Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

PSİKİYATRİK HASTALIKLARDA AGRESYON DÜRTÜSÜ – Psikolektif Dergisi – Sayı – 23

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

İnsan davranışının temel bir özelliği ve sık görülen klinik bir problem olan dürtüsellik, farklı şekillerde ifade edilebilmekle beraber genel anlamda, iç ve dış  uyaranlara karşı, bireyin, kendisi ya da başkaları için sonucun olumlu veya olumsuz olabileceğini düşünmeden, hızlı, planlanmamış davranışlar ile bilinçli olmayan kararlar gibi durumları kapsamaktadır (Köksal ve ark., 2020). Bu davranışlar dürtüsellikte sabırsızlık, heyecan ve zevk arama, dikkatsizlik, odaklanamama, yeterince düşünülmeden yapılan işler, tahammülsüzlük, öfke, saldırganlık, zarar görme ihtimalini düşük hesaplama ve zaman yönetiminde zorlanma şeklinde kendini göstermektedir.

Tanımlamada ve sergilenen davranışlarda da belirtildiği gibi agresyon (saldırganlık) ile dürtüsellik arasında bir ilişki vardır. Çünkü dürtüsel davranışlara eşlik eden bir diğer etmen de agresyondur. Son yıllarda, toplumda sıklıkla tartışılan agresyon, bireyin ve toplumun  sağlığını tehdit eden davranış eğilimidir. Öfkenin davranışsal ve kontrolsüz şekilde ortaya çıkmasıyla başlayan, başka bir insana kabaca, acı çektirerek zarar verme eğilimini ifade eden agresyon; bireyin, diğer bireyleri incitebilecek ya da onlara zarar vermeyi içeren her türlü tutum ve davranışlar olarak tanımlanmaktadır (Buss ve Perry,1992: akt. Başeğmez ve Özerk, 2021).

Agresif davranışların ortaya çıkmasında sosyal, psikolojik, kültürel ve biyolojik etmenlerle birlikte bireyin ailesi, sosyal çevresi, baskı altında yaşadığı stresi, hayal kırıklığı, duyduğu şüphe, yalnızlığı, korkusu, öfkesi ve madde kullanımı da  bu durumun yaşanmasına sebep olmaktadır. Agresif davranışların ortaya çıkmasına sebep olan bir diğer faktör ise psikiyatrik hastalıklardır. Şizofreni, depresyon, bipolar bozukluk, antisosyal kişilik bozukluğu, borderline (sınır) kişilik bozukluğu, dürtü-denetim bozuklukları, madde bağımlılığı gibi birçok psikiyatrik hastalıkların en temel belirtilerinden birini dürtüsel davranışlar oluşturmaktadır. Özellikle de agresyon dürtüsü daha net şekilde kendini göstermektedir. Çünkü agresyon dürtüsü, plansızdır, öfkeyle düşünmeden yapılır, algılanan tehdite karşı tepki olarak uygulanır ve nihai amacı hedefe zarar vermektir.

Agresyon dürtüsü tüm insanlarda doğuştan var olan bir dürtü olmakla birlikte psikiyatrik hastalarda daha sık görülen bir eğilim olarak karşımıza çıkmaktadır. Gönen ve ark. (2011) ifade ettiği gibi toplumsal hayatta saldırgan davranışların artmasına paralel olarak psikiyatrik olgularda da agresif davranışın arttığı gözlemlenmektedir. Yine yapılan bazı araştırmalarda,  psikiyatrik hastalıklara, düşük dürtüsel kontrol ve değişken duygu durumuna sahip olan bireylerin normal popülasyondan daha yüksek agresyon potansiyeli taşıdıkları vurgulanmaktadır (Ata ve Kelleci,2012). Oysaki psikiyatrik hastalık tanısı almış bireylerde agresyon dürtüsü, bireylerin istekleri reddedildiğinde ya da çok farklı stresörler ile karşılaştığında, kendisine kötülük geleceğine dair varsanılar ve sanrılar gördüğünde ortaya çıkmaktadır. Bu durum psikiyatrik hastaların, öfke, nefret, kızgınlık, sinir, herhangi bir durum karşısında aşırı tepki verme, kin, nefret gibi duyguları ile karşılaşan aile üyeleri ya da sosyal çevredeki diğer bireylere karşı da agresif davranışlara yol açabilmektedir.

Literatürde dürtüselliğin hem agresyon hem de psikiyatrik hastalıklar için bir risk faktörü olduğu öne sürülmektedir. Bu sebepten psikiyatrik hastalıklarda agresyon davranışının tahmin edilebilir olması hem hastanın kendisi hem de yaşadığı sosyal çevrenin karşılaşacağı risklere karşı önlem almak açısından önemlidir. Risklere karşı alınacak tedbirler ile psikiyatrik hastaların beden, ruh ve sosyal açıdan iyilik halinin arttırılması ve agresif davranışların azaltılabileceği düşünülebilir.

                              Sinem YILMAZ

                                                 Sosyal Hizmet Uzmanı / Yüksek Lisans Öğrencisi