
Tutku; kavram olarak bakıldığında daha çok harekete geçiren enerjinin yüksek şekilde yansıması ve kullanılması olarak dikkati çekmektedir. Literatür tutkuyu, olumlu ve olumsuz yüksek duyguların etkileşimi olarak ortaya koysa da genel kanı olarak toplumda ise daha çok olumlu harekete geçirici etki olarak kullanılmaktadır. Bu sebeple tutkunun günümüzde daha çok odaklandığı yer ve alan olumlu yüksek davranışlar olarak görülmektedir (2).
Yaşamın insanlar için temel amaçlarından biri ise mutlu olmaktır. Mutluluk, ihtiyaç ve isteklerimizin karşılanması ile ilgilidir. Karşılanan bu ihtiyaçların doyumu ise haz noktasının doyurucu noktası ve yüksek yaşandığı tutku ile doğrudan ilişkilidir. Yani insanın amacı mutluluk ekseninde dolaylı yoldan görünse bile doğrudan haz ve doyurucu tutkularıyla ilişkilidir (6).
İnsan, doyum noktasına ulaşmak için sürekli çabalayan ve kendi ihtiyaç, ilgi ve isteklerine göre de sürekli hareket eden çeşitlilik sağlayan bir yapıdadır. Yaşadığı romantik ve arkadaşlık ilişkileri, akademik kariyeri, çalışma yaşamı, kişisel farkındalıkları gibi yaşamın amacını keşfetme sürecindeki kişisel ve kişilerarası ilişkiler boyutunda sürekli bir haz arayışı içindedir (8). Bu haz arayışı, içinde bulunduğu iş ve ilişkiler bağlamında yüksek olumlu ve olumsuz enerji yani tutku ile odaklı bir yaşam örüntüsünde kendini göstermektedir. En basit örnek olarak yeme davranışı dahi tutkulu bir yaşam örüntüsüne dönüşebilmektedir. İnsanın yemek ritüellerini artırması, özellikle son yıllarda farklı sunumlarla yapılan ve gösterişli bir şekilde sunulmaya çalışan ve endüstriye dönüşmüş bir alan ihtiyaç, haz, mutluluk ve tutku örüntüsünde değerlendirebilmektedir. Bireylerin görülme ve var olma bunun yanında statü ve yer edinme gibi ihtiyaçlarının sergilendiği bir alan diyebiliriz. Bu bir tutkuya dönüşse de bu işleri yapan da tutkulu bir biçimde kendilerini geliştirmekte ve yaptıkları işlerden haz duyabilmektedirler (3).
Bunun yanı sıra sosyoekonomik düzey ile orantılı olan haz ve tutku ilişkinin bağlı olduğu mutluluğu bulma arayışı ise insanların yaşam şartlarını değiştirebilmekte yüksek veya daha düşük standartlarda değişimler sağlamaktadır. Ekonomik koşullar, göç, savaş veya doğal afet gibi yıkıcı etkilerle birlikte tutku daha maddi kaynaklar yerine manevi ve insani duygulara yönelebilmektedir. Bireyin haz odağı ve var oluşunu etkileyen değerleri sahip olunan maddi varlıklar olmaktan çıkarak daha manevi yani ilişki odaklı amaca doğru değişmektedir. Bununla birlikte bireyin hali hazırda iş yaşamında yer alan içinde bulunduğu duruma yönelik haz kaynakları ise çalışma ortamındaki huzur, kurduğu ilişkilerin samimiyeti, ekonomik doygunluk, kendisine değer verilmesi gibi etkilerle artmakta doyum ve tükenme azalmaktadır. Buna bağlı olarak da aidiyet gelişmekte ve iş yaşamında başarı, yükselme ve tutkuyu beraberinde getirmektedir (4,7).
Tutku haz alınan birçok yerde vardır. Freud, yemek yemenin insanın saldırgan dürtülerinden, ölüm ve yaşam güdülerinden biri olduğunu ifade eder. Aynı zamanda bu saldırgan dürtü insanın haz almasını sağlayan ve yaşamı için gerekli bir parçasını oluşturur. Yine benzer şekilde cinsellik de romantik ilişkilerin haz aldığı en doruk noktalarından biridir. İnsanın hem evrimsel olarak türünü devam ettirmesi hem de mutluluğu, ilişkileri bütünleyen bir parçası olarak gerekli olan bir ihtiyacıdır (1,5).
Tüm bu sebepleri düşündüğümüzde hazzın ve doğrultusunda tutkunun, insan yaşamının mutluluğu için gerekli olan bir ihtiyacı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Tutku insanın her anında vardır demek ise başka bir tartışmayı açabilir. Bunu bu kadar sert söylemek yerine tutkunun dengesini değerlendirmek daha doğru olabilir. Çünkü az ile çok arasında kurulan bir orta yol bir denge tutkunun insan ihtiyacı için gerekli olanı alması için yeterli olacaktır. Fazla tuzun, fazla şekerin ve fazla yağın dolayısıyla da fazla besin ve öğünün insan bedenine verdiği zarar gibi azının da ölümcül sonuçlara yol açtığını biliyoruz. Tüm bu örüntüde tutku ve haz ilişkisinin de dengeli örüntüsü, başka yaşamlara zarar vermeden insanı mutluluğa, yani amacına oluşturan bir şekilde karşımıza çıkmalıdır.
Berk Çeşmeli
Uzman Psikolojik Danışman