Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

SECRETS AND LIES – Sırlar ve Yalanlar – Film İncelemesi – Psikolektif + – Sayı – 2

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Film Künyesi

Yönetmen: Mike Leigh

Oyuncular: Timothy Spall, Phyliss Logan, Brenda Blethyn, Clarie Rushbook, Marianne Jean-Baptiste, Elizabeth Berrington

Türü: Dram

Yapım yılı: 1996

Süre: 136 dk

Imdb: 8.0

Mike Leigh filmografisinin 4. filmi olan Secrets and Lies Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye film ödülünü alarak adından söz ettirmeyi başaran bir film. Film, Hortense’in annesinin cenaze töreniyle başlıyor. Yaşamın ta içinden. Sonrasında ise filmin ana karakterlerinin yaşamından kesitler görmeye başlıyoruz.

-Yazının devamı spoiler içermektedir-

Hortense optometristtir (gözlük veya lens ölçüsünü alan uzman kişi). Evlatlık olduğunu yedi yaşından beri bilmektedir ve onu büyüten annesinin vefatından sonra gerçek annesinin kim olduğunu bilmek ister. Bunun için bir kurumdan yardım alır. Araştırmaları sonucu annesinin Cynthia olduğunu öğrenir ve onunla iletişime geçmek için bu durumu biraz hazmetmesi gerekmektedir.

Cynthia bir kutu fabrikasında çalışarak yaşamını idame etmeye çalışan bekar bir kadındır. On yaşındayken annesini kaybetmiştir. Babasının ve erkek kardeşi Maurice’in bakımını üstlenmek durumunda kalmıştır. Bu da evdeki rolleri değiştirmiştir. Cynthia evlat ve kız kardeş rolünü bir kenara bırakarak anne rolünü üstlenmiştir. Kızı Roxanne’yi doğurmuş olmayı hayatının sonu olarak görmektedir. Cynthia, ebeveynlerini kaybettikten sonra onların odasında bulunan hiçbir şeyi atmamıştır, yıllardır kullanılmayan eşyalar odada öylece durmaktadır. Bu bize biriktiricilik bozukluğunu hatırlatmaktadır.

Hortense ile Cynthia tanışmak için buluştuğunda Cynthia, Hortense’i hiç tanımadığı halde olayı o kadar dramatikleştirir ki bir şeyler anlatırken sürekli ağlar. Bu durum sadece Hortense ile ilgili değildir. Cynthia, genel olarak Roxanne ve Maurice ile iletişim halindeyken de duyguları hızla değişmekte ve ağlama krizine girmektedir. Gülerken ağlamaya, ağlarken gülmeye başlamaktadır. Duygularını kontrol etmekte zorlanmaktadır. Cynthia’nın histerik kişilik bozukluğunun belirtilerini gösterdiğini söyleyebiliriz.

Roxanne, yirmi yaşında belediyede temizlik görevlisi pozisyonunda çalışan bir kadındır. Annesi Cynthia ile iletişimi sınırlıdır. Gündelik yaşamları hakkında detayları birbirleriyle paylaşmamaktadırlar. Annesinin onu istemeyerek doğurduğunu bildiği için ona karşı bir kızgınlık duymaktadır. Cynthia, Hortense ile görüştüğünü Roxanne’den gizlemektedir ta ki filmin son dakikalarına kadar.

Film bir aile draması olunca başroldeki karakterlerin sayısı da fazla oluyor. Maurice ve eşi Monica’nın hayatına bakacak olursak Maurice, fotoğrafçılık yapan biri olarak karşımıza çıkıyor. Eşi Monica ile aralarındaki bir iletişimsizlik olduğu görülmektedir. Kocaman evde yaşayan iki kişiyi düşündüğümüzde aslında ne kadar yalnız oldukları açıktır. Monica, Cynthia ile pek anlaşmamaktadır ve Maurice bu yüzden eşi ve ablası arasındaki sürtüşmelerden etkilenmektedir.

Aile üyelerine baktığımızda hepsinin arasında birtakım sırlar ve yalanlar vardır ama kimse ne sırları diğerine anlatma cesaretini gösterebilmiş ne de yalanları konuşma cesareti. Bu da birbirlerini sürekli iğnelemelerine ve iletişimlerinin kalitesizleşmesine neden olmuştur. Filmin son yirmi dakikasında herkes içindekileri dökmeye başlar. Cynthia’nın, Hortense’in kızı olduğunu açıklamasıyla işler rayından çıkar. Roxanne, bunu sakince karşılamaz. Monica’nın tüm tedavilere rağmen çocuğunun olmadığını Maurice’den başka kimse bilmemektedir ve Cynthia bunu Monica’nın çocuk istememesi olarak düşünmektedir. Sonra tam bir çözülme yaşanır ve Cynthia Roxanne’nin babası hakkında ona ilk bilgileri verir ve geriye tek bir sır kalmıştır. Hortense’in babası. Bu sır açıklanmaz ve Cynthia bu konuda konuşmayı reddeder. Son sahnede Cynthia, Hortense ve Roxanne’yi bir aile olarak görüyoruz. İletişimlerinin daha samimi olduğu göze çarpan bir detay.

Filme ilişkin kişisel izlenimim:

“Sırlar ve yalanlar. Hepimiz acı içindeyiz. Niye acımızı paylaşmıyoruz? Tüm hayatımı insanları mutlu ederek geçirdim ve en sevdiğim üç kişi birbirinden nefret ediyor. Arada kalan benim ve artık buna dayanamıyorum.”

Bu replik filmi öylesine güzel özetliyor ki. Filmdeki çoğu sahne müthiş bir doğallığa sahip, bu da sanki onların yanı başındaymışız hissi uyandırıyor. Filmdeki ilişki ağı karışık gibi görünse de filmde olay örgüsü gayet net verilmiş. İyi seyirler diliyorum.

Özlem Tekin

Psikolojik Danışman