
Film Künyesi
Vizyon tarihi: 2019
Tür: Romantik
Yapım: ABD
Süre: 135 dk
Imdb Puanı: 7.8
Oyuncular: Soairse Ronan, Emma Watson, Florence Pugh, Eliza Scanlen
Yönetmen: Greta Gerwig
“Yazı spoiler içermektedir.”
Loisa May Alcott tarafından kaleme alınan Küçük Kadınlar kitabının uyarlaması olarak karşımıza çıkan film, hikayesine yazarının “Çok fazla sorun yaşadım, o yüzden neşeli hikayeler yazıyorum.” sözüyle başlamaktadır. Amerika’nın iç savaş yaşadığı dönemde geçen film, babaları savaşta görev almaya gitmiş dört kız kardeş Meg, Jo, Amy ve Beth’in hikayesini anlatırken kendine başkahraman olarak Jo’yu seçmiştir.
Filmde yer alan dört kardeş, sanatın farklı kollarını temsil etmektedir. En büyük kardeş Meg oyuncu, Jo yazar, Amy ressam, kardeşlerden en yeteneklisi Beth ise müzik alanında başarılıdır. 1860’ları anlatan film ataerkil bir toplum içerisinde hemcinslerinin ve erkeklerin arasından sıyrılan kardeşlerin, yetenekleriyle var olmaya çalışmalarını, bazısının cinsiyet rollerine yenilip toplumun isteğine göre hareket ederken bazısının büyük mücadelelerle ayakta durmasını ele almaktadır. Kardeşlerin birbirinden farklı yetenekleri olması ve kendilerini oldukları gibi göstermekten çekinmemeleri, akla aile tutumlarını getirmektedir. Yapılan araştırmalar demokratik ebeveynlik tutumuna sahip olan ailelerde yetişen çocukların, sosyal gelişim ve benlik saygısı noktasında, diğer ebeveynlik tutumunda büyümüş çocuklardan daha fazla gelişmiş olduğunu ve problemli davranışların daha az olduğunu göstermektedir. Başka bir ifade ile demokratik ailelerde çocuklar kendileri olma özgürlüğünü yaşamaktadır. Dört kız kardeşin kendi yollarını çizebilme cesaretlerinin kaynağında demokratik ebeveynlik tutumuna sahip bir ailede yetişmeleri yer almaktadır.
Küçük kadınların annesi Anne Marmee, eşinin yokluğunda kızlarının ihtiyaçlarını karşılamaya, onları yetiştirmeye çalışmakta ve yaşadıkları bölgedeki insanların ihtiyaçlarını karşılamak için elinden geleni yapmaktadır. Ahlaki ilgi, ahlaki durumların farkına varabilmektir. Ahlaki yargı ise ahlaki bir davranışı seçebilme yeteneği olarak tanımlanabilmektedir. Ahlak Gelişim Kuramını geliştiren Kohlberg’e göre ahlaki yargı insanın yaşamındaki işlevi çerçevesinde ele alınmalıdır. Bu kurama göre ahlaki gelişim açısından ulaşılabilecek son nokta “Evrensel Ahlak” dönemidir. Evrensel ahlak döneminde olan birey, ahlak ilkelerini kendisi seçip oluşturmakta ve bunlara uygun davranmaktadır. Burada bireyin benimsediği ahlak ilkeleri; insan hakları, bütün insanların eşitliği, adalet gibi soyut ve evrensel düzeydedir. Bu noktadan bakıldığında Anne Marmee’nin ahlaki yargı noktasında evrensel ahlak ilkelerini dikkate alan bir insan olduğu söylenebilmektedir.
Dört kız kardeşin yer aldığı bir filmde ele alınması gereken bir diğer konu ise psikolojik doğum sırasıdır. Temellerini Adler’in attığı psikolojik doğum sırası, bireyin kişiliğinin gelişiminde önemli bir etkiye sahiptir. İlk çocuklar işlerini düzenli ve sıralı yapmaktan hoşlanmaktadır, başkalarının ihtiyaçlarıyla ilgilenen, kriz anlarında daha sakin kişilerdir ve olayları daha kolay kabullenen, esnek bir yapıya sahiptir. Ailenin büyük çocuğu Meg’in, kimi zaman kardeşlerine annelik yapması, sakin bir kişilik yapısına sahip olması ve toplumun beklentilerine daha kolay uyum sağlaması ilk çocuk özelliklerine sahip olduğunu göstermektedir. Ortanca çocuklar rekabetçi, sosyal ilgisi yüksek, aileye kendini ait hissetmekte zorlanan ve girişken özelliklere sahiptir. Jo’nun neşeli ve girişken özelliklere sahip olması, erkeklerin hüküm sürdüğü dünyada yazar olabilmek için verdiği mücadele, Amy’nin ise sosyal ilişkilerinin diğer kardeşlerine göre daha iyi olması ve kimi zaman aile içerisindeki değerini sorgulaması, iki kardeşin de ortanca çocuk özelliklerini barındırdığını işaret etmektedir. Küçük çocuklar ise ailenin ilgisini en yoğun alan, sanatsal özellikleri gelişmiş, empati yeteneği güçlü kişilerdir. Beth’in sanatsal olarak ailenin en yetenekli bireyi, ailedeki her üyenin göz bebeği ve sırdaşı olması küçük çocuk özelliklerini taşıdığını göstermektedir.
Adler’in kazandırdığı diğer bir kavram olan erkeksi protestonun da, Küçük Kadınlar filmi özelinde ele alınması gerekmektedir. Erkeksi protesto, doğuştan aralarında farklar oluşturulmuş ve bu farkların neticesinde eksiklik duyguları geliştiren kadının, sonradan yöneldiği birtakım davranış kalıplarını ifade etmektedir. Kendilerini, yetiştirilirken eksik ve değersiz hissetmiş kadınlar hayatlarının sonraki döneminde çevresi tarafından daha çok kabul edilebileceği düşüncesiyle kadınlıklarından vazgeçip daha erkeksi davranışları benimseyebilmektedir. Jo’nun, dönemin kadına dayattığı kıyafette korse giyme zorunluluğuna uymaması, güzelliği için diğer kadınlar için saatlerce uğraşmaması ve annesi bilet alabilsin diye saçlarını satıp, kısacık kestirmesi erkeksi protesto kavramını işaret etmektedir.
Kadınların erkeklerle eşit yasal ve politik hakları olması gerektiğini savunan Feminist Terapi, feminist kimliğin beş evrede oluştuğunu öne sürmektedir. Kadının erkekleri kendisine yapılan ayrımcılığın farkına varmadığı “pasif kabul”, krizlerin baş gösterdiği ve çok fazla öfkenin hissedildiği “açığa çıkma”, öfkeyi boşaltmak için destekleyici ortamların bulunduğu “saplanma-çıkma”, otantik feminist kimliğin oluşturulduğu “sentez”, düzeni değiştirmeye yönelik eylemlerin sergilendiği “aktif sorumluluk”, feminist kimlik oluşumunu sağlayan beş evre olarak karşımıza çıkmaktadır. Filmde ilk üç evreyi göremesek de toplumsal normlara karşı çıkması, kadın olduğu için daha az para kazanmasına rağmen yazmaya devam etmesi, çocuklar için tiyatro oynaması ve kendine miras kalan ev ile kötü eğitime mecbur bırakılan kız çocuklarına okul açması Jo’nun otantik bir feminist kimlik geliştirdiğini ve aktif sorumluluk evresinde olup mevcut düzeni değiştirmeye çalıştığını göstermektedir.
“Filme ilişkin izlenimlerim”
Küçük kadınlarım diyerek sevildikleri babalarının yokluğunda dört farklı karakterin yaşam mücadelesi izleyicilere gerçekçi bir şekilde anlatılmaktadır. Her kadının kendinden bir parça bulduğu Küçük Kadınlar filmi toplumsal cinsiyet rollerinin sorgulanmasını sağlamaktadır. İyi seyirler dilerim…
Tuğçe UYSAL
Uzman Psikolojik Danışman