Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

LOUDER THAN BOMBS – Film İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 10

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Film Künyesi

Vizyon tarihi: 2015

Tür: Dram

Yapım: Norveç

Süre: 109 dk

Imdb Puanı: 6.6

Oyuncular: Isabelle Huppert, Gabriel Byrne, Jesse Eisenberg

Yönetmen: Joachim Trier

Joachim Trier’in Reprise ve Oslo 31 August filmlerinden sonra Eskil Vogt ile kaleme aldığı üçüncü filmidir. Film, 2015 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülü için yarışmıştır.  Isabelle’nin ölümünden bu yana ayrı kalmış ve konuşmayı hep ertelemiş olan Gene ve oğulları, Isabelle’nin adına açılacak olan bir sergi dolayısıyla bir araya gelirler. Bu bir araya geliş bazı sırların ortaya çıkmasına neden olacak ve onlara ilişkilerini güçlendirmek için bir fırsat tanıyacaktır.

-Yazının devamı spoiler içermektedir-

Isabelle Reed, ünlü bir savaş fotoğrafçısıdır ve üç yıl önce bir trafik kazasında hayatını kaybetmiştir. Isabelle’nin ölümünün ardından eşi Gene ve küçük oğlu Conrad, aynı evde yaşamaya devam etmiştir. Gene, eşinin mesleği nedeniyle sürekli şehir dışında olmasından dolayı oyunculuk kariyerini bırakıp Jonah ve Conrad ile daha çok ilgilenebilmek için öğretmenlik yapmaya başlamıştır. Conrad 15 yaşındadır ve babasının öğretmenlik yaptığı okulda eğitimine devam etmektedir. Büyük oğulları Jonah ise, başka bir yerde yaşamaktadır. Bir üniversitede öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır, yeni doğan kızına Isabelle adını koymuştur.

Isabelle aslında kaza yapmamıştır, intihar etmiştir. Annesinin intihar ettiğinden Conrad’ın haberi yoktur. Isabelle’nin çalışma arkadaşlarından Richard, intihar durumunu sergi tanıtımı için yazacağı yazıda ele alacaktır. Bu konu hakkında Gene’nin, Conrad’a açıklama yapması gerekmektedir. Gestalt terapiye göre, bireyin içinde bulunduğu anda yaşamasını engelleyen, ifade etmediği ve açığa vurulmamış duygu ve düşünceler bitirilmemiş işler olarak tanımlanır. Hiç karşılanmamış ya da eksik bırakılmış fiziksel, psikolojik, her türlü ihtiyaç bitirilmemiş işlere yol açabilir. Conrad, annesinin ölümüyle ilgili net bilgilere sahip değildir. Bu yüzden de aklından kaza anıyla ilgili bazı senaryolar geçmektedir. Araba sürerken uyukladığı için ya da arabanın önüne köpek çıktığı için kaza yapmış olabileceğini düşünmektedir. Conrad’ın annesinin ölümünden bu yana acısını ve üzüntüsünü hep kendi içinde yaşadığı görülmektedir. Yas döneminde yas tepkilerinin bilişsel boyutu olarak kayıpla ilgili geriye dönüşler yaşamak, kişinin bilişinde sürekli ve canlı anılar olarak yer edeceğinden yaşamını kesintiye uğratabilmektedir. Conrad’ın annesini rüyasında görmesi ve annesinin kazağının aynısını giyen biriyle karşılaştığında annesine sarılışını hatırlaması hem yas tepkilerinin bilişsel boyutunu hem de Conrad’ın geçmişinden şimdiye taşıdığı bitirilmemiş işleri olduğunu düşündürmektedir. Conrad, gazeteden annesinin intihar ettiğini öğrendiğinde ilk kez ağlamıştır ve duygusunu yaşamıştır. Babasıyla arasında hakim olan iletişimsizlik, gerçeği öğrenmesiyle azalacaktır.

Isabelle, fotoğraf çekimi sonrasında eve her dönüşünde kendini oraya ait hissetmemektedir. Birkaç gün sonrasında evde kendini daha iyi hissetse bile rol yapıyormuş hissinden kurtulamamaktadır. Ailesini çok sevdiği ve ailesinin de onları çok sevdiğini bildiği halde kendisini onların arasına girmiş gibi hissetmektedir. Kendisinin yanlış yerde olduğu hissine kapılmaktadır. Ona ihtiyaçlarının olmadığını düşünmektedir, o olmadan da hayatlarına devam ettiklerini ve o eve döndüğünde onların alışkanlıklarının değiştiğini gözlemlemiştir. Isabelle’nin yalnızlık ve yabancılaşma duygusuyla baş başa kaldığını söyleyebiliriz. Varoluşçu terapide önem arz eden “yaşamınızın gidişatını beğeniyor musunuz?”, “şimdi bulunduğunuz ve daha sonra bulunacağınız durumdan memnun musunuz?” vb. soruları Isabelle kendine sorup yaşamın anlamına dair bazı sorgulamalarla baş etmeye çalışmaktadır.

Sosyal geri çekilme, izolasyon ve sosyal ilişkilerin kısıtlanması yas sürecindeki olağan davranışsal tepkiler arasındadır. Conrad’ın arkadaşlarıyla ilişkisine bakıldığında yakın olabilecek ve paylaşımda bulanabileceği kimse yoktur. Zamanının çoğunu evde bilgisayar oyunu izleyerek geçirmektedir. Hoşlandığı bir kız olsa da onunla konuşmak için çekimser davranmaktadır.

Sevilen bir kişinin kaybının ardından duyulan yalnızlık duygusu, özellikle eş ya da partner kaybından sonra fiziksel, sosyal, cinsel ve duygusal bağlamda değerlendirilmektedir. Gene, eşini kaybettikten sonra uzun bir süre sonra duygusal ve cinsel anlamda ancak Hannah ile bir ilişki kurabilmiştir. Onunla tanışana kadar yalnız olduğu söylenebilir. Yas sürecinde kaçınma davranışı da sıklıkla görülebilir. Kayıp yaşayan kişi, ölen kişiyi hatırlatan eşyaları görmekten kaçınabilir. Gene, Isabelle’nin ölümünden bu yana onun fotoğrafları için kullandığı odayı düzenlemekten kaçınmıştır, Isabelle’nin son Suriye seyahatinde çektiği fotoğraflar ve eşyaları bir bavulun içinde hala durmaktadır.

Yas sürecinde sosyal desteğin önemli bir etkisi bulunmaktadır ancak bu süreçte Gene ve oğulları birbirlerine çok destek olamamışladır. Her biri bu süreci kendi içinde yaşayarak çözüme kavuşturmak için uğraşmıştır. Aile içerisindeki sosyal desteğin yeterli olmamasında Gene’in Isabelle’nin ölümünden sonra çocukların sorumluluğunu tek başına alması ve nasıl davranacağını bilememesi etkili olmuş olabilir.

Filme ilişkin izlenimlerim

Yas sürecinde birbirinden kopmuş, hepsi bir yere savrulmuş Gene, Jonah ve Conrad’ın sessiz çığlıkları ile baş başa kaldığımız bu filmde, iletişimin ve ailede desteğin ne kadar önemli olduğu bizlere gösterilmiştir. Bazen çığlıklar sessiz olsa da duyulmak ister.

Özlem Tekin

Psikolojik Danışman