Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

OZ BÜYÜCÜSÜ – Kitap İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 21

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Kitap Künyesi

Yazar Adı: Lyman Frank Baum

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul, 2022

Sayfa Sayısı: 135

Yazı Spoiler İçermektedir!

Yazarının en önemli eseri olan Oz Büyücüsü, on dört eserden oluşan bir seri şeklinde devam etmektedir. Bu yazı serinin ilk kitabıyla ilgilidir. Eser, tiyatro ve sinemaya uyarlanmaya müsait yapısıyla birçok yönetmen ve yapımcının ilgisini çekmektedir. Oz Büyücüsü ile ilgili farklı bilgilerden biri de bu seriyi yazarın ölümünden sonra başka yazarların devam ettirmesi ve serinin Amerikanvari masallar listesinde anılmasıdır.

Kitap; ergenlik dönemindeki bireylerin okumasına uygun olarak yazılmış bir uyanış hikayesidir. Z kuşağı ile tabir edilen milenyum çocukları, ergenlikten bir türlü çıkamamakla suçlanırlar. Bir ergen için tam potansiyeline ulaşmak zordur, tıpkı bir yetişkinin kendini gerçekleştirmesinin zor olması gibi. İçimizdeki çocuksuluk, tam potansiyele erişmede yer çekimi gibi işlev görmektedir. Arketiplerin psikoloji alanına entegresini sağlayan Jung; çocuk adam arketipiyle yüzyıl öncesinden bu yaftalamaya karşı koymaktadır. Arketipler yapısal olarak, tıpkı bir kristale bakar gibi; farklı açılardan incelendiğinde içerisinde çeşitli güçler barındıran, yoğun mitsel ögelerdir. Çocuk adam arketipi; bir açıdan sorumluluklardan kaçınan, eğlence ve özgürlük arayışında tavırlarla hareket eden bireyleri temsil etmek için kullanıyor olsa da, bir başka açıdan bakıldığında da yaratıcı, doğal, spontane ve akışta birer yetişkin olma potansiyelini de barındırmaktadır. Korkunç bir fırtına ile Oz Diyarı’na savrulan Dorothy belirtilen arketipin tam tersine yaşına göre olgun, uyumlu bir kız çocuğudur. Oz’a kötücül bir Tiran olan Kuzey’in cadısını farkında olmadan öldürerek ulaşır ve ardından beyni olmayan bir Korkuluk, kalbi olmayan bir Teneke Adam ve cesareti olmayan bir Aslan’la karşılaşır. Korkuluk, öyle bir korkuluktur ki, onu yok edebilecek tehlikenin yalnızca yanan bir kibrit olduğunu bilmektedir. Teneke Adam yardımseverdir ve Aslan bir ormanı yönetebilecek denli cesurdur. Doğada her şey karşıtı ile vardır. Zıtlıklar; Yin ve Yang felsefesinde olduğu gibi birbirine benzemektedir. Varoluşçu psikolojinin beslendiği filozof Nietzsche de bengi dönüş kavramıyla Yin ve Yang’tan etkilendiğini gözler önüne sermektedir. Bengi dönüş, insanlık tarihinin tekerrürüyle ilgilidir. Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabında filozof, erdemlerine yani anlama önem veren bir üstün insan tipi yaratarak bu bengi dönüşten kurtulmayı hedeflemektedir. Bireylerin anlamı sorgulamalarının ve ona ulaşmalarının yöntemi, çocuk adam arketipinde olduğu gibi potansiyellerinin farkına varmaları ve bu potansiyeller için bir adım atmalarıdır. Öte yandan Dorothy’nin Oz Diyarı’nda karşılaştığı kahramanların bir noksanlıkları vardır, o da içgörüdür. Gerekli olan farkındalığa da ancak bir yolculuğa çıktıktan sonra erebileceklerdir. Glasser’ın seçim kuramında bireylerin hayatta kalma ve kendini koruma, sevgi ve ait olma, kendilik değeri ve güç, özgürlük ve bağımsızlık, eğlence olmak üzere beş temel ihtiyacı bulunmaktadır. Ayrıca bu kuramda bireylerin ihtiyaçlarına ulaşmaları; duygu, düşünce ve davranışlarının sorumlusunun kendileri olduğunu kabul etmelerine bağlıdır. Korkuluk, Teneke Adam ve Aslan da sorumluluk alabildiklerinde ihtiyaç duydukları beyin, kalp ve cesarete sahip olacaklardır. Dorothy ise Kral arketipine karşılık gelen Güney’in iyi kraliçesi yardımıyla eve dönüşün hiç de sandığı kadar zor olmadığını, çözümün zaten kendi potansiyelinde hazır olduğunu fark edecek, sadece kendi ayakkabılarını giymenin en iyisi olduğunu öğrenecektir. Vurgulamakta fayda görüyorum ki, Jung’un arketiplerinde Kral bilinçdışı ile bilincin bütünleşmesini sağlayan bir arketiptir ve işlevsel olarak Freud’un ego kavramına karşılık gelir. İyi bir Kral aynı zamanda iyi bir Savaşçı, Büyücü ve Aşık’tır.

Kitaba İlişkin Kişisel İzlenimlerim          

Modernleşen insanlık, yüzümüze iğrenç bir yozlukla çarpmaktayken Yakutistan’da olsanız da Amerika’da olsanız da AYNIDIR! Bu düşüncem beynimin bir projeksiyonu mu, bilmiyorum: Empatiden yoksunuz, yorgunuz ve en çok da kararsızız. Belki çok kişisel olacak ama benim savaşlarımdan biri hala gerçekliğin nasıl ve kim tarafından belirlendiğiyle ilgili… İlginç bir tespittir; geriye, çocukluğumuza dönme ihtimali biz modern insanları dehşete düşürür. Çünkü uyum sağlamanın tam karşıtıdır ait hissetmek… Peki ya dengeyi bulduğumuz yerin kendimizle iyi geçindiğimiz yer olduğunu bilseydik ne olurdu? Dorothy gibi geldiği yer olan Kansas’a ait hisseden ve yine de doğru bildikleri için Oz Diyarı’nda mücadele veren gençlerimiz için yazıyorum.

Elif GÖK

Uzman Psikolojik Danışman