Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Sosyal İkilem – Film İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 17

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Film Künyesi

Vizyon tarihi: 2020

Tür: Belgesel

Yapım: ABD

Süre: 1 saat 34 dakika

Imdb Puanı: 7.6

Oyuncular: Skyler Gisondo, Kara Hayward, Sophia Hammons

Yönetmen: Jeff Orlowski

‘‘Yazı spoiler içermektedir.’’

Sosyal medya platformları ne zaman insanların hayatına dahil oldu? Bireylerin üzerindeki etkileri ne oldu ve bu etki bağımlılık seviyesine nasıl ulaştı? Sosyal İkilem, teknolojinin ilerlemesi ile hayatımıza dahil olan instagram, twitter, pinterest, youtube gibi sosyal medya platformlarına yönelik bir eleştiri olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyal medya uygulamalarının oluşturulmasında ve geliştirilmesinde rol almış arayüz tasarımcıları, yazılım programcıları, bilgisayar ve veri bilimcilerinin röportajlarının birleştirilmesiyle oluşturulan bu belgesel aynı zamanda anlatılanları kurgusal bir aile üzerinden göstererek sağlamlaştırmaktadır.

Sosyal medya kişilerin online bir şekilde sanal koşullarda bir araya geldikleri, karşılıklı paylaşımda bulundukları ve fiziksel olarak yan yana olmasalar da birbirleri ile etkileşime geçtikleri iletişim ortamları olarak tanımlanabilmektedir. Sosyal medya kavramının hayatımıza girmesiyle beraber kişiler günlük hayatta oluşturdukları kimlikleri sosyal medya platformlarında da oluşturmaktadır. Farklı bir bakış açısıyla bireylerin sosyalleşme ihtiyacı bu platformlar aracılığıyla giderilmektedir. İnsan hayatına bu denli dahil olan sosyal medya platformları beraberinde bağımlılığı da getirmektedir. Sosyal medya bağımlılığı sürekli çevrimiçi olma isteği, sosyal ortamlarda bile sosyal ağlara odaklanma, yüz yüze iletişimden uzaklaşma, takip edilen kişiler ile kendi hayatını karşılaştırma güdüsüyle kendini göstermektedir. Belgeselde gösterilen ailenin kızları Isla, yemekte dahi telefonuyla ilgilenmektedir. Sosyal medyayı kullanmamayı tercih eden teyzelerinin yönlendirmesiyle anne telefonları toplayarak kilitli bir kutuya kaldırmaktadır. İlerleyen sahnelerde Isla ortadan kaybolmaktadır. Gelen seslerle irkilen aile üyeleri Isla’nın kilitli kutuyu kırarak telefonunu aldığını ve bildirimlerini kontrol ettiğini görmektedir. Bu noktada sürekli çevrimiçi olma isteğiyle kendini belli eden sosyal medya bağımlılığı Isla’nın telefona ulaşma ihtiyacını tetiklemiş ve Isla dürtülerini kontrol edemeyerek harekete geçmiştir.

Sosyal medya ile fazla vakit geçirmek birtakım etkileri beraberinde getirmektedir. Bu etkiler depresyon, anksiyete, iletişim becerilerinin azalması, özgüven eksikliği vb. şeklinde sıralanabilmektedir. Belgeselin birçok karesinde telefonuna yoğunlaşmış, fiziksel olarak aynı ortamda olmalarına rağmen iletişime kapalı kişilerin birlikte vakit geçirdiği görülmektedir. Bu kareler sosyal medya platformlarının yaşamımıza girmesiyle kişiler arası iletişimin zayıfladığını, bireylerin daha içe kapanık bir profil haline büründüklerini göstermektedir. Son yıllarda alanyazına giren ve hayatı kaçırma korkusu olarak tanımlanan FOMO kavramı sosyal medya platformlarını kullanırken endişe, yetersizlik ve öfke duygularındaki artış olarak karşımıza çıkmaktadır. Bireylerin merakını giderme isteği, popülerliğe ve onaya duyulan ihtiyaç, aidiyet duygusu, yenilik arayışı gibi etkenler FOMO’nun su yüzüne çıkasına sebep olmaktadır. Belgesel boyunca bireylerin teknolojik aletlerden uzak duramaması, gelen her bildirimle telefonu eline alma isteğini duyması ve kişiler arası ilişkilerini geliştirmek için sosyal medya platformlarını kullanması FOMO, hayatı kaçırma korkusunun birçok insanın teknoloji bağımlılığının temelinde yattığını göstermektedir.

