Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Feminist Terapi Bağlamında Kadın – Psikolektif Dergisi – Sayı – 6

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Feminizm; Latince bir kelime olan ve kadın anlamı taşıyan “femine” kelimesinden türemiştir. Feminizm, kadınların biyolojik kimlikleri ile birlikte gelen toplumsal cinsiyet rollerini ve bunlardan doğan zorluk, ayrımcılık, şiddet, tahakküm ve benzeri durumların birbiriyle ilişkisini tüm sosyokültürel etkenler açısından elen alan bir bilim dalı olarak tanımlanmaktadır. Feminizm cinsiyet ayrımcılığına karşı durarak toplumsal eşitliği temel alan bir yaklaşımdır. Feminist Terapinin başlangıcı 1960’lardaki kadın hareketine dayandırılmaktadır. 1980’lerde ise Feminist Terapi bir oluşum olarak tanımlanmaya başlanmış, uğraş alanı yeme bozuklukları ve beden algısından, istismara kadar uzanan konularla genişlemiştir (Taş, 2016). Feminist Terapi sıklıkla diğer psikoterapi kuramlarıyla bütünleştirilerek kullanılmaktadır ( Arıcı, ve Kepir, 2017).

Feminist Terapi bireylerin problemlerine yalnız psikolojik faktörler üzerinden yaklaşmaz, psikolojik faktörlerle birlikte bireylerin yaşantı ve kimlik gelişimi süreçlerine, toplumsal cinsiyet rolleri, kültür ve çevrenin etkisini de ele alarak yaklaşır (Arıcı ve Kepir, 2017).  Feminist Terapi oluşumlarında amaçlanan, kadınların psikolojik sorunlarının yalnızca onlara ait kişisel sebeplerden oluşmadığını ifade ederek, bu sorunların toplumda yaşadığı cinsiyet kökenli baskı ve ayrıştırmalardan bağımsız tutulmamasıdır. Feminist Terapi yaklaşımı açısından kadının acısı kişiseldir ve çözümü kişisel uyumla sağlanır varsayımı eleştirilmektedir. Feminist Terapi yaklaşımında kişisel olan politiktir anlayışı benimsenmektedir (Eyüpoğlu, 2008). Feminist Terapide terapistler danışanlarının problemlerine toplumsal cinsiyet rolleri, sosyal sınıf gibi kavramların etkisinin bilincinde olarak yaklaşırlar. Feminist Terapide terapistler kullanılan danışma tekniklerine ek olarak danışanı güçlendirme temeli üzerinde durmuşlardır ve bu temel “kişi politiktir” olarak özetlenen görüşü yansıtmaktadır (Arıcı, ve Kepir, 2017). Feminist Terapi kadının yaşadığı ve onda çeşitli problemlere yol açan süreçleri; kadının içinde bulunduğu, kadını ayrıştıran, var olan cinsiyet rolleri üzerinden kadına tahakküm kuran, kadına kendisini değersiz hissettiren ve toplumsal olarak kendini aşağıda görmesine sebep olan ataerkil sistemden bağımsız olarak değerlendirmemektedir. Bundan yola çıkarak terapide asıl amaçlanan kadının sorunlarının şekillenmesinde etkili olan sosyal gerçekliklere karşı farkındalık sağlamak, sakinleştirmek yerine engel olmak ve olanlara karşı uyumundan ziyade kadını güçlendirmenin sağlanması olmuştur (Eyüpoğlu, 2008). Terapi yalnız kadınlara değil erkeklere de uygulanmakta olup, erkeklerin toplumsal cinsiyet rolleri, cinsiyet kimlikleri ve karşı cins ile iletişimleri ile ilgili konularda daha çok yoğunlaşmıştır (Sarı, 2016). Feminist Terapi; danışanlara cinsiyet, rol ve sosyalleşme sürecinin farkında olma, içselleşen mesajları tanıma ve inançlarını değiştirme, ayrımcılık ve toplumun olumsuz etkilerini anlama, çevrede değişim getirecek beceriler edinme, kurumları yeniden yapılandırma, özgür davranış geliştirme, ilişkilerin ve bağlılığın gücünü arttırma, kendine güven konularında yardımcı olmayı amaçlamaktadır.

