
Akran zorbalığı, özellikle eğitim öğretim kurumlarında yaygın ve üzücü bir sorun olarak ortaya çıkmakta ve bu durumla eğitimcilerin, politikacıların ve ebeveynlerin özellikle ilgilenmesini gerektirmektedir. Bu bölümdeki yazımızda ise , okullardaki akran zorbalığının doğasını ve sonuçlarını vurgularken; nedenleri, biçimleri ve potansiyel çözümlerinden bahsedeceğiz. Çünkü zorbalığın psikolojik ve sosyal sonuçlarını incelemenin, önleyici tedbirlerin uygulanması açısından faydalı olabileceği düşünülmektedir.
Akran zorbalığı, bir çocuğun başka bir çocuğa fiziksel ve sözel olarak ya da sanal bir ortamda zarar verecek davranışlar sergilemesi olarak tanımlanmaktadır (Olweus, 2005). Okulların açılmasıyla birlikte sosyal medyada akran zorbalığına dair birçok örnekle karşılaşır olduk. Bu durum da özellikle eğitimcileri ve ebeveynleri düşündürür hale geldi demek çok da yanlış olmayacaktır. Bu davranışlara bir çözüm bulabilmek için öncelikle hangi davranışların zorbalık olduğunu bilmemiz gerekmektedir. Griffin ve ark. 2004 yılında yapmış oldukları çalışmada beş özelliği barındıran davranışları akran zorbalığı olarak tanımlamışlardır.
- Zorba, kurbana zarar verme niyeti ile zorbalığı yapar.
- Kurbana yönelik saldırı, tekrarlayıcı özelliktedir.
- Kurban, zorbayı tahrik etmeden sözel ve fiziksel saldırganlığa uğrar.
- Zorbalık, kurbanın da yer aldığı sosyal grup içerisinde meydana gelir.
- Zorba ile kurban arasında güç dengesizliği vardır.
Bununla birlikte zorbalığa uğrayan mağdur/kurban çocukların okulda mutsuzluk ve güvensizlik hisleri, okul fobisi, depresyon, kaygı, uyku güçlükleri, gece yatak ıslatması gibi klinik yardım gerektiren sorunlar yaşadıkları rapor edilmiştir (Cole vd., 2016; Östberg, Modin ve Låftman, 2018). Ülkemizde yapılan araştırmalarda ise zorbalığa maruz kalan çocukların kaygı, içe yönelen öfke, çaresizlik, değersizlik, yalnızlık gibi olumsuz duyguları yoğun olarak yaşadıkları belirlenmiştir (Atik ve Kemer, 2008). Yapılan çalışmalar incelendiğinde akran zorbalığının bireyler üzerinde psikolojik etkilerinin olduğu da görülmektedir.
Akran zorbalığı ile ilgili birçok tanım ve sınıflama yapılmıştır. Elliot (2010)’e göre fiziksel, duygusal, sözel ve sosyal olmak üzere dört ayrı grupta sınıflandırırken; teknolojinin de hayatımıza girmesiyle birlikte tüm bu kategorilere ek olarak bir de siber zorbalıktan bahsedilmektedir. Belsey (2006), siber zorbalığı, “bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak bir birey ya da grup tarafından diğerlerine zarar vermek için tasarlanan kasıtlı, tekrarlanan ve düşmanca davranış içeren zorbalık türü” olarak tanımlamıştır. Gürhan (2017) ise “Siber zorbalığa herkes maruz kalabilmesine rağmen özellikle akran zorbalığı içinde yer almaktadır. Yapılan çalışmalarda göstermektedir ki siber zorbalığa en çok gençler özellikle de ergenler maruz kalmaktadır. Teknoloji geliştikçe her geçen gün artan tehditler kişilerin korku içinde yaşaması insan yaşamını olumsuz yönde etkilemekte ve yaşam kalitelerini düşürmektedir.” (s.180) şeklinde ifade etmiştir. Fiziksel zorbalık, vurma veya itme gibi saldırganlık eylemlerini içerirken, sözel zorbalık lakap takma, hakaret veya kötü niyetli söylentileri içerebilir. Sosyal anlamdaki zorbalık, korku ortamı yaratarak gözdağı verme, dışlama ve tehditleri kapsayabilirken; siber zorbalık ise sözel zorbalık türündeki davranışları teknolojinin ve özellikle sosyal medyanın imkanlarını kullanarak yapma, aşağılama, taciz etme veya kişi hakkında zarar verici bilgiler yaymak şeklinde gerçekleşebilir.
