
Tür: Korku, Gizem, Suç
Süre: 109 dk
Yönetmen: Alfred Hitchcock
Senarist: Joseph Stefano
Kitap Yazarı: Robert Bloch
Oyuncular: Anthony Perkins, Janet Leigh, Vera Miles, John Gavin
ImDb: 8,5
Ödüller: Altın Küre Sinema Dalında En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (1961) , En İyi Film Senaryosu Dalında Edgar Ödülü (1961)
Kamera Phonex’te bir otel odasının penceresinden girerek başlıyor. Bu giriş, sıradan bir hayatın içine dalıyor hissi veriyor. Dairede yarı çıplak iki sevgilinin konuşmalarına şahit oluyoruz. Marion sevgilisiyle kaçamak ve gizli buluşmalardan bıkmış evlenmek isterken, Sam maddi yükümlülüklerinden dolayı evlilik konusunu ertelemek istemektedir. Marion, iş yerinde patronunun bankaya yatırmasını istediği yüklü miktarda parayla, aralarındaki maddi problemin çözümüyle, Sam’in yaşadığı şehre doğru kaçar.
- Devamı spoiler içermektedir. –
Marion yolda suçluluk duygusuyla yağmurun şiddetlenmesiyle paralel bir hızda polis, araba satıcısı ve onu gören patronunun kaçışını fark ettiğine dair zihninde bilişsel provalar yapar. Fiziksel ve duygusal baskı içerisindeyken gördüğü Bates Otel’de dinlenmeye karar verir. Bu otele sadece ana caddenin değişmesiyle yolunu şaşıranlar gelir. Yalnızlığa karşı yalıtılmışlık evresinde olan oteli işleten Norman oteldeki odaların boşluğu gibi yalnızdır. Odaların ve ruhunun boşluğunu tahnitçilikle (hayvan doldurma, Norman için özellikle kuşlar) telafi etmeye çalışır.
Ahlak gelişimi değerlendirildiğinde Marion saf çıkarcı dönemde hareket eder. Parayı evlenmek için çalar, sonra vazgeçtiğinde ise kendini cezalardan kurtarmak ve toplumca iyi çocuk olarak görülmek ister. Norman ise Piaget’e göre tamamen dışa bağımlı ahlak anlayışıyla hareket etmektedir. Cinayet işlendiğini gördüğünde annesini koruma içgüdüsüyle, cezadan kaçınmak için çabalar. Ancak Marion’u öldüren Norman’ın anne kimliği, ahlaki özerklikle ve saf çıkarcı hareket eder.
Filmin ana karakteri Norman Bates’e dissosiyatif kimlik bozukluğu özelliklerini taşımaktadır. Bir kişide yineleyici biçimde başka bir kişiliğin belirmesi, bunların o insanın yaşamına kısa ya da uzun süre egemen olması; bu kişilik ya da kimliklerin birbirini tanımaması, birbirinden habersiz olması, birbirinin yaptığı eylemleri tümden unutması bu bozukluğun asıl belirtileridir. Bir kişilikten ya da kimlikten ötekine kaymalar genellikle birdenbire olur. Bu kaymalara duygulanım, davranış ve bilişsel işlevlerdeki değişiklikler eşlik eder. Norman Bates kendi kimliği ile annesinin kimliği arasında ani geçişlerle diyalog kurar, iki farklı kişi gibi hareket eder yani hangi kimliğe girerse tamamen o olur –ses tonu, giyim, konuşma içerikleri- ve diğer kimliğe geçtiğinde bunları hatırlamaz. Dissosiyasyon kimlik bozukluğu tanısına ek olarak obsesif kompulsif davranışlar (temizlik yaparken özenli davranışları) ve amnezi (kimliklerin birbirinin davranışlarını unutması) semptomları da görülür.
Çoğunlukla dissosiyasyon korkutucu, stresli ya da acı verici durumlarda, stres ile başa çıkmak için kullanılır. Bireye ezici, korku ve travmadan doğan çaresizlikten kendini ayırma imkânı sağlar. Bates de psikiyatristin anlatımında olduğu gibi annesini öldürmenin acısından kurtulmak için ve annesini yaşatma arzusuyla çift kişiliğe bürünmüştür.
