Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

GELECEĞİN KATİLİ: İSTİSMAR VE İHMAL – Psikolektif Dergisi – Sayı – 1: İSTİSMAR

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Barınma, sağlık, beslenme ve eğitim gibi insanoğlu için önemli olan ihtiyaçların karşılanmasında toplum, aile ve çevrenin sosyo-ekonomik düzeyinin farklı olması, bilgi eksikliği gibi nedenlerden dolayı bir ihtiyaca önem verilirken diğer ihtiyaçlar göz ardı edilebilmekte veya o ihtiyacın önemsiz olduğu düşünülebilmektedir. Bu düşünce nedeni ile de ihtiyaçların karşılanmaması sonucunda oluşan eğitimsizlik, tıbbi rahatsızlık, korunmaya muhtaç olma gibi durumlardan çocuklar etkilenmektedirler. Toplum için önemli olan çocukların gelişimlerini sağlıklı bir şekilde tamamlamaları gerekmektedir ancak yukarıda sözü edilen olumsuz durumların neticesinde ortaya istismar ve ihmal çıkmaktadır. Çocukların gelişimini olumsuz yönde etkileyen istismar ve ihmalin çok iyi tanımlanması, irdelenmesi gerekmektedir.

Çocuk istismarı ve ihmali konusunun dünyada bir sorun olarak algılanması ve buna yönelik çalışmaların yapılması 100 yıl öncesine dayanmaktadır (Polat, 2007).  Ancak geçmiş dönemlerin yaşam tarzlarına yönelik araştırmalar yapıldığında çocuk istismarı ve ihmalinin o dönemlerdeki kültürlerde de görüldüğü söylenebilmektedir (Kozcu, 1991).

1000 yıl öncesinde yaşayan çocuklar ebeveynlerince köle pazarlarında alınıp satılmakta ya da öldürülmekteydiler. Asya ve Amerika kıtalarındaki çocukların nehre atılma olayları, Antik Roma’da babalara çocuklarını öldürme veya terk etme izninin verilmesi, Cahiliye Döneminde özellikle kız çocuklarının utanç kaynağı olarak görülmesi üzerine diri diri toprağa gömülmeleri, köle pazarlarında pazarlanmaları gibi örnekler istismar ve ihmalin tarihi hakkında bilgi vermektedir (Kozcu, 1991).

Kültür, toplum ve disiplinler arası odak noktalarının farklılaşması Çocuk İstismarı ve İhmali tanımının yapılmasını zorlaştırmaktadır. Bazı kültürlerde çocuklara karşı sergilenen davranış ve inanışlarbir başka kültürde çocukların istismara ve ihmale maruz kaldığı şeklinde algılanabilmektedir. Hukuk uzmanı ile tıp uzmanının istismar tanımı da farklılaşmaktadır. Örneğin tıp uzmanı istismarı tanımlarken daha çok sonuçlarına odaklanırken bir hukuk uzmanı aynı kavramın tanımını yaparken istismarcının niyetine odaklanmaktadır (Kozcu, 1991).

Tüm bunlara rağmen Dünya Sağlık Örgütü’nün 1985 yılında yaptığı tanıma göre Çocuk İstismarı; Genel anlamıyla “Çocuğun sağlığını, fiziksel, psikolojik ve sosyal gelişimini olumsuz yönde etkileyen, yetişkin ya da toplum tarafından bilerek ya da bilmeyerek yapılan hakaret ve davranışlardır. (WHO, 1985, Akt. Siyez, 2003).

Çocuk İhmali ise Çocuğa bakmakla yükümlü kişilerin çocuğun korunma, bakım, beslenme, sağlık, eğitim gibi gereksinimlerini yeterince yerine getirmemesi çocuğu tek başına bırakmasıdır (Aral, 2001).İstismar ve ihmal arasındaki fark ihmalin çocuğu uzun süre aç bırakma, çocuğa mevsim şartlarına uygun kıyafet giydirilmemesi, çocuğu uzun süre yalnız bırakma gibi pasif davranışlardan, istismarın ise vurma, ısırma, çocuğun kişiliğine hedef alan dil kullanma, çocuğun sokağa atılma, çocuğun mahrem bölgelerine dokunma gibi aktif davranışlardan oluşmasıdır.İstismar ve ihmalin birçok boyutu bulunmaktadır. İlk paragrafta da belirttiğim gibi çocukların ihtiyaçlarının karşılanması konusunda farklılıklar ve önemsenmeme durumları vardır. Bu ihtiyaçların tam ve eksiksiz bir şekilde karşılanabilmesi için ailelere yönelik bilinçlendirme seminerleri okul psikolojik danışmanları tarafından düzenli bir şekilde yürütülmektedir. Ayrıca Aile ve Toplum Bakanlığı tarafından kamu spotları hazırlanarak ulusal televizyon kanallarında yayınlanmaktadır. Dünyada birçok ülkede çocuklara korumaya yönelik birtakım çalışmalar yapılmıştır.1883 yılında İngiltere’de “Çocuklara Kabalığın Önlenmesi Derneği” kurulmuştur. 1974 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde “Çocuk İhmalini ve İstismarını Önleme ve Tedavi Yasası” çıkarılmıştır (Empati, 2002). 1989’da Birleşmiş Milletlere üye ülkelerce kabul edilen “Çocuk Hakları Sözleşmesi”nin 19. Maddesinde; “Çocuğun bakımıyla sorumlu olan kişilerden gelecek her türlü kötü muameleye karşı çocuğun korunması, sözleşmeyi imzalayan devletlerin yükümlülüğündedir (Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, UNICEF)

