Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

NEDİR BU ARTİKÜLASYON BOZUKLUĞU? – Psikolektif’ten – Sayı – 4

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

İnsanlar arasındaki etkileşimin temelini iletişim oluşturur. Dil bu eylemin sağlanmasında en önemli araçlardan biridir. Konuşma ise bir eylemdir. Çocuklar ilk konuşmaya başladıkları anda çevresinde konuşan kişileri rol model alır ve onlar gibi fizyolojik olarak hazır olmadıklarından yetişkin konuşmalarını basitleştirerek konuşmaya başlarlar. Örneğin “kapı” yerine “tapı”, “simit” yerine “dimit” ya da önleştirme yaparak “k” sesi yerine “t” sesini, “g” sesi yerine “d” sesini kullanabilir (Öztürk, t.y). Gelelim bu yazıda ele alacağımız artikülasyon bozukluğuna. Çok fazla konuşma bozukluğu çeşidi olmasına rağmen toplum tarafından en çok bilinen ve çocuklar arasında en fazla karşılaşılan konuşma problemi artikülasyon bozukluğudur. Peki nedir bu artikülasyon bozukluğu? Belirli konuşma seslerinin doğru şekilde üretilememesine artikülasyon bozukluğu denir.

Artikülasyon bozukluğunun sebepleri nelerdir? Artikülasyon bozukluğu artikülatör organların (dil, dudak, damak, dişler vb.) seslerin üretimi için uygun pozisyonu alamamasından kaynaklanmaktadır. Buna bağlı olarak konuşma sesleri olağandan farklı biçimde üretilmektedir. En büyük özelliği tutarlılık göstermesidir. Yani çocuk bir sesi üretemiyorsa bu problem tüm sözcüklerde görülmektedir. Artikülasyon bozukluğunda, ses değiştirme, ses ekleme, ses düşürme ya da bozulmalar görülmektedir (Selim Ünsal, 2017).

Artikülasyon bozukluğu yapısal sorunlardan oluşabileceği gibi yanlış öğrenme sonucu da olabilir:

  • İşitme engeli ya da zihinsel engelinin olması veya her ikisi
  • Yüzdeki anomaliler
  • Dil kaslarının normal işleyişindeki problemler
  • Çene kaslarındaki veya sinirlerindeki bozukluklar
  • Burunda et olması
  • Damağın çok yüksek ya da düz olması
  • Çocuk konuşmayı öğrenirken baskıcı bir tutum izlenmesi
  • Evde başka bir yabancı dilin yetersiz düzeyde konuşulması şeklinde sıralanabilir (Artikülasyon bozukluğu, t.y).

 

Yaş ve Artikülasyon Bozukluğu

Çocukların 1 ile 3 yaş arasında konuşurken basitleştirmeler yapmaları normaldir. Ancak 4 yaşına gelmiş bir çocuktan “r” sesi dışında diğer konuşma seslerini doğru kullanması ve yetişkinler gibi uzun cümleler kurması beklenir. Burada önemli olan ebeveynlerin değil çevredeki bireyler tarafından anlaşılmasıdır. Çünkü çocukta artikülasyon bozukluğu olsa bile ebeveynler tarafından genellikle çocukların dedikleri anlaşılır (Öztürk, t.y).

Ebeveynler çoğu zaman çocuklarının dil gelişimleriyle ilgili yeterli bilgiye sahip olamadıklarından çocuklarda bir artikülasyon bozukluğunun olabileceğinin farkına varamayabilirler. Bunun yanında aileler genellikle çocukta görülen bu artikülasyon bozukluğunun çözülmesi için çocuklarının büyümesini ya da kreşe gidince düzeleceğini umarlar. Ancak bu durumun ebeveynler tarafından fark edilmemesi sonucu okuma yazma öğrenirken yaşıtlarının gerisinde kalır. Bunun sonucunda da okudukları yazdıkları arkadaşları ve öğretmenleri tarafından anlaşılmaz (Öztürk, t.y). Bu durum okul sürecinde çocuk tam anlaşılmadığı için sınıfta derse katılım sağlayamamasına ve sessizleşmesine sebep olur.

Çocuğun benlik algısı ve öz güveni olumsuz etkilenebilir, arkadaşlarıyla iletişim kuramadığında, onu anlamadıklarında içe kapanabilir. Bu durum çocuğun uyum problemi yaşamasına veya okula gitmek istememesine neden olabilir ve ileri dönem eğitim hayatını etkiler. Hatta okumaya ve yazmaya çok hevesli olan bir öğrenci artikülasyon bozukluğu nedeniyle okuma ve yazmayı en son öğrenen öğrenci durumuna düşebilir (Öztürk, t.y).


 

Tanı ve Çözüm Süreci

Ebeveynler böyle bir durum karşısında öncelikle çocuklarında yapısal bir bozukluk olup olmadığını tıbbi bir kuruma başvurarak öğrenebilir. Bunun yanında çocuklarda görülen artikülasyon bozukluğunun nedeni aile içi problemler veya ruhsal sorunlar olması halinde ebeveynlerin psikolojik yardım alması konusunda bir uzmana başvurması gerekebilir. Detaylı araştırma için de çocuğu Rehberlik Araştırma Merkezine götürerek gerekli testler yapılması talep edilebilir (Doğu, t.y). Çocukta böyle bir bozukluk tespit edilmesi durumunda dil ve konuşma terapisti eşliğinde gerekli çalışmalara başlanabilir. Ve son olarak dil ve konuşma terapisi desteğine başlanması ihtimalinde de ebeveynlere önemli görevler düşmektedir.

Ebeveynlerin dikkat etmesi gereken noktalar şunlardır:

  • Aile önce çocukta yapısal bir bozukluk olup olmadığını bir tıbbi kuruluştan yararlanarak öğrenebilir.
  • Kelimeleri yanlış söyleyen çocuğun taklidi yapılmamalı ve çocuğun arkasından yanlışı düzeltmesi için doğru söylenişi tekrarlanmamalıdır.
  • Ebeveynler çocukların yakınındaki diğer yetişkinlerin de çocuğun yanlış söylediği kelimeleri düzeltmelerini engellemeli.
  • Eğer çocuğun artikülasyon bozukluğunun nedeni aile ortamı, duygusal sorunlar ise çocuğun psikolojik yardım alması yararlı olur.
  • Aile çocukta artikülasyon bozukluğu olduğunu düşünürse; Rehberlik ve Araştırma Merkezlerine başvurarak artikülasyon testi yaptırmalı ve artikülasyon çeşidi, hatalı seslerin sayısı ve başta sonda ya da ortada mı olduğu hakkında bilgi almalıdır.
  • Anne-babalar bir uzmanla diyaloğa geçerek çocuğun konuşma terapisinden faydalanmasını sağlasalar da bununla yetinmeyip evde çocuklarıyla bireysel olarak ilgilenmelidir.
  • Yapısal bozukluk ve duygusal çatışmaya dayalı olmayan artikülasyon bozuklukları ailenin özverisiyle düzeltilebilir. Anne baba bu çalışma esnasında sevecen ve sabırlı olmalı hatalı seslerin birden düzeleceğini düşünmemelidir.
  • Çocuğun öz güvenini sarsacak şekilde yanlış konuştuğu mesajını verecek söylemlerden kaçınmalı, çocuğun öğretmeni bu konuda bilgilendirilmeli. Yani çocuğa doğru model olup dil ve konuşma terapisti ile iletişim ve işbirliği halinde olmaları gerekmektedir (Doğu, t.y).

   Emine BATUR

                                                                                                                Sosyal Hizmet Uzmanı