Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

KENDİNİ AFFETMENİN ÜÇ YÜZÜ – Psikolektif’ten – Sayı – 10

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 5 Dakikadır.

Anneler, babalar, en iyi arkadaşlar, tüm insanlar, zaman zaman zarar verecek şekillerde davranmıştır (ya da yapmamakta başarısız olmuştur). Örneğin, kişi evlilik yıldönümlerini kaçırabilir, bu da eşinin kalbinin kırılmasına neden olabilir veya fiziksel bir tartışma sırasında bedensel zarara neden olabilir. Daha da önemlisi, yanlış davranış aynı zamanda kendine zarar verebilir. Örneğin bir kişi ders çalışmayı başaramadığında kötü bir notla sonuçlanabilir, güneş kremi sürmeyi reddederek cilt kanserine yol açabilir veya bağımlılığa yol açan uyuşturucuları kullanabilir ve bir dizi bununla bağlantılı olumsuz sonuçlara yol açabilir. İnsanlar eylemlerinin (kendilerine veya başkalarına) zarar verdiğini fark ettiklerinde, utanç, suçluluk ve kendine kızgınlık duyguları yüzeye çıkabilir (Baumeister, 1997; Tangney ve Dearing, 2003). Bu tür kendini küçümseyen duygular hem psikolojik hem de fizyolojik iyi oluşu engelleyebilir (Hall ve Fincham, 2005; Horsbrugh, 1974). Bu amaçla, insanlardan sıklıkla, kabul edilen yanlış davranışlar karşısında kendilerine içerlemeyi bırakmaları yönünde teşvik edilir. Başka bir deyişle Dalai Lama’nın öğretileri doğrultusunda insanlar kendilerini affetmelidir.


 

Kendini Affetme Kavramı ve Çeşitleri

Son yirmi yılda, psikolojik araştırmalar affetmenin öncüllerini ve sonuçlarını -mağdurun failine karşı yaptığı ihlale karşı sosyal yanlısı bir tepki- tasvir etme konusunda büyük ilerlemeler kaydetmiş fakat kendini affetme kavramı üzerine fazla yoğunlaşılmamıştır (McCullough, ve diğerleri, 2000; Arslan, 2019). Hall ve Fincham (2005), kendini affetme kavramını kişinin kendi hatasıyla yüzleşerek kendisini affedemediği olaydan uzaklaşarak olumlu duygular hissetmeye motive olması ve kendisinden öç alma isteğinin azalması ile kendisine yardımcı olmadaki arzusunun artması şeklinde tanımlamıştır. Kendini affetme iki şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bunun ilki kişinin kendisine verdiği zarar sebebiyle kendisini affetmesi yönünde olurken bir diğer şekli ise bireyin başkasında oluşturduğu incinme sebebiyle kendisini affetmesidir (Besim, 2017). Bir başka ifade ile kişinin kendine yönelik cezalandırma arzusunun azalması kendini affetme davranışına işaret eder. Kendini affetme de genel affetme gibi bilinçli bir çaba ile gerçekleşmektedir (Enright ve diğerleri, 1996). Kişinin kendini affetmesi, hatayı kabullenmesi ve sorumluluğunu üzerine almasıyla gerçekleşir (Taysi, 2007). Kişiliğin yargılayıcı boyutu öncelikle işe kişinin kendisi ile başlar. Kişi yaptığı davranışlar, kullandığı kelimeler hatta bazı zamanlarda aklından geçen düşünceler için bile kendine kızar ve acımasız yaklaşır. Bu acımasızlık bireyin benlik kavramına da önemli darbeler vurabilir (Besim, 2017). Kendi hataları sebebiyle oluşan anksiyete, kızgınlık, gerginlik, öfke, pişmanlık vb. duyguları yaşayan birey kendini cezalandırma yolunu çoğu zaman zihninden geçirir. Farklı bir yönden bakacak olursak kişinin kendine karşı duyduğu olumsuz ve yıkıcı duyguları devam ettirmesi de kendini cezalandırma yöntemi olarak görülebilir. Başkalarını ve durumu affetmede hata kişinin kendisinde değilken kendini affetmede hata kişinin kendisindedir. Bu nokta başkalarını ve durumu affetme süreçlerinde empatinin kolaylaştırıcı olduğunu fakat kendini affetme boyutunda empatinin engelleyici etkisi olduğunu göstermektedir. Kendini affetme kişinin hatalarını görmezden gelmesi olarak tanımlanmamalıdır (Kaya, 2015).


