
Film Künyesi
Vizyon tarihi: 2023
Tür: Dram
Yapım: Türkiye
Süre: 197 dk
Imdb Puanı: 7.7
Oyuncular: Deniz Celiloğlu, Merve Dizdar, Ece Bağcı
Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan
Film, Samet’in karlar içinde yürümesiyle başlar. Samet, resim öğretmenidir, Erzurum’un bir köyünde görev yapmakta ve lojmanda ev arkadaşı Kenan ile yaşamaktadır. İkinci dönemin başlamasıyla Samet, Erzurum’a geri dönmüştür ve bu dönüş onun memnun olmadığı yaşamına geri dönüş demektir. Mecburi görev süresinin bitmesine aylar kalmışken tanışacağı İngilizce öğretmeni Nuray sayesinde ve okulda yaşanan bir durum nedeniyle Samet, kendini bir şeyleri sorgularken bulacaktır.
“Yazı spoiler içermektedir.”
Narsisizm, tüm insanlarda olması gereken doğal bir durumdur. Kişinin toplum içinde yaşayan sosyal bir birey olarak, insan ilişkilerine uyum sağlayabilmesi için öncelikle orantılı bir şekilde kendini sevmesi gerekmektedir. Narsisizmin bireyde, anormal düzeyde, kendisi ve çevresi için sorun teşkil edebilecek bir seviyede olması patolojik narsisizmdir. Patolojik narsisizmde birey, kendinden emindir ve diğer insanları önemsemeyen bir tavra bürünmektedir. İç süreçlerinde besledikleri öz güven eksikliğini kapatabilmek için insanları aşağılayan bir tavır sergilemektedir. Birey, kendisine yöneltilen eleştirilere ve olumsuz duygulara saldırganlık ve öfke gibi aşırı duyarlı tavırlar göstermektedir. Öğrenciler derste hep aynı şeyleri çizmekten yakınınca Samet’in iyi bildiğiniz şeyleri çizdiriyorum demesi, deniz çizmek isteyen öğrenciye iyi bilmediği şeyi çizemeyeceğini söylemesi, her zaman aynı öğrencilere söz veriyorsunuz diyen öğrenciyi sersem diyerek susturmaya çalışması, öğrencinin ne konuştuğunu bilmediğini iddia etmesi Samet’in kendisine yöneltilen eleştirileri kabul edemediğini ve öğrencileri aşağıladığını göstermektedir. Bu eleştiriler sonucunda Samet, öğrencilere sesini yükseltmiştir. Öfkesini kontrol edemeyerek saldırgan bir tutum takınmıştır. Bu bilgilerden hareketle Samet’in patolojik narsisizme sahip olduğu söylenebilir.
Raskin ve Terry, narsisizmin boyutlarını otorite, sömürücülük, hak iddia etme, kendini beğenme, üstünlük, teşhircilik ve kendine yeterlilik olmak üzere yedi başlık altında ele alınmaktadır. Otorite boyutunda birey, kendinden daha alt seviyede gördüğü bireylere karşı baskıcı bir tutum sergileyebilmektedir. Samet, öğrencisi olan Sevim ile ilgilidir. Sevim, Samet için o köyde yaşam belirtisi barındıran tek şeydir. Tatil dönüşünde Sevim’e hediye olarak ayna getirmiştir ve bu hediyeden kimsenin haberinin olmamasını istemiştir. Derste arama yapıldığı sırada Sevim’in çantasında bir aşk mektubu ve ayna bulunmuştur. Samet, Sevim’in mektubunu okuduğu halde Sevim’e mektubu okumadığını ve yırtıp attığını söylemiştir. Sevim, öğretmeninin bu davranışından hoşlanmamıştır ve öğretmenini cezalandırmak için arkadaşı Aylin ile Samet ve Kenan hakkında istismar suçlamasında bulunmuştur. Bu suçlamadan sonraki derste Samet, öğrencilere karşı daha da aşağılayan bir tavır takınmıştır. Konuşan öğrencilere karşı hiçbirinin ileride ressam olmayacağını, patates ve şeker pancarı ekeceklerini ve böylece zenginlerin rahat edeceğini söylemiştir. Bu konuda müdürden uyarı alınca Sevim’i dersten atmıştır, sınıfta isim vermeden Sevim’i ve Aylin’i günah keçisi ilan etmiş ve öğrencileri yalnızlaştırmaya çalışmıştır. Samet’in otorite boyutunun geliştiği söylenebilir.
