Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Sineklerin Tanrısı – Kitap İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 25

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Kitap Künyesi

Yazar Adı: William Golding

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul, Nisan 2018

Sayfa Sayısı: 261

‘’Yazı spoiler içermektedir.’’

Sineklerin Tanrısı romanında, gelecekteki atom savaşı sırasında çocukları güvenli bölgeye götüren bir uçağın saldırıya uğrayarak ıssız bir adaya düşmesiyle birlikte bu adada yalnız kalan çocukların mücadelesi anlatılmaktadır. Yaşları altı ile on iki arasında değişen bu çocukların mücadelesi bazen yalnızlıklarıyla, birbirleriyle, var olduğunu düşündükleri canavarla ve kendi içlerindeki canavarla sürüp gitmektedir.

Uçağın adaya düşmesiyle hiçbir yetişkinin orada olmadığını fark eden ve adanın güzelliklerini keşfetmeye başlayan baş kahramanlarımızdan Ralph önce büyük bir sevinç ve heyecan duymaktadır. “Burası bizim.”, “Büyükler yok.” ifadeleriyle özgürce hareket edebileceğini vurgulayarak toplumsal baskıdan kurtulmanın hazzını yaşamaktadır.

Bir diğer kahramanımız, kilosu sebebiyle kendisine takılan “Domuzcuk” lakabıyla hitap edilen ve bu lakaptan hiç hoşlanmasa da diğerleri tarafından dikkate alınmayan, başta Ralph olmak üzere grup üyeleri tarafından benimsenebilme, kabul edilebilme arzusu içerisinde olan bir çocuktur. Bu kahramanın yolculuğu ise bize sosyal dışlanmanın etkileri, sosyal onay ve kabulün hayatımızdaki önemini göstermektedir.

Üstelik Domuzcuk ile dalga geçildiğinde tüm çocukların -niye güldüklerini tam anlamasa bile- gülmeye başlaması ve yüksek statüde gördükleri kişilerin (Jack ve Ralph) yaptığı gibi Domuzcuğa karşı küçümseyici ve dışlayıcı tavırlar sergilemelerini de sosyal bulaşma olarak ifade edebiliriz. Sosyal bulaşma; kitledeki bir veya birkaç kişinin taşıdığı duygu, davranış ve düşüncelerin diğerlerine bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde yayılması durumudur.

Ralph ve Domuzcuk rastgele buldukları bir deniz kabuğundan çıkardıkları sesle adaya düşen tüm çocukları bir araya getirmeyi başarmıştır. Çocuklar toplantılar yaparak barınak yapma, ateş yakma ve avlanma konularında kararlar almış ve herkese çeşitli görevler verilmiştir. Barınak yapımı sürecinde Ralph ve Simon dışında görevlendirilen çocukların işlerini yarım bırakıp başka aktivitelerle meşgul olmaya başladıkları görülmektedir. Bu durum sosyal kaytarma kavramıyla açıklanabilir. Bir grupta yer almak, bireyin başkalarının çabasına sırtını dayayarak elinden geleni yapmamasına neden olabilir. İnsanlar grup içinde çalışırken harcadıkları çabanın gözden kaybolup gideceğini düşünmelerinden dolayı kendilerini daha az sorumlu hissederler ya da katkılarının insanlar tarafından değerlendirilmeyeceğini düşünürler. Bu durumlar bazı kişilerin “Başkaları nasıl olsa yapıyor, benim yapmama ne gerek var?” şeklinde düşünmesine neden olur ve sosyal kaytarma ortaya çıkar.

Adada mücadeleye devam eden kahramanlarımız arasında zaman geçtikçe çatışmalar da artmaya başlamakta ve gruplaşmalar ortaya çıkmaktadır. Bu süreçte “sessiz sakin, yalnız ve tuhaf” olarak nitelendirilen Simon’un ormanda keşfettiği ve kendince güvenli gördüğü çalılıkların altında gerçekleştirdiği iç hesaplaşmalar ve “sineklerin tanrısıyla” kurduğu diyalog çıkmaktadır karşımıza. Bu diyaloglar bize grup içerisinde farklı düşüncelere sahip bir çocuğun benlik-kimlik koruma mücadelesini göstermektedir. Yine bu diyaloglarda Simon’un “kendini güçsüz hissetme, anlamsızlığı yaşama, kuralsızlık, yalıtılmışlık, kendinden uzaklaşma” boyutlarıyla vurgulanan yabancılaşma hissine tanık olmaktayız.

Farklı fikir ve tavırlarla ikiye bölünen bu toplulukta Jack baştan beri istediği liderliği domuz avlaması ve çocuklara et yemeği sunmasıyla sonunda ele geçirmiş ve Ralph, Domuzcuk ve birkaç çocuk haricinde herkes onlara katılarak adanın başka bir bölümünde yaşamaya başlamışlardır. Jack ve grubu fırtınalı bir gecede hissettikleri yoğun endişe ve korku duygularını bastırmak adına çember oluşturup şarkılar söyleyerek dans etmektedir. Şarkıları ise “adada var olduğunu düşündükleri canavarı öldürmek” üzerinedir. Tam o anda çocuklar karanlığın, gök gürültüsünün ve korkunun etkisiyle canavarı gördüklerini düşünmekte ve üzerine saldırarak onu yok etmeye çalışmaktadır. Neyi yok ettiklerinden emin olmadan gerçekleştirdikleri bu şiddeti acaba bir arada olmasalar ve herkes desteklemese de gerçekleştirecekler miydi? İşte burada da sosyal psikolojideki kimliksizleşme kavramı çıkıyor karşımıza: Kitleye giren bireyin, kitle ortamındaki etmenler sebebiyle, benlik farkındalığı azalır, birey kişisel kimliğini kaybeder, kitlenin isimsiz bir üyesi(anonim) haline gelir; bunun sonucu olarak da kitlelerde sıkça görülen ‘aşırı’ davranışları gösterir. Kimliksizleşme olgusunu ise kahramanımız Ralph şu sözlerle vurgular: ”Ben korkmuyordum, ben neydim bilmiyorum.”

Sonuç olarak, savaşın hüküm sürdüğü bir dünyadan çocukları korumaya çalışırken kendilerini düştükleri bir adada yaşam savaşı içinde bulan bu çocukların hikayesi bizleri içsel ve toplumsal bir sorgulamaya itmektedir: “Eğer toplum kurallarını ve otoriteyi ortadan kaldırırsak gerçekten kim oluruz?” Sosyal psikolojiye göre insanlar, çevrelerinin ve koşulların etkisiyle şekillenmektedir. Yani burada çocukların vahşileşmesi, yalnızca içsel bir kötülükten değil, onları çevreleyen düzenin çöküşünden kaynaklanmaktadır. İnsan, içindeki tüm aydınlık ve karanlık taraflarıyla koşullara ve çevreye göre şekillenebilen bir varlık. İyiyi ve kötüyü seçmek bizim irademize bağlı fakat çevrenin etkisi hiç de göz ardı edilebilecek gibi değil.

‘’Kitaba İlişkin İzlenimlerim’’

Sineklerin Tanrısı, insanların toplumsal düzen ve kurallar olmadan nasıl vahşileşebileceğini gözler önüne seren bir roman. Okurken sosyal bir deneyin içinde gibi hissettiğim bu roman kişilerin toplum içindeki duygu, düşünce ve davranışlarını ele alan “sosyal psikoloji” disiplinine dair çarpıcı örnekler barındırmaktadır.

                                                                                                                        Hacer TALAK

                                                                                                                   Psikolojik Danışman