 

Affetmenin Üç Yüzü: İyi, Kötü ve Çirkin

 

İyi Tarafı: Sağlık ve Refahın Kolaylaştırıcısı Olarak Kendini Affetme

 

Psikolojik açıdan bakıldığında affetme, sosyal yanlısı güdülerin sonucudur. Örneğin, affetme, kişinin bir suçludan kaçınma ve ondan intikam alma arzusunun azalması ve suçluya karşı iyilik duygularının artması durumunda ortaya çıkar (McCullough ve Worthington, 1999; McCullough ve diğerleri, 2000). Kişilerarası affetmenin sağladığı olumlu sonuçlara dayanarak, kendini affetmenin aynı zamanda öncelikle zihinsel ve fiziksel sağlık ile suç sonrası davranışlar üzerinde olumlu etkilerinin olduğunun anlaşılması şaşırtıcı olmamalıdır (Fisher ve Exline, 2010; Hall ve Fincham, 2005).

Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, kendini affetme teknikleri çeşitli psikoterapilere uygulanmış (Vitz ve Meade, 2011) ve bazı başarılar elde edilmiştir (Romero ve diğerleri, 2006; Scherer ve diğerleri, 2011; Watson ve diğerleri, 2012). Örneğin, alkol bağımlılığı tedavi müdahalesine kendini affetme eğitiminin dahil edilmesi, danışanların özgüvenini arttırmış ve danışanların alkolden uzak durma becerilerine olan güvenlerini güçlendirmiştir (Scherer ve diğerleri, 2011). Watson ve arkadaşları (2012) yeme bozuklukları tedavisi gören kadınlar arasında da benzer bir sonuç gözlemlenmiştir. Özellikle, kendini affetme eğitimi, danışanların zayıflık dürtüsünü ve beden memnuniyetsizliklerini önemli ölçüde azalttı. Bu nedenle, kendini affetmenin, kendine yönelik zararlı davranışları durdurmaya çalışan veya zaten bırakmış olan kişilerin sağlığını ve refahını iyileştirebildiği görülmektedir.


 

Kötü Tarafı: Kendini Affetmenin Sağlık ve İyi Oluşa Engel Olması

Ancak araştırmalar, kendini affetmenin her zaman bu kadar olumlu etkiler yaratmadığını da ortaya koymaktadır. Yani, kendini affetmeyle ilgili mevcut araştırmaların çoğu, bunun olumlu ilişkilerini ve etkilerini göstermiş olsa da kendini affetmenin aynı zamanda karanlık bir tarafı ve sınırları vardır.

Devam eden olumsuz davranışlar için kendini affetmek, davranışsal statükonun korunmasına yardımcı olur. Örneğin, sigara içmenin zararlı olduğunu kabul eden ancak bir paket sigara satın alıp daha sonra içtiği için kendini affeden bir sigara tiryakisini ele alalım. Bu bağlamda, sigara içen kişi bilerek ve isteyerek zararlı bir davranışta (sigara içme) bulunur, ancak bununla ilişkili kendine yönelik olumsuz duyguların üstesinden gelmek için sürekli çaba harcar. Bu olumsuz duygular dağıldığında ve olumlu kişisel algılar geri geldiğinde, sigara içen kişi psikolojik olarak başka bir paket satın alıp içme konusunda özgür olur. Wohl ve Thompson (2011) sigara içenleri bir araya getirdi ve daha sonra onların sigarayı ne kadar zararlı olarak algıladıklarını, sigara içtikleri için kendilerini ne kadar affettiklerini ve sigarayı bırakmaya hazır olup olmadıklarını değerlendirdi. Davranış değişikliğine ilişkin mevcut literatürün öngördüğü gibi (Prochaska ve DiClemente, 1983, 1986), sigara içmenin olumsuz yönleri olarak algılanan artış (yani sigara içmeyi kötü bir davranış olarak görmek), bırakma düşüncesindeki artışla ilişkiliydi. Araştırmada bu ilişkiye kendini affetme aracılık ediyordu; ancak genellikle sağlıksız, olumsuz bir davranışı bırakmak gibi olumlu sonuçlarla ilişkilendirilen yönde değildi. Sigara içmek affedilmediği halde insanların sigarayı bırakmayı düşünme olasılıkları daha yüksekti. Başka bir deyişle, insanlar kendilerini ne kadar affederlerse, sigara alışkanlığından vazgeçme olasılıkları da o kadar az olur.

