Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Keşanlı Ali Destanı – Tiyatro Oyunu İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 8

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 4 Dakikadır.

OYUNUN YAZARI: Haldun TANER

SAHNE YERİ: Eskişehir Devlet Tiyatrosu

OYUNCULAR: Mete AYHAN, Gonca YAKUT,  Burcu Tutkun ORUÇ

YÖNETMEN: Kazım AKŞAR

OYUN SÜRESİ: 150 dakika (2 Perde)

OYUN ÖZETİ:

Oyun; Anadolu’nun varoş ve yoksul bir mahallesinde, Sineklidağ’da geçmektedir. Sineklidağ herkesin kendi halinde yaşamını sürdürdüğü bir yerdir. Halkın kendi halindeki yaşamını bir boşluk olarak değerlendiren bir grup ise bu boşluğu doldurmak adına çeteler oluşturmuştur. Halk, yoksulluk ve çetecilikle mücadele ededursun bir anda namı bütün mahalleyi sarmış anlı şanlı Keşanlı Ali hapisten çıkagelmiştir. Keşanlı Ali’nin halkın ihtiyacını karşılayacak ve boşluğu dolduracak bir lider olduğu kesindir. Toplumun sessiz, zayıf, kendi halinde olana takındığı tavra karşın Keşanlı Ali; korkak otoritesini gösterecek ve ortaya dillere destan müzikal bir oyun çıkacaktır.

OYUNUN İNCELENMESİ:

Değerli okuyucularımız kimilerine göre epik kimilerine göre komedi oyunu olarak nitelendirilen Keşanlı Ali’nin psikolojik incelemesiyle karşınızdayız. Özellikle içinde bulunduğumuz salgın sürecinde fiziksel hijyenimiz kadar psikolojik hijyenimize de dikkat etmek, iyi oluş düzeyimizi artırmak adına tiyatroya sarılmak çok önemli bir adımdır. Devlet tiyatrolarının sosyal medya platformlarından paylaştığı oyunlar da bu süreçte bizler için bir lütuftur. Bu fırsatı iyi değerlendirmek bizim elimizdedir. Bizlere şans verip bu süreçte yanımızda olduğunuz için siz kıymetli okurlarımıza da sonsuz teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Daha fazla uzatmadan dilerseniz oyunun psikolojik tortularını ortaya çıkartalım, iyi okumalar…

Haldun Taner’in belki de en çok duyulan oyunu Keşanlı Ali Destanı birçok bilişsel çarpıtmayla karşımıza çıkmaktadır. Bu bilişsel çarpıtmalar hayatın içinden çıkageldiği için oyuna bir gerçeklik katmaktadır. Halk, bilişsel olarak bir lider şablonu çizmiştir. Bu şablonun kriterleri sağlandığı müddetçe lider, halk tarafından sonuna kadar desteklenecektir. Bu noktada bilişsel çarpıtmalardan en yaygın olan “meli-malı” inancı ortaya çıkmaktadır. Halka göre “lider dediğin adam öldürmelidir” , “lider dediğin bir sözüyle herkesi korkutabilmelidir” , “lider dediğin gerektiğinde müdürünü bile bıçaklayabilmelidir” . Sosyal ahlak kuralları çerçevesinde bu durumu değerlendirirsek halkın ahlak kurallarıyla çeliştiği açıktır. Halk içinde bulunduğu sosyo-kültürel yapı sebebiyle belirtilen tutumun en ahlaki olacağı inancı içerisindedir. Bu inançlar “keyfi çıkarsama” yoluyla da daha da kuvvetlenmektedir. Nitekim halk, Keşanlı Ali’yi sevmekte ve onun sevgisiyle gücünü eşdeğer tutmak adına bu inançlara bürünmektedir.  Tabii ki belirtilen husus bir zincir gibi “etiketleme” davranışını da çarpıtarak hayata geçirmektedir. Bu etiketleme davranışı Keşanlı Ali’yi kahraman olarak sunarken diğer tüm kişileri aciz ve yardıma muhtaç olarak aktarmaktadır. Bu durum da elbette beraberinde toplumsal sınıflandırmayı getirmektedir. Oyun içerisinde zengin-fakir ayrımı yapılması da bu kanıyı desteklemektedir. Halk tarafından kahraman ilan edilen Keşanlı Ali’ye ait zayıflıklar örtülmekte ve “mantığa bürüme” yoluyla gerçekçi zemine oturtulmaya çalışılmaktadır. Muhtarlık seçimlerinde röportaj için gelen spikerin Keşanlı Ali’ye ayağındaki aksamanın sebebini sormuş. Keşanlı Ali pot kırarak “ağaçtan düştüm” demiştir. Bunun üzerine halk hep bir ağızdan “Keşanlı Ali tüm vücut şerbetli olduğu için sadece topuğuna kurşun işler” diyerek belirtilen zayıflığı kapatmak istemiştir.