Çocuk İstismar ve İhmali konusunda çalışmaların yapılması dünyada 100 yıllık bir tarihe sahipken ülkemizde üzerinde çok konuşulan ve tartışılan yeni bir durumdur. Son 10 yıldır toplumsal sorun olarak kabul görmektedir. Ülkemizde 1991’de kurulan Çocuğu İstismardan Koruma ve Rehabilitasyon Derneği (ÇİKORED) ile Çocuk İstismarı ve İhmalini Önleme Derneği bu konuda çalışma yapan kurumlara örnek gösterilebilir.  Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) çocuk istismarını önleme ve istismara uğramış çocukları koruma görevini üstlenmektedirler (Kara, Biçer ve Gökalp, 2004).

Ülkemizde yapılan araştırmaların sonucuna göre çocukların %13,98’i “Fiziksel İstismara” maruz kalmaktadır (Bulut, 1996). Fiziksel İstismara yönelik ilk çalışma 1860 yılında Tardiev tarafından Paris Tıp Akademisinde çocukların fiziksel ve cinsel istismarı adı ile değinilmiştir (Akt. Yaşar ve Akduman, 2007). Röntgen uzmanı Caffey 1946 yılında düştüğü söylenen çocukların röntgen filmlerinde düşme veya tek çarpma ile açıklanamayacak kırıklar olduğunu fark etmiştir.  1962 yılında yayınlanan “Örselenmiş Çocuk Sendromu” adlı makalede Kepme, Silverman ve Steele konu üzerine dikkat çekmişlerdir (Empati, 2002). Bu konu üzerine yapılan çalışmaların neticesinde çocukların %65,72’sinin ebeveynlerinin istismar ve ihmaline maruz kaldıkları saptanmıştır (Aral, 2001).  Ancak nedenine ilişkin spesifik bulgulara rastlanamamıştır. Nedene ilişkin yapılan araştırmaların neticesinde; ebeveyn, çocuk ve çevre ile ilişkili etkenlerin istismar ve ihmalin oluşumunda etkili olduğu saptanmıştır. Bunlar; psikiyatrik bozukluk, madde ve alkol kullanımı (Bulut, 1996;  Küpeli, Kanbur ve Derman, 2003), sosyal destek yokluğu, çocukluk çağında kendisine de istismarda bulunulması gibi nedenler olarak bildirilmektedir (Hancı, 2002, Adalı, 2007).

Fiziksel istismar bir kuşaktan diğerine aktarılmaktadır. Sosyal öğrenme teorisine göre çocuklar istismar davranışında bulunmayı ve bunun normal bir davranış olduğunu anne-babalarının davranışlarını gözlemleyerek öğrenir yani bir farklı deyişle “İstismar istismarı doğurur” Fiziksel istismarın çocuk ve ergenler üzerindeki etkileri birçok araştırmacının çalışma odağı olmuş ve bu konuda çok detaylı araştırmalar yapılmıştır. Yapılan bazı araştırma sonuçlarına göre; fiziksel istismara maruz kalan çocuklar kaygı yaşamakta ve içine kapanmakta, benlik algıları olumsuz etkilenmektedir (Güner, 2010).  Bu çalışmaların ışığında unutulmamalıdır ki;

İstismar ve İhmale maruz kalmış çocukların ileriki yaşlarında ruhsal travma geçirme olasılığı yüksektir. Kendine güvenen, saygılı, benlik algısı pozitif kuşaklar yetiştirebilmek için çocukların haklarına saygı göstermeli ve bu konuda etkili bir mücadele için güç birliği yapılmalıdır.

Salim KATRANCI

Psikolojik Danışman