Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Bay Milligan’ın Zihinleri – Kitap İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 9

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Yazarın Adı: Daniel Keyes

Çevirmen: Handan Ünlü Haktanır

Yayınevi: Koridor Yayıncılık

Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul, 2020

Sayfa Sayısı: 608

1927’de Brooklyn’de dünyaya gelen Daniel Keyes, bir kurgu yazarıdır. Aynı zamanda tüccar denizci, lise öğretmeni ve profesör olarak da çalışmıştır. 5 milyondan fazla satılan Algernon’a Çiçekler kitabıyla tanınmış, yazın hayatına 8 kitap sığdırmış, ödüller almıştır. 2014 yılında evinde geçirdiği pnömani komplikasyonları nedeniyle hayata veda etmiştir.

Kitap; içinde 24 farklı kişiliğin yaşadığı, önceden çoklu kişilik bozukluğu olarak adlandırılan, disosiyatif kimlik bozukluğundan muzdarip Billy Milligan’ın gerçek yaşam öyküsünü anlatmaktadır. Billy Milligan’ın tüm dünyada yankı uyandırması; Billy’nin bazı suçlara karışmasına rağmen akıl hastalığı gerekçesiyle cezai ehliyeti olmadığına hüküm verilen ilk kişi olarak tarihe geçmesi, bu durumun hukukçular ve ruh sağlığı çalışanlarının kendi aralarında ikiye bölündüğü tartışmalara yol açması ve Billy’nin yaşadığı disosiyatif kimlik bozukluğun kamuoyu tarafından ilgi çekmesi ile olmuştur. Yazar, kitabı tüm kişiliklerin kaynaşmış hali “Öğretmen” ile yaptığı görüşmeler ışığında hazırlamış, ayrıca dönemin gazete haberlerinden, Milligan’ın ailesi, doktorları ve avukatlarından edindiği bilgi ve belgelerden yararlanmıştır.

Billy’nin yaşam öyküsüne geçmeden önce kitabın başında tüm kişilikler tek tek ele alınmıştır. Bu kişilikler incelendiğinde her birinin yaş, yetenek, ilgi, zekâ, dil, din, cinsiyet, hatta fiziksel görünüm gibi özelliklerinin farklılıklar gösterdiği göze çarpmaktadır. Akıcı şekilde Arapça konuşabilme ve yazabilme, profesyonel çizimler yapabilme, saksafon çalabilme, renk körü olma, karate uzmanlığı, elektronik uzmanlığı, dislektik olma bu kişilikleri birbirinden ayıran özelliklerden bazılarıdır. Her bir kişilik Billy’nin içinde bulunduğu ortamın gerekliliğine göre “spot”a girmekte, yani bilinç düzeyinde hareket etmektedir. Bu kişilikler birbirlerinden farklı zamanlarda ortaya çıkmakta, aynı anda birden fazla kişilik devreye girmemekte, bir kişilik diğerinin bilinçteyken o sırada ne yaptığını bilmemektedir. Spota o sırada kimlerin gireceğine ise alter kişiliklerden Arthur ve Ragen’ın karar verdiği; Arthur’un tüm kişilikler içinde aklı, Ragen’ın ise gücü temsil ettiği görülmektedir.

Disosiyatif bozukluklara bakıldığında kişinin geçmişte yaşadığı travmatik deneyimlere rastlanmaktadır. Billy de çocukken maruz kaldığı duygusal şiddetler sonucu, bunları işitmemek adına duyma engeli olan 4 yaşında bir kişilik yaratmıştır. Fiziksel şiddete uğradığında acıyı hissetmek için bir başka kişilik, ev işlerini yapan bir diğeri ya da toplum içinde iletişim kurması gerektiğinde bir öteki ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte “istenmeyen” kategorisinde olanlar da vardır. Bu kişiliklerin, gerçek Billy’nin başını belaya soktuğu, suça sürüklenmesine neden olduğu olayların ardından spota girmesi yasaklanmıştır. Burada, baş etme mekanizması olarak yaratılan Arthur ve Ragen’ın, yine Billy’yi korumak adına bunu yaptığı çıkarsanmaktadır. Zaten 16 yaşında intihar etmek üzere olan Billy’yi engellemiş, bilince her çıktığında tekrar teşebbüste bulunduğu için de mahkemeye kadar uzanan 7 yıllık zaman dilimi boyunca onu uyutmuşlardır.

Billy’nin yargı önüne çıkarılmasına neden olan olay ise kişiliklerinden birinin üç kadını gasp ve ardından bir diğerinin tecavüz etmesidir. Mahkeme salonundan tedavi sürecine yönlendirilen Billy ile –daha doğrusu alter egolarla- öncelikle terapötik bir ortam oluşturma çabasına girilmiştir. Her bir kişilik ile sırasıyla iletişim kurulmuş, bu kişilikler çözümlenmiş, ardından da tam bir füzyon (kaynaşma) sağlanmaya, yani hepsinin ana kişilik olan Billy’de bir araya getirilmesine çalışılmıştır. Kaynaşma yavaş yavaş gerçekleştikçe bilince “Öğretmen” çıkmaya başlamıştır. Öğretmen, yirmi üç alter egonun birleşmiş halidir ve kendisini “Ben tek parça halindeki Billy’yim.” diye tanımlamaktadır. Tedavinin bu esnada olumlu yanıtlar verdiği, devreye zaman zaman gerçek Billy’nin, zaman zaman da Öğretmen’in girdiği gözlemlenmiştir. Fakat gerek hukuk camiası, gerek medya, gerekse ruh sağlığı çalışanlarından bazılarının tedaviyi baltalayıcı eylemleri Billy’nin korku ve kaygılarını tetiklemiş, kişilikler yeniden ayrışmaya başlamıştır. İniş çıkışlarla dolu bu süreçte Billy en sonunda “kendi” olabilmiş midir?

Kitaba dair kişisel izlenimim:

Yazarın, bu biyografiyi yazabilmek için kapsamlı bir araştırma yaptığı, Billy Milligan’ı tüm yönleriyle tanıtmada büyük bir çaba sarf ettiği görülmektedir. Her bir kişiliğe ve her bir olaya detaylıca yer verdiği söylenebilir. Bunu da öyküsel bir dille yaptığı için sayfa sayısının çokluğuyla ters orantılı bir hızda bitirebilirsiniz. Bunda çevirmen Handan Ünlü Haktanır’ın da katkısı olduğu için kendisi bir teşekkürü hak ediyor. Bir sonraki incelemede görüşmek dileğiyle, kitapla kalın.

Melike GÜMÜŞ

Psikolojik Danışman