
Güç kavramı geçmişten günümüze kadar birçok anlamda kullanılmaktadır. Kavram, sosyal bilimlerde bilim insanları tarafından sıkça ele alınmakla birlikte bazı disiplinleri de etkilemektedir. Örneğin; temelinde insana yardım etmek olan sosyal hizmet disiplininde davranışları ve durumları anlamlandırma, açıklama ve anlamada yardımcı olan, aile ya da birey hakkında işlevsel müdahaleler yapılmasını sağlayan kuramlarda “güç” kavramının dolaylı veya doğrudan etkisi görülmektedir (Erbay, 2019). Sosyal hizmet disiplininde “güç” kavramı güçler perspektifi olarak adlandırılan ve özetle müracaatçıların güçlü yönlerine odaklanılan ve sosyal hizmette sorun temelli yaklaşımlara karşı bir hareket olarak ortaya çıkan bir yaklaşım olarak kendisine yer edinmektedir (Teater, 2015).
“Güç” kavramı bir diğer sosyal hizmet yaklaşımı olan “Güçlendirme Yaklaşımı” ile de karşımıza çıkmaktadır. Güçlendirme yaklaşımı güç, gücün sahipliği, güç eşitsizlikleri, gücün elde edilmesi ve yeniden dağıtımı gibi politik bir bakışa sahiptir (Erbay, 2019). Güçlendirme, “Bireylerin, toplulukların ve organizasyonların eşitliği ve yaşam kalitesini artırmak için sosyal ve politik çevrelerini değiştirmeleri ve yaşamları üzerinde kontrol sahibi olmalarına yönelik sosyal bir eylem süreci” olarak tanımlanabilir (Minkler ve Wallerstein, 1998: 40; akt. Erbay, 2019). Sosyal hizmet uygulama sürecinde ise güçlendirme müracaatçıların baskıyla başa çıkabilmek için işbirliği yaptıkları ve ihtiyaçları daha iyi karşılayabilecek sosyal destek sistemlerinin arttığı bir süreç olarak nitelendirilmektedir (Teater, 2015).
Birleşmiş Milletler Kadınlar Kalkınma Fonu (UNIFEM)’na göre güçlendirme “bir bireyin tercih üretebilme, pazarlık gücünü kullanabilme ve bu beceriyi kazanabilme, öz-saygıyı geliştirebilme ve tüm bu değişimleri gerçekleştirebileceğine duyduğu inanç” olarak açıklanmaktadır. Bu sebeple karar alma, kararı uygulama, tercih etme ve güç güçlendirme ile ilişkilidir (Balkız ve Öztürk, 2013). Kadınların güçlendirilmesi günümüzde sadece toplumsal cinsiyet eşitliği açısından değil, sürdürülebilir kalkınma, ekonomik büyüme, siyaset, eğitim, barış ve güvenlik açısından irdelenen ve önem verilen bir gündem maddesi haline gelmiştir (Yıldırım ve Gül, 2021).
Dünya genelinde bulunan farklı kültürler kadının güçlendirilmesi noktasında farklı görüşlerde bulunmaktadır. Bazı kesimler kadının güçlendirilmesinin sadece ekonomik yollarla oluşabileceğini savunmaktadır. Bazı kesimler ise özgür iradeyle birlikte kadınların güçlendirilebileceğini savunmaktadır. Genel olarak uluslararası politikalara bakıldığında daha çok ekonomik bağımsızlıkla birlikte kullanılmaktadır. Ekonomik özgürlüğünü ele alan kadınların “güçlü kadın” olarak tanımlandığı görülmektedir. Oysa kadınların güçlendirilmesinin sosyal boyutu da toplum için büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda sosyal hizmet disiplini, dezavantajlı kesimde bulunan kadınların güçlendirilmesi için güçlendirme yaklaşımını kullanarak öz-saygısını geliştirmeyi ve toplum içindeki işlevselliğini artırmayı amaçlamaktadır. Aynı zamanda sosyal hizmet uzmanları toplumsal cinsiyet eşitliğinin tesis edilmesi için kadının öncelikli olarak güçlendirilmesi gereken alanlara yönelik çalışmalar da yürütmektedir.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin tesis edilmesi için kadının öncelikli olarak güçlendirilmesi gereken alanlar uluslararası birçok belgede ifade edilmiştir. Sosyal hizmet uzmanları da müdahale sürecinde müracaatçının ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde bu sorun alanlarına yönelik araştırma ve uygulama çalışmaları yürütmektedirler (Baydur ve Uçan, 2016). Ülkemizde kadınların toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle maruz kaldıkları olumsuz davranış ve tutumları betimlemeyi amaçlayan çeşitli ölçekler uygulanmıştır. Ancak gündelik yaşam deneyimi içinde kadının güçlendirilmesi gereken alanları tespit etmeyi ve sonuçları uygulamayı amaçlayan bir araç bulunmamaktadır. Kadınların Güçlendirilmesi Ölçeği (KGÖ) kadının ekonomik ve sosyal yaşamda toplumsal cinsiyet eşitsizliği tarafından çizilen sınırlarını görünür kılan elverişli bir araç olarak değerlendirilebilir. Kadının kamusal yaşamda güçlendirilmesi neredeyse tüm ülkelerin nihai amaçlarından biridir. Küreselleşmenin etkisiyle birlikte değişen dünya düzenine adapte olabilmek ve güçlü toplumlar oluşturabilmek için kadının güçlendirilmesi önemlidir.
