Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Dürtülerin Gücü Adına! – Psikolektif Dergisi – Sayı -23

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Birçok nörolojik ve psikiyatrik hastalığın temelinde yatan dürtüsellik olgusunun tedavisi ve doğru tanımlanması farkındalık bakımından önemlidir. Dürtüselliğin tanımına baktığımızda istenmeyen sonuçlara yol açan riskli, uyumsuz ve anormal davranışlar diyebiliriz. Dürtüsellik, sıklıkla istenmeyen sonuçlara ve uygun olmayan durumlara neden olan zamansız ifade edilmiş ve risk taşıyan yaygın bir eylem olarak da ifade edilebilir (Özdemir vd, 2012).  Dürtüsellik iç ve dış uyaranlara karşı kendisi ve başkaları için olumsuz sonuçlar doğurabilen planlanmamış davranışlar bütünüdür.  Dürtüselliğin tanımlarına bakıldığında bir davranış örüntüsü ya da planlanmadan hızlı bir şekilde yapılan bilinçsiz hareketler olarak iki özellikte oluşabileceği görülmektedir (Moeller vd, 2001). Dürtüselliğin literatürdeki birçok tanımlaması yapılmasına karşın halen anlaşılır ve kapsamlı bir açıklamasının olmadığı ve sınırlarının belirlenemediği görülmektedir.

Çok sayıda psikiyatrik bozuklukta dürtüselliğin rolünün yüksek olduğu düşünülse de bu rolü araştıran az sayıda araştırma vardır (Tamam, 2010). Dürtüsellik, DSM-V (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) tanı ölçütlerinde doğrudan yer almaktadır. Bipolar bozukluk, şizofreni, duygulanım bozuklukları, bağımlılık çeşitleri, duygu-durum bozuklukları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozuklukları gibi psikiyatrik bozuklukların belirtisi olabilmektedir (Tamam, 2010). Bunlar dışında sınıflandırılmamış dürtü kontrol bozuklukları da bulunmaktadır. DSM-V’e göre bu grupta yer alan bozukluklar; aralıklı patlayıcı bozukluk, kleptomani, piromani, patolojik kumar oynama ve trikotillomanidir.

Bu bozukluklara sahip kişilerde şu temel özellikler bulunmaktadır:

  • Kendileri veya başkaları için zararlı olan bazı eylemleri gerçekleştirme arzularına ya da dürtülerine karşı koymayı başaramazlar. Eylemde planlı ya da plansız olabilirler.
  • Eylemden önce gittikçe artan bir gerilim ve sıkıntı duygusu yaşarlar.
  • Eylemi gerçekleştirmekten dolayı bir tatmin ve rahatlama duygusu sağlanır. Eylem tamamen benlikle uyumludur. Eylemden sonra suçluluk ya da pişmanlık hissedebilir ya da hissetmeyebilir (Özdemir vd, 2012).

Bu bozuklukları ise şu şekilde tanımlayabiliriz;

Aralıklı patlayıcı bozukluk; saldırgan eylemler ve zarar verici davranışlarla ilerleyen aralıklı oluşan bozukluktur.

Kleptomani; ihtiyaç olmamasına rağmen nesneleri çalmayan yönelik dürtüleri kontrol edememe durumudur.

Piromani; birden fazla durumda dürtüsel bir şekilde kasıtlı ve amaçlı olarak yangın çıkarma davranışıdır.

Patolojik kumar oynama; kişinin sosyal çevresinde ve mesleki hayatında önemli zararlar görmesine rağmen dürtüsel olarak kumar oynama davranışıdır. Kumar oynama davranışının sürekliliği tüm kayıplara karşın devam eder.

Trikotillomani ise kişinin kendi saçını yolması ve bunun fark edilir derecede olmasıdır (Tamam vd, 2011).

Dürtü kontrol bozukluklarının, diğer hastalıklara göre nispeten daha az görülmesi ya da hastalar tarafından ifade edilmemesi mevcut çalışmalardaki olgu sayısının az olmasını etkilemektedir. Dürtü kontrol bozuklukları, oldukça karmaşık hastalıklar olduğu için kesin bir tedavi henüz ortaya konabilmiş değildir. Buna paralel olarak dürtü kontrol bozukluklarının tedavisinde uygulanabilecek onaylanmış kesin bir ilaç tedavi protokolü ve ortak bir kararla ortaya konmuş bilişsel ve davranışçı yöntemler bulunmamaktadır (Tamam, 2010). Karakuş ve arkadaşları (2011) yaptıkları çalışmada bir grup üniversiteye hazırlık öğrencisinde dürtü kontrol bozukluğunu incelemişlerdir. Daha önceki araştırmalarda psikiyatrik hastalık öyküsü bulunan bireylerde dürtü kontrol bozukluğunun sıklığının yüksek olduğu bilinmesine rağmen bu çalışmada anlamlı bir fark saptanmamıştır. Karakuş ve arkadaşları (2011) bu sonucu, duygudurum bozuklukları, alkol madde kullanım bozuklukları ve anksiyete bozukluklarının; dürtü kontrol bozukluklarına göre, başlangıç yaşı ortalamasının daha geç olmasının neden olabileceğini düşünmektedir.

Yapılan çalışmalar, dürtüselliğin davranışsal ve biyolojik yönüyle psikiyatride ve nörolojik araştırmalarda önemli bir yer kapladığı görülmektedir (Tamam, 2010). Dürtüselliğin etiyolojisini ve tedavisini tam anlamıyla kavramadaki gelişmeler birçok psikiyatrik hastalık alanında ilerlemelere yol açacaktır. Literatürde farkındalığı bozuklukların klinik özellikleri ve ilerleyişinin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacak tanımlayıcı ve eğitici çalışmaların artmasının bu bozuklukların tedavisine büyük katkı sağlayacağı düşünülmektedir.

Yavuz Selim KAYMAKCI

Psikolojik Danışman