Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

RÜYAMDA GÖRDÜM – Psikolektif Dergisi – Sayı – 18

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

İnsanların rüya ve tabiri üzerine merakları insanlık tarihi kadar eski olmasının yanı sıra rüyanın yorumlama merakı ise antik Yunan dönemine kadar dayandığı bilinmektedir. Bu denli ilgi çeken bir alan hakkında rüyanın nasıl ortaya çıktığının, yorumlarının geçmişe, şu ana veya geleceğe dair mesajlarının ne olduğu tartışılagelmiştir. İlk çağlardan bu zamana gelen bu sorulara felsefi akımlar içerisinde yanıtlar bulunmaya çalışılırken 19.yy da psikoloji biliminin önem kazanması ile yeni yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Freud, Jung, Adler ve Eric Fromm gibi birçok bilim insanının açıklamaları bu dönemde açıkça görülmektedir (Çelepi, 2012). 

Rüya hakkında yapılan çalışmaların günümüzde nöropsikoloji alanındaki bilimsel yöntem ile hız kazandığı görülmektedir. Bu çalışmalar özel gereksinimli bireylerin nasıl rüya deneyimlediği sorusu ile popülerliğini artırmıştır. Çevrenizdekilere görme engelli insanların hiç rüya gördüklerini sordunuz mu peki? Sorsaydınız ne cevap verirlerdi? Aslında sorunun sorulmasını Baird (2020) anlamsız bulmaktadır. Neden anlamsız bulduğuna dair görüşünü açıklamadan önce görmede özel gereksinim durumu olan bireylerin görmedeki işlev kayıpları ve rüya deneyimleri hakkında kavramlar incelenebilir.

Görme işlevi nasıl kaybolmaktadır? Yaygın düşüncenin aksine görme tek nedenle yani görme organının işlev kaybı ile ortaya çıkmamaktadır. Organın işlev kaybının yanı sıra gözde görüntüye dönüştürülen ışıkların beyine iletiminde optik sinirlerin hasarı veya beyinde bu görüntüyü anlamlandıracak bölgelerin hasarlı olmasından kaynaklı olabileceği bahsedilmektedir. Ayrıca görme konusunda özel gereksinimli bireyleri anlama adına rüyaların sadece görüntü duyumu ile deneyimlediği düşünülmemelidir. Görüntü duyumunun yanında işitsel, dokunsal, koku ve tat gibi duyumsamalar ile de rüya deneyimin yaşandığını bilinmelidir.

Bilim insanlarının yaptığı çalışmalarda görme engelli bireylerin görüntü duyumsamalı rüya deneyimleyeceği hakkında hipotezleri ve bu hipotezlerini destekleyecek bazı çalışmalar mevcuttur. Ancak ilk başlarda yapılan çalışmaların bu durum hakkında yeterli olmadığı ve daha fazla çalışma yapılması  gerektiği düşünülmekteydi (Hurovitz vd., 1999). Bértolo, vd. (2003) de yaptıkları çalışmada EEG ve VIA (Visual Activity Index – Görsel Aktivite İndeksi) gibi ölçüm araçları ile rüya deneyimlerine bakıldığında doğuştan görme engelli olan bireylerin görüntü duyumsamalarının olduğunu, hatta diğer insanlarla farklılaşmadan rüyadaki duyumsadıkları görüntüleri çizebildikleri sadece hatırlamada güçlük yaşadıkları bulgularına ulaşmışlardır. Görsel içeriğin bulunması bu çalışmayı kendisinden önceki diğer çalışmalardan çok daha farklı kılmaktadır.

Meaidi vd. (2014)’in doğuştan görme engelli, sonradan görme engelli ve kontrol grubu bulunan deneysel çalışmalarında doğuştan görme engelli olan bireylerin de görüntü deneyimledikleri ancak dokunsal, işitsel, koku ve tat gibi duyumsamaların doğuştan görme engelli olanlarda daha yüksek oranda farklılaştığı sonucuna ulaşmışlardır. Ayrıca bu çalışmada kâbus deneyimlemeleri de incelenmek istenmiştir. Sonradan görme engelli olan bireylerin diğer gruplara göre daha fazla kâbus deneyimledikleri hipotezi oluşturulmuştur. Bu hipotezin gerekçesi ise sonradan kaybedilen görme işlevi ardından travma yaşantısına bağlı olabileceği düşünülmüştür. Ancak yapılan çalışma sonucunda doğuştan görme engelli olan bireylerin daha fazla kâbus gördükleri sonucuna ulaşılmıştır. Bu bulgunun gerekçesi olarak diğer gruplara göre ilk yaşantılar da dâhil görme işlevinin olmamasından kaynaklı risk durumlarına daha fazla düzeyde açık olmasından kaynaklanabileceği düşünülmüştür. 

Yapılan bilimsel çalışmalar ve kavramlar ışığında Dr. Baird’in görüşüne tekrar gelecek olursak görsel imajların farklı olabileceğinden yola çıkılabilir. Yani şemalarımızın farklı oluşu gibi elma kavramının zihinde oluşturduğu imaj da gören ve göremeyen insanlarda farklı imajlarda olabilmektedir. İşte ilk başta sorduğumuz sorunun yanıtı burada gizlenmektedir. Baird (2020)’e göre beyinde hasar oluşmamışsa görsel duyumsamalarını doğuştan görme engelliler de deneyimleyebilmektedir.

Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere doğuştan veya sonradan görme engelli insanlar görsel duyumlu rüya deneyimleyebilmektedir. Yüksek olasılıkla bu görüntülerin imajları farklı olabilir. Ayrıca deneyimlerinden dolayı dokunsal ve işitsel diğer duyumsamalarının da daha fazla olduğu söylenebilir.  Kâbus görmeyi doğuştan görme engelli bireylerin daha sık yaşamalarının sebebi, gerçek yaşam içerisinde tehlikelere karşı özel gereksinime daha fazla ihtiyaç duymaları olduğu çıkarımı yapılabilir. Riskler dünyasında olduklarını hissetmeyecekleri yeterli düzeyde erişilebilirliğin sağlandığı bir dünya sunabilmemiz dileğiyle.

    Mustafa ÇİFTÇİ

Psikolojik Danışman