Kadının güçlendirilmesi için önemli olan bir diğer unsur ise sivil toplum örgütleridir. Dünya genelinde kadının güçlendirilmesine yönelik sosyal çalışmalar uygulayan birçok sivil toplum örgütü bulunmaktadır. Aynı zamanda kadının güçlendirilmesi için örgün ve yaygın eğitim de önem arz etmektedir. Yapılan araştırmalarda okuma-yazma kurslarında ders olarak güçlendirme içeriği bulunmasa da, özellikle yalnızca kadınların bulunduğu kurslarda kendilerine benzer sorunlar sorunlara sahip olmaları ve deneyimlerini paylaşmaları kadınları psikolojik ve bilişsel açıdan güçlendirmektedir (Alice, 2015). Kadınların işgücüne katılımının sağlanması da kadınları ekonomik olarak güçlendirmektedir. Sivil toplum örgütleri ağırlıklı olarak ekonomik yönden kadının güçlendirilmesi noktasında çalışmaktadır. Çalışmaların psikolojik ve toplumsal boyuta da odaklanılması gerektiğini düşünenler bu noktada kadın çalışmalarının yalnızca ekonomik boyutta ele alınmasını eleştirmektedir.
Kadının güçlendirilmesi noktasında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı da çeşitli çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmalara örnek olarak 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu kapsamında uygulanan tedbir kararları gösterilebilir. Kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında il ve ilçe düzeyindeki paydaş kuruluşlarla 3 aylık koordinasyon toplantıları yapılmaktadır. Bakanlık tarafından son dönemde kadın çalışmaları hususunda faaliyetler artsa da bunların kadının güçlendirilmesine yeterince katkı sağlamadığı ifade edilebilir. Yine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Sosyal ve Ekonomik Destek Hizmeti kapsamında eşi vefat eden, eşinden boşanmış, eşi cezaevinde olan, herhangi bir sağlık problemi nedeniyle çalışamayan ve çocuklarına bakmakla yükümlü kadınların ekonomik yoksunluğunu önleme ve çocuklarının ekonomik nedenli korunma ihtiyacını ortadan kaldırmaya yönelik maddi destekte bulunulmaktadır. Bakanlık, kadınların iş hayatına katılımını desteklemek amacıyla ekonomik yoksunluk içerisinde bulunan kadınların çocukları için ücretsiz kreş hizmeti sağlayarak kadınların çalışmasını desteklemektedir. Aynı zamanda kadınların ebeveynlik becerilerinin artırılmasına yönelik olarak sosyal çalışma görevlisi tarafından psikoeğitim faaliyetleri de düzenlemektedir. Tüm bunlara rağmen kadının güçlendirilmesine yönelik ulusal ve uluslararası faaliyetlerin çeşitlendirilmesinin ve sayılarının artırılmasının toplumun güçlendirilmesi noktasında da önemli olduğu düşünülmektedir.
Not: “Müracaatçı”; sosyal hizmetlerden faydalanmak için başvuran ya da kendisiyle sosyal çalışma yapılan kişi, grup ya da topluluktur. Hizmet sunulan kişiye müracaatçı denir.
Yavuz Selim Kaymakcı
Sosyal Hizmet Uzmanı