Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Dorian Gray’in Portresi – Kitap İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 9

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Yazar Adı: Oscar Wilde

Çevirmen: Nihal Yeğinobalı

Yayınevi: Can

Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul, 2002

Sayfa Sayısı: 252

Oscar Wilde 1854’te İrlanda’nın Dublin şehrinde doğdu ve 1900’de Paris Fransa’da hayata gözlerini yumdu. Babasının ünlü bir göz cerrahı, annesinin de başarılı bir şair olmasından dolayı lüks bir çocukluk geçirdi. Kolejdeyken saçlarını uzattı, erkeklere özgü görülen şeylere eleştirileriyle dikkat çekti. Estetizm felsefesini savundu ve eserlerinde buna sıkça yer verdi. Kendini Sokratik olarak tanımlayan Wilde Yunan felsefesinden gelen bir erkek aşkı geleneğine ait olduğunu düşündü. Hem kadınlarla hem erkeklerle o dönemdeki insanların ahlak dışı buldukları ilişkiler yaşaması sebebiyle önce iki yıl kürek hapsi, sonra da zindan cezasına çarptırıldı. Hapisten çıktıktan sonra yoksul bir hayat süren Wilde, yine yoksulluk içerisinde hayata gözlerini yumdu.

Kitapta Dorian’ın odasının çiçeklerle kaplı olması, güzelliğe olan düşkünlüğü, erkeklerle ilişkileri adeta Wilde’ın kendi hayatından kesitleri yansıtmıştır. Kitabın başlangıcında 17 yaşında masum ve güzel bir erkek olan Dorian Gray, portrelerini çizen ressam arkadaşı Basil Hallward’ın evinde Lord Henry Wotton ile tanışır. Basil bu tanışıklığın Dorian’ı kötü etkileyeceğini tahmin ederek engellemeye çalışsa da başarılı olamaz. Dorian’ın Lord Henry’nin fikirlerinden etkilenmesi Albert Bandura ve Walter Mischel tarafından öne sürülen Sosyal Bilişsel Kişilik Kuramına göre açıklanabilir. Lord Henry Dorian’a hayatını zevk peşinde, hazcı olarak yaşaması önerisi sunarken dostu Basil onun iyi ve ahlaklı bir genç olarak kalması gerektiğini söyler. Fakat en nihayetinde seçimi Dorian kendisi yapar. Burada Dorian’ın üzerindeki sosyal etkileri fakat bu etkilere rağmen onun çevrenin kuklası olmadığını ve kararlarını aktif bir şekilde kendisinin verdiğini görürüz.

Dorian ilk defa güzelliğinin farkına vardıktan sonra Basil’in yaptığı portrelerinden birinin kendi yerine yaşlanırken kendisinin sonsuza kadar güzel kalmasını diler. Bilmediği şey ise bu dileğin gerçek olacağı fakat portrenin sadece fiziksel yaşıyla değil, yaptığı kötülüklerle de yaşlanıp çirkinleşeceğidir. Dorian, aşık olduğunu söyleyip evlilik teklifi ettiği Sibyl Vane’i iyi rol yapamadığı için terk eder. Bunun üzerine Sibyl intihar eder fakat bu olayı trajik bir olay değil de romantik bir aşk hikâyesi olarak gören Dorian’da kişilik yozlaşmaları tamamen başlar. Dorian değerlendirme standartlarını doğruyu ve iyi olanı değil, güzel ve keyif verici olanı seçmek yolunda geliştirir. Sosyal Bilişsel Kuram tarafından önerilen üçlü karşılıklı belirleyicilerin yani birey, çevre ve davranışın birbiri üzerindeki etkisini şöyle açıklayabiliriz: Lord Henry (çevre) Dorian’ın (birey) yaşamı nasıl yaşamak gerektiği hakkındaki fikirlerini etkiler. Fikirleri Dorian’ın giderek daha fazla insanla ilişki yaşayıp hiçbiriyle uzun süreli bir bağlılığa girmemesine sebebiyet verir (davranış). Bu davranışı daha sonra insanların Dorian hakkında konuşmaya başlamasına yol açar (çevre). Dorian’ın Basil’i öldürmek de dahil çoğu davranışı Mischel tarafından öne sürülen durumsal ipuçlarına bağlıdır. Dorian doğuştan bir katil değildir, çevresel faktörler ve düşünceleri onu bu cinayeti işlemeye sevk etmiştir.

Kitaba dair kişisel izlenimim:

Yazarın edebi açıdan zengin anlatımı keyifli bir okuma deneyimi sunuyor. Bence bu kitap Wilde’ın kendini anlatmaya çalıştığı ve davranışlarına Dorian yoluyla gerekçeler bulmaya çalıştığı bir eser. Wilde kendi ilişkilerini ve fikirlerini Dorian vasıtasıyla yazıya döküyor ve bunları haklı çıkarmaya çalışıyor. Tamamen hazza dayalı bir hayat yaşamak insanı nasıl bir yıkıma götürebilir sorusuna güzel bir cevap sunan kitap aynı zamanda size hayatınızı nasıl yaşamak istediğinizi ve önceliklerinizi sorgulatıyor.

İlkyaz Çağgül ARMAĞAN

Aday Psikolog