Facebooktaki beğenme butonunun aslında insanların olumlu duygularını artırmayı ve insanların hayata pozitif bakmalarını amaçladığını öğrenmekteyiz belgeselde. Fakat beğenme butonlarının amacının aksi bir etkiye sebep olduğunu da yine belgeseldeki kareler bize göstermektedir. Kişilerin etkileşime geçtikleri bireylerde oluşturdukları izlenimleri şekillendirme çabası olarak karşımıza çıkan öz sunum kavramı benliğin yapılandırılmasında önemli bir rol üstlenmektedir. Özellikle ergenlik döneminde bireyler birçok öz sunumda bulunmakta ve gelen onaylara göre benliklerini yapılandırma eğiliminde olmaktadır. Bireylerin sanal kimlikler oluşturabildiği sosyal medya platformlarında hayal ettikleri ve ulaşamayacakları benliklerini kullanabilmektedir. Başka bir ifade ile kişiler kendilerini sosyal medyada daha özgür hissederek gerçek hayatlarında ulaşamadıkları kişilikleri sergileyebilmektedir. Belgeselde Isla’nın farklı fotoğraflar paylaştığını görmekteyiz. İlk paylaştığı resim gülümsediği bir resimdir ve beğenilerin beklediği düzeyde olmaması üzerine Isla resmi kaldırmaya karar vermiştir. İkinci resim ise öpücük attığı bir resimdir ve yorumların gelmesi, beğenilerin artması Isla’nın hoşuna gitmiştir. Bu noktada Isla’nın birkaç öz sunum denediğini ve en çok beğeninin getirdiği, yoğun bir filtre olan öz sunumu benlik yapılandırmasına dahil ettiği görülmektedir. Kişinin kendisine verdiği değer olarak tanımlanan benlik saygısının temeli yapılan olumlu ve olumsuz değerlendirmeler sayesinde oluşturulur. Yapılan bu değerlendirmeler kişinin kendisi ile ilgili düşüncelerinin yanında çevreden aldığı geribildirimlerle de şekillenir. Sosyal medya platformlarını doyum ve etrafındaki kişilerin onayını almak için kullanan bireylerin paylaşımlarına olumsuz yorum gelmesi özgüven eksikliğine, benlik saygısının düşük olmasına ve depresyona neden olabilmektedir.

Filme ilişkin izlenimlerim”

Belgeselin ilk sahnelerinde Google platformunda tasarım etiği üzerinde çalışmış olan Tristan Harris’in röportajlarından önce hazırlık yaptığı kısımlar da gösterilmektedir. Hazırlık yaptığı kısımlarda Tristan Harris’in sürekli telefona baktığı görülmektedir. Belgeselin yönetmeni bu sahneleri dahil ederek eleştirilmekte olan akıllı telefon bağımlılığına, eleştirmekte olan kişilerin bile sahip olduğunu, bu bağımlılığın çok daha derinlere işlediğini ustaca göstermektedir.

Sosyal İkilem belgeseli sosyal medya platformlarının oluşturduğu algoritmanın algılarımızı ne kadar kontrol ettiğini, kişisel verilerimizin biz farkında olmadan nasıl toplandığını, verilen reklamlar sayesinde nasıl trilyonlar kazanıldığını, düşünce ve duygularımızı nasıl manipüle ettiğini gözler önüne sermektedir. Teknoloji çağında olmamız sebebiyle sosyal medya platformlarını hayatımızdan tamamen çıkarmamız mümkün olmasa da bu belgesel ile birlikte sosyal medyanın olumsuz etkilerini en aza düşürüp, onun bizi kontrol etmesinin önüne geçebiliriz. Ne dersiniz, telefonları bir süre kapatıp bu belgesel hakkında düşünelim mi? İyi seyirler dilerim…

Tuğçe UYSAL

Uzman Psikolojik Danışman

Tuğçe Uysal

Psikolojik danışman, Psikolektif+ Genel Yayın Yönetmeni. MEB’e bağlı bir okulda görev yapıyor, yüksek lisansını 2021’de tamamladı.