Bireyin yaşam öyküsünde, bulunduğu toplumun sosyokültürel özellikleriyle ilişkili şekilde var olan toplumsal cinsiyet rollerine yönelik kabul ettiği ve aslında sorununun temelini oluşturan kendine, cinsiyet kimliğine, topluma ve içinde bulunduğu duruma dair bir takım varsayımları olabilmektedir. Bu varsayımlara; “kadın hak ediyorsa erkek şiddet uygulayabilir, çocuğun bakımı kadına aittir” şeklinde olan ve kadına yüklenen cinsiyet rolleriyle aslında bireyin yaşam öyküsündeki sorunun temelini oluşturacak söylemler örnek verilebilir (Sarı, 2016). Feminist Terapi dışında kalan ana akım yaklaşımların uygulanmasında ve tanı konmasında danışan kısa süreli rahatlamalar yaşasa da danışan sorunun temeli olan ayrıştırıldığı, baskılandığı ve benzeri durumlar yaşadığı çevreye geri döndüğünde psikolojik problemleri tekrarlamaya devam etmektedir. Bu noktada Feminist Terapi kalıcı bir iyileşme sağlamak amacıyla, uygulama ve tanı koyma aşamasında bireyin yaşadığı sorunlarına; cinsiyet rollerine duyarlı, esnek, çok kültürlü, etkileşim sağlayan ve kadının içinde bulunduğu sosyopolitik koşulları göz önünde bulundurarak yaklaşmaktadır (Pehlivan, 2015). 

Feminist Terapide danışanın güçlü ve dayanıklı yönlerinin açığa çıkartılması, danışanın yaşadığı sorunların kaynakları ve bunların değişimi üzerine hipotezler kurmak için terapistle işbirliği içinde bulunması, soru sorma ve yorumlamalar yapmak üzerine danışanın cesaretlendirilmesi, değerlendirme sonuçlarının kullanımına ve iyileştirme sürecindeki uygulamalara danışanla birlikte karar verilmesi hedeflenmektedir. Feminist Terapi yaklaşımıyla iyileşme sürecinde hem danışan olan bireyin hem de bir bütünü hedef alarak toplumun pozitif anlamda değişimi sağlanmaya çalışılmaktadır. Bunu sağlamak amacıyla; kişisel olan politiktir ilkesi, terapistle ve diğer insanlarla eşitlik temelli bir ilişki kurulması gerektiği ilkesi, kadının deneyimleri ve bakış açısı değerlidir ilkesi ve kadını/danışanı güçlendirmek ilkesi temel alınmaktadır (Pehlivan, 2015). 

Kadınların yaşadığı sorunlar maruz kaldığı cinsiyetçi, ayrımcı, baskıcı ve benzeri durumlarla derinleşmektedir. Kadınlara ve yaşadıkları problemlere Feminist Terapi uygulanması, kadınların suçluluk duygularından sıyrılmalarını, güçlü yanlarını keşfetmeleri ve yeni beceriler kazanmalarını; kamusal alana katılmalarının artmasını, içinde bulundukları koşul ve durumlarda kendilerini mağdur eden uygulamalarla daha iyi mücadele etmelerini sağlayacaktır (Pehlivan, 2015). Kişinin bireysel değişimi sonucunda bunu sosyo-politik, kültürel alana da taşıması beklenir. Feminist yaklaşım bu noktada sadece kadınlar için değil toplumun tüm ezilen kesimleri için birlik, beraberlik ve dayanışmayı cesaretlendirmekte bununla birlikte bireysel ve toplumsal dönüşümü bu anlamda birbirini besleyen süreçler olarak görmektedir. 

Merve YÜKSEK

Psikolojik Danışman