Oyun genel hatlarıyla ele alındığında Carl Rogers’ın belirttiği ideal ve gerçek benlik kavramları sert bir şekilde karşımıza çıkar. Keşanlı Ali’nin aslında silah tutmasını bile bilmemesi, silah tutarken ellerinin titremesi, sesinin otoriter ve korkutucu sesten oldukça uzak olması onun gerçekçi benliğinin yansıtıcılarıdır. Lakin Keşanlı Ali bir şansızlık sonucu işlediği cinayeti ve ardından yine tesadüfen bıçakladığı hapishane müdürü olaylarını halka farklı bir şekilde yansıtarak ideal bir benlik yaratmaktadır. Keşanlı Ali’nin kahramanca tavrı bir yana Keşanlı Ali’nin sevdiği Zilha’nın yaşantısı da belirtilen gerçek-ideal benlik ayrımını yansıtmaktadır. Nitekim Zilha kendi halinde yaşayan, lüksten ve zarafetten uzak bir yaşantıda kendisini bulan bir karaktere sahiptir. Ancak kendisini “sosyete, zengin” göstermek adına çeşitli denemelerde bulunmakta bu durum da seyircilere keyifli anlar yaşatmaktadır. Gerek Keşanlı Ali’nin durumu gerekse Zilha’nın belirli bir sürecini ifade eden durumu şişirilmiş benlik kavramını çok net bir biçimde açıklar. Belirtilen bu kavram iğne görevi gören olaylar sonucunda sönerek kişi kendi özüne döner.  Elbette bu iki benlik (ideal ve gerçek benlik) arasındaki fark ne kadar fazlaysa ve belirtilen öze dönme süreci ne kadar uzun olursa kişinin psikolojik olarak yıpranma olasılığı da o kadar yüksektir. Karakterlerin bu bir nevi sosyal maskelerden çektiği sıkıntılar oyunda açık bir şekilde gözlemlenmektedir.

Dikkat bu paragraf spoiler içerir!

Oyunun son sahnesi psikolojik açıdan incelenmeye değer bir sahnedir. Nitekim Keşanlı Ali’nin sözde Zilha’nın dayısı Çamur İhsan’ı öldürdüğü için hapse girmesinin ardından halk tarafından kahramanca karşılanması belirli bir grubun hoşuna gitmez. İşverenler tarafından Çamur İhsan’ın gerçek katili Cafer, Keşanlı Ali’yi öldürmek üzere görevlendirilir. Cafer, evlenmeye karar veren Keşanlı Ali ve Zilha’nın kapılarına dayanır. İşte bu noktada Cafer, Keşanlı Ali başta olmak üzere tüm mahalle halkına hakaret içeren söylemlerde bulunur. Hakaret içeren söylemlere karşılık halk hiçbir şey yapmaz ya da yapamaz. Bu durum sosyal psikoloji kavramlarından sosyal kaytarmanın net bir göstergesidir. Nitekim halk öncelikle Keşanlı Ali’den, eğer o müdahalede bulunmaz ise bir başkasından yardım beklemektedir. Yoksa kimse bireysel çaba ile kendi canını tehlikeye atmaz ya da bu tabloda elbet bir yiğit ortaya çıkar J Tüm bu olayların ardından Keşanlı Ali korksa da Cafer ile dövüşmek üzere dışarı çıkar. İşte bu noktada “kendini gerçekleştiren kehanet” teorisi ortaya çıkmaktadır. İnandığımız şeyin farkında olarak ya da olmayarak davranışlarımıza yansıdığı, bu yansımanın da çevremizdekiler tarafından yine farkında olarak ya da olmayarak algılandığı ve onların da davranışlarını bizim beklentilerimiz doğrultusunda şekillendirildiğini ön gören sosyal psikoloji teorisi olarak tanımlanan bu kavram oyunda Keşanlı Ali’nin Cafer’i öldürmesiyle kendini göstermektedir. Katilmiş gibi bir tutum sergileyen Keşanlı Ali artık gerçek bir katildir.

OYUN HAKKINDA KİŞİSEL İZLENİM:

Oyun ; ışık, müzik ve dekor anlamında değerlendirildiğinde her bir kategoride yer alan ekibi gerçekten kutlamak gerekir. Nitekim son derece başarılı işler çıkarmışlar. Bunun yanında bütün bu efektlerin dengeli ve uyum içerisinde gerçekleşmesi de büyük bir emeğin ürünü. Bunun yanında oyuncular karakterlerin yapısına gayet uygun ve oyunun içeriğini yansıtacak türden bir oyunculuk sergilemişler. Oyuncuları da bu noktada kutlamak gerekir. Bu tür müzikal oyunların en zor yanı hareketlerin, müziğin ve ses tonuyla içeriğin senkronizasyonunu sağlamaktır. Bu bağlamda da oyuncuların başarılı bir performans sergilediklerini belirtmek gerekir.  Özetle birçok ölçüt bakımından son derece başarılı bir müzikal dram oyunu ortaya çıkarılmış. Bu arada incelenen oyun; sosyal medya platformlarından erişime açıktır, izlenebilir ancak bu noktada bir kötü haberim var maalesef. Belirtilen oyunun internet üzerindeki Eskişehir Devlet Tiyatrosu versiyonu ses bakımından oldukça başarısız bir kayıt içermektedir. Bu durum sizlerin odaklanmanızı ve oyunu anlamanızı zorlaştırabilir. Umarım bu zorlu sürecin ardından bulunduğunuz ile ilgili oyun gelir ve keyifle izleme ayrıcalığına erişirsiniz. Herkese sağlıklı günler diliyorum. Esen kalınız.

Ahmet ALAKUŞ

  Psikolojik Danışman