
Dürtünün sözlük karşılığına bakıldığında, “dürtme eylemiyle ortaya çıkan bir davranış örüntüsü” olarak karşımıza çıkmaktadır. Dürtüye bu çerçeveden yani yola çıkış hikayesinden baktığımızda, insanları harekete geçiren davranışlara verilen tepki olarak tanımlamak yerinde olacaktır.
Dürtüleri sınıflandırmak veya bir kalıp içerisinde değerlendirmek zor olsa da ortaya çıkan davranışın şiddetini anlamak gereklidir. Davranışın şiddeti ise bireylerin yaşadıkları haz ve doyum ilişkisi ile ilgili olabilmektedir. Haz ve doyum istediğinin az veya çok olması, davranışın şiddetini belirlemektedir. Haz ve doyum ilişkisi ise, bireyin yaşama verdiği değer, anlam, aile yaşamı, sosyal çevresi ve ahlaki boyutlarıyla da ilgili olabilmektedir.
Tüm bunların yanında dürtülerin, sınıflandırılmış psikiyatrik rahatsızlık boyutları da bulunmaktadır. Bireyin gelişimi, doğum öncesi dönemden itibaren başlayıp ölümüne kadar giden uzun bir süreci kapsadığını düşünürsek; gelişim dönemleri ve psikososyal kriz dönemlerinde değişen benlik ve kişilik yapısı, sosyal çevre ile biyolojik, nörolojik etmenler dürtülerin rahatsızlık boyutlarını anlamamıza yardımcı olabilmektedir.
Bu başlıklar ve temalar çerçevesinde, dürtülerin, yaşamımızda var olan ve yaşamımızın vazgeçilmez davranış örüntülerini oluşturan yapısının keşfinde bize yardımcı olacak 23. Sayımız Dürtü sizlerle.
Bu sayıyla birlikte aramıza katılan ve ekibimize renk getiren yeni editörümüz Berk Çeşmeli’ye hoş geldin diyoruz.
Keyifli okumalar dileriz.
Merve Yüksek & Berk Çeşmeli
Psikolektif Dergi Editörleri