
Kitap Künyesi
Yazar Adı: Holly Ringland
Yayınevi: Yabancı
Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul – 2019
Sayfa Sayısı: 384
Yazarlığının yanı sıra bir hikâye anlatıcısı ve televizyon sunucu olan Holly Ringland, Avustralya doğumludur. Küçük yaşlardan beri yazar olmak istemiş ve 2018’de ilk romanı Alice Hart’ın Kayıp Çiçekleri’ni yayımlamıştır. Kadınların direncini, dostluğunu ve zorlukların üstesinden gelme gücünü anlatan bu kitap 2019 yılında “Avustralya Kitap Endüstrisi Yılın Genel Kurgu Kitabı” ödülünü kazanmıştır. Yazarın henüz Türkçeye çevrilmemiş 2 kitabı daha bulunmaktadır.
‘’ Yazı spoiler içermektedir. ‘’
Alice Hart’ın Kayıp Çiçekleri, kendine çiçeklerden bir dil oluşturmuş; acıları, korkuları, umutları, endişeleri ve daha nicesini çiçeklerin diliyle konuşan kadınların hikayesi. Alice, anne ve babasıyla bir kasabada gözlerden uzak yaşayan 9 yaşında bir kız çocuğudur. Kitabın ilk başlarında kendi hallerinde mutlu yaşamları olan bir aile betimlemesi okuyoruz. Birbirine aşık bir çift, kızlarını çok seven bir anne-baba… Hikâye ilerledikçe bu mutlu aile tablosunun aslında patolojik ilişki dinamikleri ile sarmalanmış olduğunu görüyoruz. Aile; dünyaya, insanlara, ilişkilere ve kendimize ilişkin bilgileri edindiğimiz ilk kaynaktır. Bugün insan psikolojisi gündeme geldiğinde en çok konuşulan konulardan biri olan bağlanma teorisi, bireyin çocukluk döneminde kurduğu ilişkilerin yetişkinlikteki ilişki kalıpları üzerinde etkili olduğunu savunan bir psikolojik yaklaşımdır.
Alice’in babası Clem Hart, öfke problemleri olan ve bunun sonucunda hem eşine hem çocuğuna fiziksel ve duygusal şiddet uygulayan bir karakter. Clem, her şey yolunda gözükürken bir anda öfkelenen, bu öfke ile etrafa ve ailesine zarar verdikten sonra tüm bunların sorumluluğunu karşı tarafa yükleyen ve kendini haklı çıkarmaya çalışan davranış örüntülerine sahiptir. Clem’in bu davranışları Alice’in duygusal güvenliği üzerinde olumsuz etkiler bırakmakta ve temel güven duygusunun oluşmasını engellemektedir.
Öte yandan Alice’in annesi Agnes Hart ise yaşadığı şiddet olayları karşısında sessiz kalan, olanları sineye çeken ve gerginlik yaşanmasın diye davranışlarını kontrol etmeye çalışan biri olarak betimlenmektedir. Çocuklar, duygusal ihtiyaçlarına uygun yanıtlar alamadıklarında kendi duygularını tanımakta, bunların normal olduğunu bilmekte ve ifade etmekte zorlanmaktadırlar. Yine bağlanma teorisi açısından bakıldığında Agnes’in hem kendisinin hem çocuğunun yaşadığı şiddet karşısında sessiz kalması ve Alice’e duygusal destek sağlama konusundaki yetersizliği Alice’in duygusal bağlanma becerilerini olumsuz yönde etkilemektedir.
Çocuğun, ebeveyninden “Buradayım, seni duyuyorum, seni anlıyorum, sana değer veriyorum” gibi mesajlar alması, kendini anlaşılmış, değerli ve kabul edilmiş hissetmesine olanak tanır. Bu olumlu deneyimler, çocuğun hem kendi iç dünyasına hem de çevresine güven duymasını destekler. Romanın, Alice’in çocukluk yıllarını anlattığı kısımlardan Alice’in güvenli ve tutarlı bir aile ortamında büyümediğini, bunun sonucunda bağlanma stilinin güvenli olmadığını anlıyoruz.
Ailesini trajik bir şekilde kaybeden ve sonrasında büyükannesi ile yaşamaya başlayan Alice, ergenlik ve ilk yetişkinlik yıllarında kurduğu ilişkilerde de çok yara almış ve güven zedeleyici deneyimler yaşamıştır. Bütün bunların sonunda tanıdığı herkesten uzaklaşmak ve tek başına bir hayat kurmak için başladığı yolculuk, kitabın ikinci bölümü olarak değerlendirilebilir. Bu ikinci kısımda Alice hem yeni arkadaşlıklar hem de romantik ilişkiler yaşamaktadır. Alice, romantik ilişkilerinde sağlıklı ve güvenli ilişki kurabildiği erkekleri çekici bulmamakta ve bir süre sonra ilişkilerine son vermek istemektedir. Alice, babası ile annesinin ilişkilerine benzer ilişki yaşayacağı erkekleri romantik anlamda çekici bulmaktadır ki Dylan karakteri tam da bu noktada devreye girmektedir. Alice’in Dylan’a karşı aşk diye hissettiği duygu “Şema Kimyası” kavramı ile açıklanabilir. Erken yaşta edinilen deneyimler ve sahip olduğumuz şemalar, yetişkinlik dönemindeki parter seçimlerimizin üzerinde oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Şema kimyası, olumsuz şemalarımıza uygun kişilere karşı yoğun bir çekim hissetme ve bu şemalarla uyumlu ilişkilere yönelme eğilimini ifade eder. Bu olumsuz şemalara uygun kişilere hissedilen güçlü çekimin altında yatan en önemli sebeplerden biri, bu kişinin ve bu kişi ile kurulan ilişki dinamiklerinin bireye tanıdık gelmesidir. Alice’in Dylan ile kurduğu romantik ilişki, onun çok yakından bildiği ve tanıdığı örüntüleri içermektedir. Ne kadar acı verici, yıpratıcı ve korkunç olsa da Alice’in bu ilişkisi daha önceki bilgileri ile uyumlu olduğundan, şemadan gelen yakınlık hissi ile Dylan’a karşı çekim hissetmektedir. Hikâyenin buradan sonrası Alice’in erkek arkadaşının şiddet davranışlarına karşı annesine benzer şekilde karşılık vermesi, sonra diğer kadınların destekleri ve söylemleri ile durumu tekrar değerlendirmesi ve en nihayetinde bu ilişki döngüsünü kıracak adımı atma sürecini anlatmaktadır.
Kitaba İlişkin İzlenimlerim
Anlatıların bir kurgudan fazlası olduğunu, bu hikâyede yaşanan ilişkilerin birçok insanın, özellikle kadınların hayatının bir gerçeği olduğunu bilmenin sızısını kalbimde hissederek okuduğum bu kitap benim için, her ne yaşıyorsak yaşayalım bir adım geri atıp olana bitene bakmanın, zarar gördüğümüz yerde bahane aramamanın, kadının kadına yurt olmasının önemi üzerine düşündüren keyifli bir yolculuktu. Okumak isteyenlere kitaptan sevdiğim bir alıntıyla iyi okumalar diliyorum.
“Hayat ileriye dönük yaşanır ancak geriye dönük algılanır. Tam ortasında dururken manzarayı görmek mümkün değildir.”
Zeynep ÜNAL
Uzman Psikolojik Danışman