Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Joker – Film İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 8

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Vizyon Tarihi: 2019

Tür: Suç, Drama

Yapım: ABD, Kanada

Süre: 122 Dakika

IMDb Puanı: 8.5

Oyuncular: Joaquin Phoenix, Robert De Niro, Zazie Beetz

Yönetmen: Todd Phillips

Uzun yıllardır tanıdığımız Joker, bu sefer kendisini oluşturan çevresel ve psikolojik etmenlerle karşımıza çıkmakta. Todd Phillips’in yönettiği, Joaquin Phoenix’in Joker’e hayat verdiği film, bu kötü kahramanın çıkış noktasını bizlere sunmakta.

-Yazı Spoiler İçermektedir.-

Arthur Fleck, 30’lu yaşlarında hasta annesiyle yaşayan kendi halinde bir adam. Hayatını palyaçoluk yaparak kazanan Arthur, iş arkadaşları, sokaktan geçen herhangi bir insan, hatta çocuklar tarafından bile zorbalığa uğrayan, nörolojik rahatsızlığı nedeniyle garip bakışlara maruz kalan biri. Bu nörolojik durumun adı Psödobulbar Etki (PBA), bir diğer adıyla patolojik gülme ve ağlama. PBA’da kişiler herhangi bir neden olmaksızın gülmeye hatta kahkaha atmaya başlarlar. Kişi çok sevdiği birini kaybetmiş ve üzüntü içinde olsa bile aniden istemsiz bir biçimde kahkaha atmaya başlayabilir. Bu gülme ağlamaya, ağlama ise gülmeye dönüşebilir. Bu davranışlar kişinin duygudurumundan bağımsız olarak gerçekleşmektedir. Aynı sebeple yaşanan gülme davranışı rahatlatıcı olmamasının yanı sıra sosyal normlara zıt düştüğü için olumsuz etkilere yol açmaktadır. Toplum tarafından tepki gören kişiler sosyal izolasyon yaşayabilir, böylece depresyon riski de ortaya çıkabilmektedir.

Psödobulbar etkinin sebebi tam olarak bilinemese de Arthur Fleck’in bu durumu yaşama sebebi erken çocukluk çağı travması olarak yansıtılmıştır yönetmen tarafından. Baba figürü olmadan büyüyen Arthur, şiddete maruz kalırken, üvey annesi (Penny Fleck) bu duruma göz yummuştur. Penny Fleck de psikiyatrik sorunları olan bir kadındır. Yaşadığı istismar ve şiddet sonucu duygularıyla başa çıkamayan Arthur küçük yaşta psödobulbar etki semptomlarını göstermiş, sonrasında da psikiyatrik ilaçlar kullanmaya başlamıştır. Düzenli olarak psikolojik destek almaya gitse de karşısında onu gerçekten önemseyen ve yardımcı olabilecek bir uzman görememiştir. Suçluların yoğun olarak bulunduğu ve yozlaşmış adalet sistemiyle meşhur olan Gotham, bu sefer profesyonellikten uzak ve etik olmayan ruh sağlığı uzmanlarıyla karşımıza çıkmıştır. Ölüm düşünceleri olduğunu söylediğinde dahi tepki alamamıştır. Hatta kimse tarafından umursanmadığını ilk defa psikolojik yardım aldığı merkezde anlamıştır. Oluşan farkındalık Arthur Fleck için kırılma noktası olmuş ve buradan sonra yaptığı her eylem yaşadıklarının yansıması olmuştur.

Dikkat çeken bir diğer nokta toplumdaki şiddet algısıdır. Yöneticiler dahi Gotham halkını aşağılamaktadır. Şehrin alt sınıfına işlenen değersizlik bilinci kişileri daha çok suç işlemeye ve zamanla suçu olağan algılamalarına sebep olmuştur. Toplumun farklı olana yaklaşımını neden olarak ele aldığımızda Arthur’un Joker’e dönüşümü sonuçtur. Küçüklüğünde şiddete ve istismara maruz kalmış Arthur, bu sefer de yetişkinlik hayatında bu travmalar sonucu oluşan nörolojik rahatsızlığı sebebiyle şiddet görüp alay konusu olmuştur. Tüm bunlara rağmen komedyen olmak istemesi ironiktir. Özellikle komedyenlerin genel olarak yaşantılarından yola çıkarak şakalar yaptığını düşündüğümüzde elbette Arthur’un şakalarına kimse gülmemiştir.

-Filme İlişkin İzlenimlerim-

Bir insanın neden suç işlediğinin, neden şiddete başvurduğunun incelenmesi ve altında yatan bir sebep olduğunun düşünülmesine sebebiyet vermesi açısından çok beğendiğim bir film oldu. Joker en popüler kötü kahramanlardan biriyken hikayesinde boşluklar olması mantıklı gelmiyordu. Todd Phillips bu eksikliği çok iyi saptayarak tüm soru işaretlerini kaldırdı ve kaldırırken çok da iyi iş çıkardı diyebilirim. İki saat boyunca empati kuracağınız bu filmi şiddetle değil, tüm güzel duygularımla tavsiye ediyorum.

Ayşe Çokyavaş

Psikolojik Danışman