Sofra kültürü ya da yemek yeme geleneklerinin kökenleri insanlık tarihi kadar eskidir. Bununla birlikte değişen dünya ve toplumların etkisiyle tarihsel süreçte sofranın ifade ettiği anlam da farklılaşmıştır. Sofra, sadece beslenme ihtiyacının karşılandığı bir ortam değildir; aynı anda aile üyelerini etrafında toplayan ve onların birbiriyle çok yönlü etkileşimlere girmelerini sağlayan toplumsal bir olgudur. Sofra; toplumsal yaşamın içinde törenler, düğünler, eğlenceler, ölümler, festivaller gibi farklı toplumsal etkinliklerde çok farklı amaçlar için kurulur (Uğur Çerikan, 2018). Sofra; günlük yaşamda bazen yemek yenilen, açlığın giderildiği bir restoran bazen maddi, manevi, kültürel değerlerin ve kuralların öğrenildiği bir kültür merkezi bazen de temel davranış kalıplarının kazanıldığı bir okuldur. Örneğin, Bektaşi kültüründe “sufra”; simgesel olarak “bilgiyle, bilimle yıkanma yeri”, “kulaktan beslenme mekânı”, “eğitim mekânı” ya da “derslik” anlamında kullanılmıştır. Kimi zaman da sofra; ailenin akıbeti ile ilgili ciddi kararların alındığı bir toplantı salonu, güven duygusunun yaşandığı, insanın ruhsal yönüyle iyileşebildiği psikolojik bir tedavi merkezi, yemek öncesinde ve sonrasında dua edilen bir tapınak olma işlevini üstlenmektedir (Beşirli, 2010).

Sofra; içinde aile kurumunun yer aldığı en temel anlamda kültürel, ekonomik, sosyal, siyasal ve sınıfsal özellikleriyle toplumsal yapıyı aynen yansıtan sosyolojik bir örnektir. Bir toplumun sofra adabı, zaman içinde o toplumda meydana gelen değişimleri de yansıtmaktadır. Sofra kültürüne/ adabına ilişkin davranış kalıplarında görülen farklılaşmalar esasen toplumsal yapıda meydana gelen değişimlerin izdüşümüdür. Bu anlamda, belirli bir toplumda sofra ve sofra adabının zamana yayılı olarak gözlemlenmesi, o toplumun bütününün geçirdiği toplumsal ve kültürel değişimin yönünü ve niteliğini saptamak için son derece önemli kanıtlar ortaya koymaktadır. Tüm dünyada ve kültürlerde birlik ve beraberlik içinde yenilen yemeklerden bireysel sofralara geçişteki toplumsal değişim 18. yüzyılda Avrupa’da Endüstri Devrimi ile başlayan, sanayileşmeyle birlikte ortaya çıkan, toplumsal organizasyon ve yaşam biçiminin etkileriyle yaygınlaşan modernleşmenin etkileri ile mümkün olmuştur (Uğur Çerikan, 2018). Sanayi öncesi toplumlarda ve kırsal bölgelerdeki yaygın aile tipi olan geniş ailenin günümüzde sanayileşme ve modernleşmeye bağlı olarak çekirdek aileye evrilmesi sofra kültürünün azalmasına ve/veya yok olmasına sebebiyet vermiştir. Modernitenin aile yapısında meydana getirdiği radikal dönüşüme bağlı olarak bireyselleşmenin de ortaya çıktığı görülmektedir. Gelenek ve dinden soyutlanan insanın bireyselleşmesi aile yapısı ve ilişkilerinde değişiklikler meydana gelmesine neden olmuştur. Böylece birbirine karşı sorumluluğu olan ve sadakate dayalı birincil ilişkilerle sarmalanan ailelerden aidiyetin kaybolduğu ailelere doğru bir dönüşüm gerçekleşmiştir (Gürhan, 2017).
Geçmişte aileyi ve aile bağlarını koruyan, güçlendiren ama şimdilerde hızlanmak uğruna yok olmaya yüz tutan sofra kültürünün beslenme ihtiyacını gidermenin de ötesinde aile üyeleri arasındaki dayanışmanın güçlendirilmesinde, sosyal hayatın ve beşerî ilişkilerin düzenlenmesinde önemli bir faktör olduğu unutulmamalıdır.
Sofra gönlün azığıdır, sofrada sunulan muhabbettir.
Kaynakça
Beşirli, H. (2010). Yemek, Kültür ve Kimlik. Millî Folklor, 22(87), 160-173.
Gürhan, N. (2017). Toplumsal Değişme ve Yemek Kültürü Üzerine Sosyolojik Bir Çözümleme: Mardin Örneği. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 10(54), 33-40.
Toprak, A. (2019). Türk Kültüründe Misafirperverlik ve Sofra Açmak / Sofra Çekmek (Samsun Örneği). Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 4(7), 74-81.
Uğur Çerikan, F. (2018). Türk Ailesinde Sofra Adabı, Denizli Örneği ve İşlevselliği. Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 8(1), 481-511.
Görsel Kaynakça
https://tr.pinterest.com/pin/764415736763629133/ adresinden erişilmiştir.
https://tr.pinterest.com/pin/1900024832659887/ adresinden erişilmiştir.
Şifa Hatun TUNÇAY
Sosyal Hizmet Uzmanı