Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Tüketim Kültürü ve Kadın Bedeni – Psikolektif Dergisi – Sayı – 8

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Beden sadece kişiye aitmiş gibi görünse de aslında toplumsal, politik ve ekonomik yönleri bulunmaktadır. Çok eski zamanlardan beri beden, içine doğulan kabilenin, kültürün, devletin ya da başka birçok şeyin “himayesinde” var olmuştur. Özellikle geleneksel toplumlarda patriarşi neyi uygun görürse birey ona dönüşmek durumundadır. Bu dönüşüm erkeğin cinsel partnerine, soyun devamını sağlayan bir üreticiye doğru olabilmektedir. Kadını bir nesne gibi var eden kültür pek tabii, onun kendi başına hareket edemediğini ve karar veremediğini düşünmektedir. Bu noktada geleneksel toplumdaki erkek sahneye girmektedir. Erkek bir nesne olan kadının bedenini sahiplenir, onu korur, “namuslu” ya da “namussuz” addeder. Kadın soyunun devamını sağlayacağı için ona çok iyi bakar(!). Kadının bedeninin söz hakkı erkeğe geçtiğinde erkek artık karar vericidir. Denetleyici ve karar verici olan erkeğin de bazı özelliklere sahip olması gerekmektedir. Sert ve sağlam olma, başarılı ve korkusuz olma, duygusallığa yer vermeme denetleyici erkeğin özelliklerinden bazılarıdır. Bu durumda etkin olan erkek, edilgen olan kadın olmaktadır. Bu düşünce günümüzdeki erkek ve kadın rollerinin temelini oluşturmaktadır. Kökenini geleneksel toplumdan alan kadın imgesi günümüz modern toplumuna ulaşırken pek değişikliğe uğramamıştır.  İlkel toplumlarda da kadın bedeni topluluğun nesnesi olarak görülmüştür. Kabilenin kadınları birbirine fazlaca benzemekte ve beden kolektiftir. Moderniteyle birlikte kadın bedeni kolektif olmaktan çıkıp daha özgür, topluluktan bağımsız şekillenebilen bir metaya dönüşmüştür. Doğrusu, dönüşmüş gibi görünmektedir. Kadın bedeni kolektif olandan bireysel olana kaymış gibi görünse de modern toplumun normlarıyla şekillenmektedir. Kadın, atanmış olan beden üzerinde değişiklik yapabilmektedir fakat bu değişiklik de toplumun istediği cinsiyet rolleri bağlamında olmaktadır. Günümüz insanı üzerinden düşünülecek olursa, özellikle sosyal medyanın sık kullanımıyla birlikte görülen bazı imajlar ortaya çıkmaktadır. Kişinin yarattığı, topluluk tarafından kabul görmesini umduğu bir imajı bulunmaktadır. Bu imaj her zaman gerçek olanla uyum sağlamasa dahi toplumun normlarıyla uyumlu olmaktadır (Bilgin, 2016).

Bugün birçok sosyal medya platformunda fotoğraf paylaşımı yapılabilmektedir. Bu durum, görselliğin, görmenin, göstermenin ön plana çıkmasına neden olmaktadır. Görsel paylaşımı da kültürel miraslardan bağımsız değildir (Korkmaz, 2012). Önceleri ev ziyaretlerinde görülen genç kadınlar bugün sosyal medyada görülmektedir. Sosyal medyanın yaygın kullanımıyla birlikte görmek ve göstermek eylemleri önem kazanmıştır. Kişinin gören ve gösteren haline gelmesiyle, benlik de kısmen görünür hale gelmektedir. Kişi benliğini sunmaktadır ve sunulan benlik de toplumun neyi onayladığıyla ilgilidir. Dolayısıyla, onaylanan var olmaya devam etmektedir.

Kişi kendini toplumun pratiklerine ve isteklerine uygun hale getirdiği sürece var olabilmektedir. Diğer bir deyişle kendini toplumun normlarına göre var ederek sunmaktadır. Kültürün sosyal medya yansımaları üzerinde sessiz bir etkisi vardır. Paylaşımlara müdahalede bulunmaktadır. Bunu da normalleştirerek yapmaktadır. Kadınların doğası gereği kibar ve narin addedilmesi buna örnek olabilir. Biyolojikmiş gibi görünen farklılıkların kültürün etkisiyle oluşan cinsiyetçi söylemler olduğu görülmektedir. Biyolojiye ve insan doğasına aitmiş gibi görünen özellikler aslında kültürden referans almaktadır. Kadınların cinselliğe olan ilgisinin erkeklere oranla daha az olduğu yıllardır ifade edilmektedir. Bu ifadenin ise testosteron üzerinden açıklandığı bilinmektedir. Bir durumun bilimsel yollarla ifade edilmesi bir yandan da durumun değiştirilemeyeceğine işaret etmektedir. Bilimle desteklenen şeylere daha az itiraz geleceğinden kültür bilimin gücünü de kullanmaktadır (Saygılıgil ve ark. 2016). 

Beden ve beden algısı kültürle şekilleniyorken, tüketimin de kültürle şekillendiği göz ardı edilemez. Belirli bir tüketim kültürünün içine doğan birey bu kültürün tüketim özelliklerini benimsemektedir. Kültürün tüketim özelliği kadın bedenine de yansımaktadır. Bugün, kadının sahip olması gereken bedenle ilgili belirli görüşler mevcuttur. Medya ve toplum tarafından ideal görülen bu beden imajı kadınların beden algılarını etkilemektedir. Tüketim toplumunda herkes tarafından arzulanan, kabul gören bu beden imajına ulaşmak için farklı tüketim alanları devreye girmektedir. Estetik operasyonlar, spora ve spor ürünleri bu tüketim alanlarından bazılarıdır (Doğan, 2010). Bu tüketim alanlarının varlığı ve tüketen bireyleri topluma uyum sağlama çabalarıyla birlikte tüketim alışkanlığı gün geçtikçe büyümektedir.

Aslı Eyi

Psikolog