Filmde psikanalitik birçok öge yer almaktadır ve bu konuda sayfalarca değerlendirme yapılabilir. En belirgini id ve süperego temsilidir. Norman’ın çift kişiliğinin davranış ve söylemlerine bakıldığında anne kimliğinin süpergoyu, Norman’ın ise id’i temsil ettiği görülebilir. Norman Marion’u gördüğünde onunla yemek yemek ister, sohbet eder, onu gizli delikten izler. Ancak annesi/süperegosu kadına karşı duyduğu cinsel arzudan dolayı onu cezalandırır ve saldırganlık içgüdüsüyle rakip kadını yok eder, öldürür.
Norman’ın fallik dönemde bir saplantı sonucu oidipus karmaşadan kurtulamadığı yorumu yapılabilir. “Bir erkeğin en iyi dostu annesidir” repliği bunu özetler. Norman’ın babasının yokluğu, annesi ile arasında erkek figürünün eksikliğini doğurur. Annesinin sevgilisi olduğu zaman ise annesini paylaşmak istemeyen Norman, annesi ve sevgilisini yatakta öldürür. Sonrasında kişilik bölünmesi sonucu annesiyle kurduğu özdeşimle, annesinin de kendisini kıskandığını düşünür. Bu kıskançlıkla cinsel arzu duyduğu kadınları da yok eder. Böylece annesi ve kendisi arasına kimsenin girmesine izin vermez. Ayrıca röntgencilik davranışı, odayı tanıtırken banyoyla ilgili konuşamaması cinsel işlev bozuklukları olabileceğinin sinyalleridir.
Marion filmin açılış sahnesinden beyaz çamaşırlarıyla yarı çıplak görünür. Daha sonra parayı çalmaya karar verdiğindeyse siyah çamaşırlarıyla görürüz. Masum ve temiz düşüncelerle evlenmek isteyen Marion, filmin akışında bir suçluya dönüşmüştür. Sıradan izleyicinin suçlu olma potansiyeline göz kırpar yönetmen.
Filmi kült yapan çekimleri, mesajları, kurgusu, müzikleri yanında meşhur duşta cinayet sahnesi vardır. Bu sahnede seyirci filmin başında özdeşim kurduğu ana karakteri kaybeder. Duşta yalnız, güven içinde temizlenmek ve kendi tuzaklarından kurtulmak isterken insanlığa temel güveni sarsıcı bir şekilde insanın doğuştan kötülüğünü hatırlatır. Bu sahnenin dikkat çekiciliği oyuncuyla kurulan güçlü özdeşim, elbette kullanılan müzik ve saldıran kişinin belirsizliğiyle bir bütünlük içindedir. Cinayet sonrası küvete su akarken bir süre Norman’ın yaptığı temizliğe odaklanırız. Önce banyoyu temizler, sonra eşyalarla beraber Marion’u bataklığa bırakır. Bu sırada seyirci olarak Bates’in suç ortağı olur ve onunla özdeşim kurarız.
Filmde akıl hastanelerinden ‘bir yer’ olarak bahsedilmesi, konuşulmasının bile rahatsız edici olduğunu vurgular. Bates’in konuşmalarında orada insanlarla ilgilenilmediği, acımasız gözlerle incelendiği ifadeleri o dönemde toplumun akıl hastalarına bakışını yansıtır. Norman adı gibi “norm”lara uyan bir adam(=man) değildir, dolayısıyla akıl hastaları normal değildir ve toplumdan tecrit edilmelidir algısı vardır. Ruhsal problemi olan kişilerin toplum için zararlı olduğu algısı film sektöründe bazı filmlerde, özellikle korku gerilim türünde pekiştirilmektedir.
Filmin sonunda annenin ölü bedeni evde bulunur, ki bu Norman’ın annesinden fiziksel olarak da ayrılamayışını gösterir. Bu durum ifşa olduğunda, anne yakalandığında, benliğin kontrolünü tamamen eline geçiren baskın kimlik Norman olur. Kendini doldurulmuş kuşlar gibi hisseden Norman özgürlüğüne kavuşur. Aslında tüm kötü yanı, cinayetleri işleyen annesi olup kendisi suçsuzdur. Bir sineği öldürmeden ve hatta kovmadan durarak iyi biri olduğunu kanıtlamak istediği sırada herkes onu gözetliyordur: Kamera arkasından bakan bizlere, 1 numaralı otel odasına baktığı delikten izlenir gibi doldurduğu kuşlar kadar zararsız durur. Bu duruşa zıt iç konuşmaları ve bakışları bize kendini ele verir.
Sehile KURT
Psikolojik Danışman