Akran zorbalığının birçok farklı alanda tanımlanıyor olmasının özellikle eğitim sistemi içerisindeki önemini gözler önüne sermektedir. Tüm bu çalışmalara rağmen günümüzde benzer çalışmaların yapılmaya devam etmesi ise akran zorbalığının halen devam ettiğinin bir göstergesidir diyebiliriz. Bu noktada ise eğitim sisteminin paydaşlarının ortak bir çalışma çerçevesinde bazı önlemler almasının faydalı olacağı düşünülmektedir.
Neler Yapılabilir?
İlk olarak okulların mevcutlarının azaltılmasının her bir öğrenciye ayrılacak zamanı arttıracağından hem eğitimin kalitesinin artması hem de davranış sorunlarının azaltılması açısından faydalı olacağı düşünülmektedir.
Akran zorbalığı ile mücadele edebilme ve sorunları önleyici çalışmalar yapabilme açısından rehberlik servislerinin veriminin arttırılması faydalı olabilir. Bunun yanı sıra okullardaki psikolojik danışmanların sayısının da arttırılmasının özellikle bireysel ve grup çalışmalarının verimini arttıracağından akran zorbalığını önleme açısından faydalı olacağı düşünülmektedir. Bu noktada geçtiğimiz dönem norm düzenlemesi yapılması ile ilgili çalışmalar olacağı söylense de Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde yaşanan değişimlerin ardından bu düzenleme henüz hayata geçirilmemiştir.
Andreou, (2001)’e göre sorunla ilgili sadece zorba ve kurban rollerindeki bireyler üzerine değil, zorbalık sürecinde yer alan diğer rollerdeki bireyler üzerine de odaklanılmalıdır. Bu bakış açısının olası diğer sorunları gözden kaçırma ihtimalini de ortadan kaldıracağı düşünülmektedir. Bir zorbalığa şahit olanların nasıl davranmaları gerektiği konusunda sınıf etkinlikleri ya da psikoeğitimlerin düzenlenmesi öğrencileri bu duruma karşı bilgilendirme noktasında oldukça faydalı olacağına inanılmaktadır.
Düzenli eğitim programlarının yanı sıra zorbalık karşıtı politikaların uygulamaya konulması, zorbalığın sonuçları hakkında farkındalığı artırabilir ve görgü tanıklarının müdahale etmesini sağlayabilir. Ayrıca, etkili raporlama mekanizmalarının uygulanması ve gizliliğin sağlanması, mağdurları desteklemenin ve potansiyel zorbaları caydırmanın hayati unsurları olduğu düşünülmektedir. Ayrıca tüm öğrencilerin ruh sağlığına ve duygusal refahına öncelik verilebilir hem mağdurlar hem de failler için danışmanlık desteği sağlanarak amaçlı müdahaleler yapılabilir.
Etkili iletişim yollarının öğrenciler tarafından kavranmasının yanı sıra veli ve öğretmenler arasında da bu konuda bilgilendirici seminerler düzenlenebilir. Problem ve çatışma çözme becerilerine yönelik kazanımları okul-aile-öğrenci üçgeni içerisinde ortak bir anlayış oluşturarak, okuldaki kazanımın evde de sürekliliğinin sağlanması açısından faydalı olabilir.
Sonuç olarak akran zorbalığı konusu eğitim ve öğretim süreçlerinin önemli bir problemi olmasına karşın aile, okul yönetimi, öğretmenler, psikolojik danışmanlar ve tüm okul içi ve okul dışı paydaşlarla birlikte ortak bir dil geliştirilerek yönetilebilecek bir durumdur. Tüm bu paydaşların görev tanımlarının iyi belirlenmesi ve taviz verilmeden ilerlenilmesi gereklidir.
Semih ÜLKER
Psikolojik Danışman