Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

YEL DİLEDİĞİ YERDE ESER – Kitap İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 25

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Kitap Künyesi

Yazar Adı: Susanna TAMARO

Yayınevi: Can Sanat Yayınları

Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul, Temmuz 2024

Sayfa Sayısı: 192

‘’Yazı spoiler içermektedir.’’

‘’Yolun giderek daraldığını, çevremizde giderek korkunçlaşan yarların belirdiğini fark etmeyiz çünkü aklımız da gözümüz de bambaşka yerlerdedir; ancak rüya sandığımız o halden uyanıp kendimize geldiğimizde tam olarak uçurumun kıyısında olduğumuzu fark ederiz; geriye dönemeyiz çünkü çizilmiş olan yol belleğimizden silinmiştir; yardım isteyemeyiz çünkü bizi duyacak kimse yoktur: Mutlak yalnızlık her derin boşluğun şifresidir.’’

Yaşanmışlıkların girdabında akıp giden hayatımızı bir an için durdurup, hayatımızı tüm detaylarıyla irdeleyip yola öyle devam etseydik nasıl olurdu acaba? İncelediğim eserin anlatıcı karakteri Chiara eşine ve çocuklarına yazdığı mektuplarla tam da yukarıda sorduğumuz soruya cevap vermekte ve yaşamını çocukluğundan başlayarak irdelemektedir. Chiara geleneksel aile yapısında yetişmiş bireyi temsil etmektedir. Çocukluğundan itibaren ailesi ile çatışmalar yaşamakta ve sınırların gölgesine hapsolmayı reddetmektedir. Bu yönüyle bakıldığında Chiara, Marcia’nın kimlik statüleri teorisine göre ters kimlik geliştirmiştir. Ters kimlik ailenin dayattığı-beklediği davranış örüntülerine karşı durup onaylanmayan kişilik yapısına has davranışlar sergileme eğilimleridir. Ancak Chiara buradaki katılıkta bir tutum sergilememiş olmasına rağmen kendi seçimleri doğrultusunda bir yol izlemiştir. Chiara’nın yaptığı seçimlere bakıldığında Gerçeklik Terapisinin kurucusu William Glasser’in Beş Temel İhtiyaç kavramından biri olan ve bireyin davranışlarını yönlendiren özgürlük (freedom) yani seçim yapabilme hakkını yaşamının merkezine yerleştirdiği görülmektedir.

Chiara’nın yetiştiği aile yapısı yazdığı mektuplardan anlaşılmaktadır. Yaşamını bir cerrah edasıyla mektuplar aracılığıyla masaya yatıran Chiara, Carl Gustav Jung’un kişilik-karakter analizleri dikkate alınarak hazırlanmış kişilik çözümleme çalışması Myers-Briggs Tip Göstergesine (MBTI) göre İçe Dönük-Sezgisel-Hisseden-Algılayan (İSHA) kişilik tipi özellikleri göstermektedir. Chiara’nın mektuplarına bakıldığında şu çıkarımı yapmak mümkündür: Micheal White ve David Epston tarafından geliştirilen Öyküsel (Narrative-Anlatı) Terapi esas alındığında bireyin yaşamı ilişki bağlamı içerisinde ele alınmaktadır. Bireyin değişimi için yaşam hikâyeleri bu ilişki bağlamı içerisinde ele alınır ve bireyin yaşamı ailesini de etkiler. Çatışmaların çözümü için alternatif öyküler yazma iyileştirici güç olacaktır. Chiara’nın yazdığı mektuplar aracılığı ile yaptığı şey hikâyesini baştan yazmaktır. Mektuplarında yaşadığı çatışmaları ele almakta ve yaptığı seçimlerin sonuçlarını sorgulamaktadır. Sorgulama sürerken hikâyesini baştan yazmakta ve alternatif öyküsünü oluşturmaktadır. Chiara’nın öyküsünde yer alan kişiler yaşamına tanıklık etmektedir. Chiara bu tanıklıkları eşi ve çocuklarıyla paylaşmaktadır.

Virginia Satir’in Yaşantısal Aile Terapi Kuramı esas alındığında Chiara, eşi ve çocuklarının aile yapısı eğitici aile yapısıdır. Bu aile yapısında bireyler sahip oldukları aileden dolayı mutludurlar. İletişim açık aile bütünseldir. Chiara, ilk çocuğu evlatlık olmasına rağmen tüm bireylerle iyi ilişkiler kurmuş ve aile bütünselliğinde uyum sağlanabilmiştir. Chiara’nın ailesinde her bireyin kendilik değeri özel ve tektir. Eşi Davide ile olan ilişkisinde de bu değerin yansımaları görülmektedir. Davide bir eş olarak Chiara’yla zıt kişilik özelliklerine sahiptir. İşine âşık ve dışa dönük bir görünüm sergilemektedir. Davide ve Chiara’nın evlilikleri Dr. Helen LaKelly Hunt ve Dr. Harville Hendrix tarafından geliştirilen İmago Çift Terapisi açısından ele alındığında çiftler çocukluk yaralarını saran kişilere yönelmektedir düşüncesini kanıtlar niteliktedir. Bu süreç bilinçdışı bir şekilde işlemektedir. Çocukluk yıllarındaki ebeveyn ya da bakıcı imgemize imago denilmektedir. Çiftler bu imgeyi evliliklerine taşımakta ve ebeveynleriyle saramadıkları yaralarını eşleriyle sarmaya çalışmaktadır. Davide inançlı ve kiliseye bağlı biridir. Chiara ise inanç özgürlüğüne inanan ve Tanrı’yı arayan kişi konumundadır. Anlatının sonunda Chiara’nın eşine yazdığı mektupta yeni doğan çocuğuyla (Elia) birlikte vaftiz olması Carl Gustav Jung’un Analitik Psikoloji Kuramında yer alan kolektif bilinçdışı kavramıyla değerlendirilebilir. Kolektif bilinçdışı atalarımızın ortak deneyimlerinden oluşmaktadır. Arketipler derin bilinçdışının bir katmanıdır. Chiara kolektif bilinçdışımızda yer alan Tanrı arketipine ulaşmakta ve evrensel ruhsal yapıyla bütünleşmektedir. Evrensel ruhsal yapının bütünselliğinde Chiara ailesiyle birlikte uyumlu yaşamını sürdürmektedir.

‘’Kitaba İlişkin İzlenimlerim’’

Beklenmeyen ve öngörülemeyen olayların sahnelendiği hayatlarımız her haliyle herhangi bir anlama kavuştuğumuz var olma alanıdır. Bu alana tanıklık eden bireylerle çözümlenemeyen ya da çözümlenmiş çatışmalarımızın yaş aldıkça karşımıza çıkması kaçınılmazdır. Karşılaştığımız çatışmaların yaşam alanımızdaki yansımalarını kendimizden sonraki kuşaklara aktarmamız onlara ne kazandıracak, bizleri nasıl açıklığa kavuşturacaktır tartışılabilir. Zengin deneyimlerle örülü dalgalı bir yaşamın yazımına şahitlik ettiğimiz eseri ilgiyle okuyacağınızı düşünmekteyim. Ununu eleyip eleğini duvara asanlara.                                                                                                        

 

                                                                                                                  Muhammed ÖZKAN

                                                                                                                  Psikolojik Danışman

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir