Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

CATCH ME IF YOU CAN – Film İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 20

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Film Künyesi

Vizyon Tarihi:

Türü: Biyografi, Dram, Macera, Suç

Yapım: ABD

Süre: 1 saat 56 dakika

Imdb Puanı: 8.1

Yönetmen: Steven Spielberg

Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Tom Hanks, Amy Adams

FBI’ın ünlü “En Çok Arananlar” listesinde yer alan en genç dolandırıcının gerçek yaşam öyküsü… Frank Abagnale Jr. henüz 18 yaşına gelmeden doktorluk, avukatlık ve büyük bir hava yolu şirketinde pilot yardımcılığı yapmıştır. Kılık değiştirme ustası olan Abagnale, aynı zamanda son derece zeki bir dolandırıcıdır. 16 yaşındayken başladığı çek sahtekarlığını 26 ülkede sürdürerek milyonca dolar dolandırıcılık yapmıştır. ABD tarihinin en başarılı banka soygununu gerçekleştirmiştir. Filmde, Abagnale ile onu yakalamayı kafaya koymuş Carl Hanratty’nin kovalamaca maceraları ve zaman içinde gelişen beklenmedik dostlukları anlatılmaktadır.

Yazı spoiler içermektedir.”

“İki fare kaymak kovasına düşmüş; birinci fare çabucak pes edip boğulmuş, ikinci fare ise hiç vazgeçmemiş. O kadar çok çırpınmış ki o kaymağı tereyağı haline getirmiş ve yüzeye çıkıp kurtulmuş.”

Frank Abagnale bir sürü kimliğe bürünebilen başarılı bir kopyacıdır. Henüz 19 yaşına bile basmamış bu genç, 1964-67 yılları arasında Pan-Am Havalimanı’nda pilot kimliğine bürünmüş ve yaklaşık üç milyon kilometre bedavaya uçmuştur. Aynı dönem içerisinde Georgia’daki bir hastanenin pediatri bölümünde baş pratisyen olarak doktorluk, Louisiana eyaletinde de savcı yardımcılığı yapmıştır. Frank Abagnale’in gerçek yaşamından uyarlanan filmde, özellikle bu karakteri inceleyecek olursak, bu karakterin antisosyal kişilik özelliklerine sahip olduğu görülmektedir.

Antisosyal kişilik, tekrarlayan şekilde ceza almaya yönelik davranımların olması, başkalarını kullanma, eylem odaklı olma, agresif davranımlar, sorumsuzluk, empati yapamama gibi belirgin özellikleri taşıyabilir. Antisosyal kişiliğe sahip bireylerin birçok insanın sevdiği ve keyif aldığı gibi müzik, sanat, sevgi ve doğadan haz almak yerine daha sert ve zorlayıcı deneyimlerden keyif aldıkları, duygularını ifade edemedikleri, konuşmak yerine davranmayı tercih ettikleri bilinmektedir.

Özellikle ikiz, hormon çalışmaları gibi çalışmalarda antisosyal kişilik için biyolojik nedenlerin üzerinde sıklıkla durulmuştur. Tahmin edileceği gibi antisosyal kişilerin geçmiş öyküleri travmalarla sarmalanmıştır. Nesne ilişkileri açısından bakıldığında; tutarsız aile davranımları, sadist ebeveyn davranışları, madde kullanan ebeveyn öyküleri, sorunlu aile ilişkileri, aşırı şımartma ve aşırı disiplin dengesizliği veya duygusal açıdan yoksun bırakılmış ebeveynler, çocuğun sınırsızlığına güç gösterilerine sınır koymamış ebeveynler, antisosyal davranışlarını ödüllendirmiş, çeşitli şekilde istismar eden aile öyküleri antisosyal kişiliğin nedenleri arasında olabilir. Buna ek olarak, antisosyal kişiliğe sahip bireyler bebeklik ve çocuklukta sağlıklı güvenli bir bağlanma süreci geçirememiştir. Anlaşılacağı gibi güvenli bir bağlanma süreci yaşayamamış ve bu nedenle antisosyal kişilikler yeterli bir sevgi alamamışlardır. Filmde, Frank’in, annesinin babasını aldatışına şahit olması onun için en büyük travmalarından biri olmuştur. Babasının iflas etmesi, evdeki sürekli artan gerilim durumu, okulunu değiştirerek arkadaş çevresinden uzaklaşması kaygısını gittikçe arttırmıştır. Filmde, Frank’in kaygı dolu bakışları, sürekli ayaklarını sallaması ile çevreye olan güvensizliği yansıtılmıştır. Ardından gerçekleşen sağlıksız boşanma hayatında derin izler bırakmıştır. Kendisine sunulan aile bireylerinden birini seçme zorunluluğu; kendisini ortamdan uzaklaşma hissine ve evden kaçmaya yöneltmiştir.

Tüm kişilik bozukluğuna sahip bireyler gibi, antisosyal kişilik bozukluğuna sahip bireylerde birçok savunma mekanizması kullanır. Bu savunma mekanizmalarının bastırma, eyleme dökme, dissosiasyon, özdeşim, yansıtmalı özdeşim gibi mekanizmalardan söz edilir. Frank’in ailesinin dağılması ve babasının iflasıyla hayattan intikam almaya çalışması, gördüğü her şişe etiketini çıkarma gibi bir takıntısı olması, babasına hayranlık duyması, hayranlık duyduğu pilotluğa kendi yöntemleriyle adım atması, pilotluk mesleği bir anda doktorluğa dönüşmesi, farkında olmadan söylediği yalandan sonra günlerce çalışıp gerçekten de baro sınavını geçmesi, kılıktan kılığa, meslekten mesleğe geçmesi savunma mekanizmalarına örnektir.

“İnsanlar sadece senin söylediğin kadarını bilirler.”

Filme İlişkin İzlenimlerim

Usta yönetmen Steven Spielberg’in yönettiği film, biyografi ve komedinin aynı anda suç ile harmanlanmış hali. Zekice kurgulanmış olay örgüsü ile sürükleyici yapıya sahip olduğunu söyleyebilirim. Ama film, bir kedi-fare kovalamacasının dışında hayatta sevgi ve ilginin ne kadar önemli olduğunu da gözler önüne seriyor. Bu açıdan dram yönünün de ağır bastığı, duygudan duyguya sürükleyen bu filmi herkese şiddetle öneriyorum. İyi seyirler. Hoşça kalın, sinemayla kalın.

          Ahmet YAŞAR

Psikolojik Danışman