Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

İnsan Var Olduğu Kültürden Bağımsız Düşünülebilir Mi? – Psikolektif Dergisi – Sayı – 10

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

“Hɑfızɑyɑ çɑkıl tɑşı gibi sɑplɑnɑn bilgi kırıntılɑrınɑ yeni bir ɑd bulduk: kültür. / Cemil Meriç”

Kültür en geniş anlamda bir toplumda düşünme ve duyumsama birliği oluşmasını sağlayan gelenek halini alan yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının tümü olarak tanımlanabilir. Aynı zamanda kültür, bulunduğumuz toplumun ve tarihin içinde yarattığımız değerleri kullanma ve bunları gelecek kuşaklara aktarma sürecini de içerisine dahil etmektedir. İnsanların farklı durumlar ve düşünceler karşısında hissettikleri, algıladıkları, tutumları ve davranışları başkalaşmaktadır, bu minvalde her insan biricik olarak düşünülebilir. Fakat aynı kültür ortamını paylaşan insanların karşılaştıkları durum karşısında benzer algılar geliştirdikleri de gözlenebilmektedir. Psikolojinin alt dallarından biri olan kültürel psikoloji; kültür ve zihin kavramlarının birbiriyle bağlantılı olduğu düşüncesini temel almaktadır, sosyal yapı ve işleyişin insan zihninin süreçlerine olan etkisini araştırmaktadır. 

İnsan topluluklarının içinde bulundukları kültürün onların davranışlarını da etkilediği görülmektedir. İçinde bulunulan kültürel değerler ve kültürel davranışlar, adet olarak nitelendirdiğimiz şartlı davranış biçimlerini oluşturmaktadır, bu bağlamda insan davranışlarını anlamlandırabilmek için içinde bulundukları kültürü de anlamamız gerekmektedir (İlbars, 1987). Bireyin gelişimi hem fizyolojik süreçleri hem de sosyalleşme süreçlerini içermektedir. Sosyalleşme süreci, bireyin toplumun bir üyesi haline gelmesi ile şekillenmektedir. Bireylerin yaşam boyu devam eden sosyal-kültürel çevre ile olan etkileşimi birbirinden farklı olan bireylerin birbirlerine benzer özellikler geliştirmelerine sebep olmaktadır. Psikolojik olaylar içinde bulunulan ortamdan bağımsız değildir, bu doğrultuda ortam içinde bulunulan olayların gerçekliğini etkiler ve şekillendirir. Kültürel psikoloji kültürü, psikolojik işleyişinin ortamı olarak görmektedir (Kağıtçıbaşı, 2000).

Kültür içinde değişen ve şekillenen insanın kendi bilgi birikimi ile kendine belli bir duruş belirlemesi ve dünyayı algılaması birçok rengi de beraberinde getirmektedir. Hindistan’ın bir kasabasında ineğin insanın gündelik yaşamındaki önemini, Batıda kent yaşamının içindeki bir kimsenin algılama biçimi oldukça farklı olacaktır (Aksun-Kılıç, 2006;93). Birey doğduğu andan itibaren kendi seçmediği bir toplumun içinde var olmaya başlar, doğumundan ölümüne kadar içinde bulunduğu kültür ya da kültürlerle olan etkileşimi, kazanımları ve bilgi birikimi içinde birçok ögeyi barındıran komplike bir süreçtir. Kültürün içinde edinilen bilgiler ve onu içselleştirme süreci bireyi psikolojik olarak değerlendirmede gözardı edilmemesi gereken bir faktör olarak değerlendirilmektedir (Aksun-Kılıç, 2006).

Vygotsky’ göre (1978); Birey toplum içinde çeşitli alanlarda deneyim kazanırken bu deneyimin temel aracı olarak da içinde bulunduğu toplumun dilini kullanmaktadır. Bireyin dil edinme süreci, gelişimin zorunlu bir sonucu olsa da bireyin deneyimleri kültürel bir araç olan dil vasıtası ile yaşaması ve aktarması, düşünme olarak nitelendirdiğimiz eylemi dil aracı üzerinden gerçekleştirmesi, birey ile kültür ilişkisini kavramakta katkı sağlayacaktır. Dikkat, öğrenme, bellek gibi temel algısal süreçlerden başlayarak devam eden zihinsel işlemlerin işlevlik kazanmasında kültürel alışveriş ve bu alışverişte kullanılan kültürün temel yapı taşı olan dil aracı önemli faktörler olarak görülmektedir. Bu bağlamda bireyin gelişme sürecinde içinde bulunduğu toplumun kültür ve kültür aracı olan dil tarafından aktif olarak etkilendiği düşünülmektedir (akt; Karslı, 2019; 2097).

Kültürün bireyin gelişim ve kimlik süreçlerine etkisi düşünüldüğünde psikolojik danışma süreçlerinde de kültür faktörünü göz önünde bulundurmak fayda sağlayacaktır. Bireyin kişilik özelliklerine etkisinin yanı sıra kültür bireylerde psikolojik baş etme yolları, duygu aktarımı, dışavurum süreci gibi faktörleri de şekillendirebilmektedir. Örneğin, bir toplumda bireyin dışlandığı bir durum başka bir toplumda sorun arz etmeyebilmektedir ya da toplumların olumsuz durumlarda bireylere sağladığı sosyal destek değişebilmektedir. Bunlar göz önüne alındığında bir psikolojik sorunu tanımlamada bireyi anlamak üzerine kurulan iletişimde bireyi var olduğu kültürden bağımsız düşünmek bakış açısına sınırlılık getirebilmektedir. Kültürel psikoloji, psikolojik danışma sürecine genel geçer doğruların ötesinde bireyi bulunduğu bağlam özelinde değerlendirmenin önemini vurgulamaktadır. Bu bağlamda kültürler normları, kültürel tepkileri ve kültürel ilişkileri bilmek, kurulan terapötik ilişki sürecine olumlu katkı sağlayabilmektedir (Erdur-Baker, 2007).

Kültür bireyler arasında ortak benzerlikler ve farklılıklar yaratan, kimliği ve kişiliği oluşturan bir faktör olarak değerlendirilmektedir. Bireyler var oldukları kültürün içinde şekillenip içinde bulundukları kültürü şekillendirseler de elbette her birey düşünüş, algılayış ve duyuş bakımından birbirinden ayrılarak kendi biricik kimliğini oluşturacaktır. İçinde bulunduğumuz çok kültürlü dünyada birbirimizi benzerliklerimiz ve farklılıklarımızla anlayıp kabul etmek, barış ve hoşgörü dilini sağlamada bize katkı sunacaktır. 

Merve Yüksek

Psikolojik Danışman