenmesinde ise başta psikolojik danışmanlar olmak üzere ruh sağlığı uzmanlarının rolü büyüktür. Daha fazla ruh sağlığı çalışanı istihdamı ile zorbalığın azaltılmasının ve önlenmesinin mümkün kılınması dileğiyle.

Mücahit Akkaya

Psikolojik Danışman / Doktorant

Dr. Psikolojik Danışman Mücahit Akkaya

Psikolojik Danışman ve bilim doktoru. Psikolektif’in kurucusu, PDR alanında lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladı. MEB’de okul psikolojik danışmanı olarak çalışıyor. Kabul ve Kararlılık Terapisi, BDT ve Motivasyonel Görüşme, Sporda Psikolojik Performans Danışmanlığı eğitimlerini aldı. 2025’ten itibaren Diyarbakır’daki Aris Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nde danışan görmekte.