Narsisistik kişiliklerde duygulanımla ilgili olarak ön plana çıkan durumlardan biri kişinin diğerlerine karşı kıskançlık duymaya olan yatkınlığıdır. Klein’a göre kıskançlık, arzulanan şeyin başka birine ait olduğu ve kişinin kendisine değil de diğerine haz verdiği düşüncesinin ortaya çıkardığı bir duygudur. Samet bir arkadaşının aracılığıyla Nuray ile tanışmıştır. Nuray, Ankara Garı Katliamında bacağının bütünlüğünü kaybetmiştir. Nuray’ın bacağındaki eksiklik, Samet’in güzellik algısını tatmin etmemektedir. Samet, Nuray ile olan ilk görüşmesinden sonra ev arkadaşı Kenan ile Nuray’ı tanıştırmak istemiştir. Tanıştırmak istemesinin sebebi, kendisinden aşağı gördüğü iki insanın anlaşabileceğine duyduğu inançtır. Görüşmede Kenan’ın Nuray’a olan ilgisi Samet’i rahatsız etmiştir. Nuray’ın Kenan’ın fotoğrafını çekmek istemesi ve fotoğrafı çekerken Samet’in kolunu fotoğraf karesinden çıkartması Samet’in Kenan’a kıskançlık duymaya başlamasına neden olacaktır. Kenan’ın ilerleyen zamanlarda Nuray’a araba kullanma konusunda pratik yaptırması ve Samet’in bu durumu öğrenmesi Samet’in kıskançlığını yoğunlaştırmasına neden olacaktır. Samet’in arzu duymadığı bir kadın olan Nuray, Kenan’ın Nuray’la ilgilenmeye başlamasıyla arzu duyacağı bir kadına dönüşmüştür. Bu yüzden Nuray’ın davetini Kenan’a söylemeyecek ve Nuray’ın evine yalnız gidecektir. Nuray, yaşanan cinsel birliktelikten Kenan’a bahsetmemesini istemesine rağmen Samet, bu durumu suçluluk hissetmeden Kenan’a anlatacaktır. Kıskançlık duygusuyla hareket etmesi, Samet’in sadece kendi duygularına önem verdiğini göstermektedir.
Logoterapiye göre, hayatın getirdiği olumsuzluklar karşısında bu olumsuzlukları hayatın bir anlamı olarak kabul etmek gerekmektedir ve içinde bulunduğu koşulları en iyi hale getirmek için elinden geleni yapmak insanın iradesi ile karar verebileceği bir durumdur. Bu durumda insan kendi içinde bir özgürlüğe sahiptir. Yalom, özgürlüğü sorumluluk kavramı ile ele alır. Yalom’a göre sorumluluk, yaratmak demektir. Sorumluluğunun farkında olmak, bireyin kendi özünü, hayat şartlarını, kaderini, olumlu ya da olumsuz duygularını kendisinin yarattığının farkında olmasıdır. Samet, Erzurum’a atandığından beri hayatından memnun değildir. Yaşadığı tüm sıkıntıların yaşadığı yerden kaynaklı olduğunu düşünmektedir ve tayin isteyeceği anı beklemektedir. Yaşadığı hayattan sürekli şikayet etmesine karşın koşulları iyileştirmek için herhangi bir davranışta bulunmamaktadır. Samet, kendisiyle hiç alakası olmayan bu yere ömrünün dört yılını vermesinin yeterli olduğunu düşünmektedir. Kendi seçiminin sonucu olan bu yerde yaşamayı kabullenememiştir, bu durum onu umut etmekten uzaklaştırmıştır. Samet, sorumluluğunun farkında değildir, içinde bulunduğu koşulları en iyi hale getirmek için bir çaba içerisinde değildir. Bu durum Samet’i varolma suçuna itmektedir. Sorumluluğun yükümlülüğünden kaçarak eylemsizliği tercih etmiştir. Bu eylemsizlik hali patolojik narsisizmin sonucu olarak ortay çıkmış olabilir.
Narsisizmin boyutlarından olan sömürücülük boyutunda birey, suçluluk duymaksızın başkalarını denetlemek ve her şeyi kendi istedikleri gibi yönlendirmek için diğer insanlardan yararlanmaya çalışmak istemektedir. Okulun son günü Sevim, Samet’e pasta getirmiştir ve Samet, Sevim’in kendi isteğiyle getirip getirmediğini öğrenmek için Sevim’i zorlamıştır. Samet, Sevim’e tayin isteyip okuldan gideceğini söyleyerek Sevim’den bir özür beklemektedir. Sevim’i söylemleriyle manipüle ederek özür dilemeye itmek ve Sevim’in kararında denetim sahibi olmak istemektedir. Samet’in sömürücülük boyutunun geliştiği söylenebilir.
Filme ilişkin izlenimlerim
Sisyphos, Yunan mitolojisinde büyük bir kayayı bir tepenin en yüksek noktasına dek yuvarlamaya mahkûm edilmiş bir kraldır. Samet, filmin son sahnesinde Nemrut’ta bir tepeyi tırmanırken Sisyphos gibidir. Ruhunun karanlık yanı ve varoluşu Samet’e yük olmuştur, tepeyi çıkmakta zorlanmaktadır. Samet’in o tepeyi kaç kez inip çıkacağı belli değildir. Belki de Sisyphos gibi varoluşu son bulana dek…
Özlem TEKİN
Psikolojik Danışman