Buradaki önemli nokta, kendini affetmenin, bir suç işlendikten sonra her derde deva olmadığıdır; her zaman olumlu sonuçlara yol açmaz. Aslında, sunduğu teklif bir dizi olumsuz sonucu teşvik edebilir. Bunun nedeni, kendi kendine yönlendirildiği kabul edilen, devam eden zararlı bir davranış için kendini affetmenin, kişinin davranışını değiştirme motivasyonunu zayıflatan ve sonuç olarak eylem aşamasına doğru ilerlemeyi engelleyen duygusal bir rahatlama sağlamasıdır. Özellikle, Wohl ve Peetz (2013) devam eden olumsuz davranışlar için kendini affetmenin zararlı etkilerine yönelik önemli bir sınır koşulu bulmuşlardır; kendilik hakkındaki örtülü teoriler (Dweck, 2006, 2007). Özellikle insanların değişmez, sabit içsel özelliklere sahip olduklarına inanma derecesinde bireysel farklılıklar vardır (Dweck ve diğerleri, 1995). Wohl ve Peetz (2013), aşırı harcama yapan (ve bunun için kişisel sorumluluk kabul eden) kişilerin, harcama alışkanlıklarının sabit bir özellik olduğuna inanmaları ve geçmişte yaptıkları aşırı harcamalar için kendilerini bağışlamaları durumunda, gelecekte aşırı harcama yapma olasılıklarının daha yüksek olduğunu bulmuşlardır. Buradaki önemli nokta, eğer insanlar çizgilerini değiştiremeyeceklerine inanıyorlarsa, kendini affetmek onların zararlı veya yanlış bir davranışı düzeltme motivasyonlarını zayıflatabilir (“Değiştiremeyeceğim şeyi değiştiremem”).


 

Çirkin: Sözde Kendini Affedenler

Hatalı bir kişinin %100 sorumlu olduğu ancak yanlış davranışla ilgili açıklamasına harici bir atıf ekleyerek sorumluluğun bir kısmından (veya tamamından) kaçınmaya çalıştığı durumlar da vardır. Aynı zamanda, hata yapan kişinin yaptığı hatadan tamamen sorumlu olmadığı ancak sorumluluk farklılığının yersiz bir kısmının harici bir unsura (örn. başka bir kişi, şirket, hava durumu) atfedildiği durumlar da vardır. Örneğin, bazı kumarbazlar kumar oynamalarının haksız sorumluluğunu aşırı derecede kumar endüstrisine devretmektedir (“tüm bu parayı kaybetmeden önce kumarhanenin beni durdurması gerekirdi” (Prentice ve Woodside, 2013; Wohl ve diğerleri, 2013). Kendine atfedilmesi gereken her türlü sorumluluğun dışsal bir öğeye kaydırılmasının ve kendini kabullenmenin sahte kendini affetmenin ayırt edici özelliğidir (Hall ve Fincham, 2005; Wenzel ve diğerleri, 2012).

İnsanlar yanlışlıkla sorumluluklarını dışarıya kaydırdıklarında, benlik -tamamen ya da kısmen- “bağlantıdan kurtulur”. Sorumluluğun yerinden edilmesinin sonucu suçluluk duygusunun azalmasıdır. Suçluluğun azaltılması neden önemlidir? Çünkü suçluluk, gelecekteki zararlı eylemlere katılımı azaltan (Kemper, 1991) ve düzeltici eylemleri motive eden (Lewis, 1993) itici bir duygudur. Dolayısıyla kişinin bir yanlış davranış için kabul etmesi gereken sorumluluk miktarı en aza indirildiğinde yanlış davranışın devam etme olasılığı artar. Ne yazık ki, insanlar genellikle suçlunun gerçek bir kendini affetmeyi mi yoksa sahte bir kendini affetmeyi mi uyguladığını tespit etmekte zorlanırlar. Bunun nedeni, suçluluk tam olarak kabul edilmemiş olsa bile suçluların kendilerini affedici olarak tanımlayabilmeleridir (Hall ve Fincham, 2005). Aslında suçlular genellikle sorumluluğu kabul etmiş gibi davranma konusunda çok başarılıdırlar.

Başak KILINÇ

Uzman Psikolojik Danışman