
Cinsellik, yaşam boyunca insan hayatında önemli bir yere sahiptir. Cinsellik yalnızca cinsel organları kapsayan bir kavram değildir. Aynı zamanda aklı ve tüm bedeni içermektedir. Kişinin cinsellik hakkındaki fikirleri yaşadığı toplumun bakış açısına göre şekillenir. Toplumumuzda cinsellik; çok merak edilmesine karşın az konuşulan, bir yandan utanılan, diğer yandan övünülen, tüm insanların temel gereksinimi iken gizliliği önemsenen bir konu olması nedeni ile oldukça karmaşıktır. Bu karmaşa cinsellikle ilgili yanlış bilgilerin, beklentilerin ve cinsel mitlerin oluşmasına neden olmaktadır (Apay, Akpınar ve Arslan, 2013).
Cinsel mit; bireylerin cinsellikle ilgili konularda doğru olduğunu düşündüğü, genellikle abartılı, bilimsel bir gerçekliği olmayan, cinselliği özgürce yaşamayı sınırlandıran, yanlış kalıplaşmış yargılar olarak tanımlanır. Örneğin; “Cinselliği erkek başlatmalıdır.”, “İlişkiye giren bir çift içgüdüsel olarak karşısındakinin ne istediğini bilir.”, “Erkekler cinsel eyleme her an hazır ve isteklidir.”, “Evlendikten sonra mastürbasyon yapılmaz.”, “İyi bir seks cinsel heyecanın sürekli tırmanması ve orgazmla sonuçlanması demektir.”, “Kadınların cinsel isteği azdır.”, “Erkeklerin hiçbir durumda cinsel performansı bozulmaz.” gibi birçok mit halk arasında dolanmaktadır (Aygin ve diğerleri, 2017).
İyi Bir Cinsel Yaşam İçin Mitlerden Uzaklaşmak
Peki iyi bir cinsel yaşam için bu bilimsellikten uzak mitleri ve toplumun söylediklerini dinlemeli miyiz? Bu bilimsellikten uzak olan gerçeklikle alakası olmayan sözleri elbetteki hayatımıza almamalıyız. En basitinden yukarıda değindiğim erkekler daha isteklidir ve cinselliği erkek başlatır mitlerinden bahsedebiliriz. Sağlıklı bir cinsel yaşam, çiftlerin birbirlerinin isteklerini ve arzularını açıkça bilmekten, bu konu üzerine konuşmalarından geçmektedir ve bununla birlikte bu durumun cinsiyetle bir alakası olmamaktadır. Cinsellikte esas ve normal olan çiftlerin karşılıklı ne istediğidir. Çiftlerin cinselliği rahat bir şekilde, utanç duymadan konuşabilmesi, birbirlerinin seks esnasında nelerden hoşlandıklarını keşfedebilmesi için cinselliğin tabu olmaktan çıkartılması gerekmektedir. Bunun aksine cinsel mitlerden biri de şudur; “Çiftler cinsel ilişki esnasında içgüdüsel olarak partnerinin ne istediğini bilir.” Oysa birbirlerinin bedenlerini ve nelerden haz aldıklarını birlikte keşfetmelidirler. Bunu konuşmadan bilmek mümkün değildir (Erdinç, 2018).
Toplumsal Cinsiyet Rollerinin Cinsellik Üzerindeki Etkisi
Cinselliği yaşayış biçimini etkileyen diğer bir konu da toplumsal cinsiyet rolleridir. Toplumsal cinsiyet rolleri ile cinsel tabu birbirini etkileyen ve besleyen değişkenlerdir. Toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin tutumların cinsel tabulara etkisini inceleyen bir araştırmada katılımcıların yarısından fazlası Türk toplumunun cinsel konularda baskıcı bir tutuma sahip olduğunu ifade etmiştir. Bu çalışmada katılımcıların çok az bir kısmı yaşadığı toplumda cinsel tabuların olmadığını düşünmüştür. Katılımcıların neredeyse tamamı cinsel tabuların meydana gelmesinde Türk toplum yapısının etkisinin büyük olduğunu düşünmektedir. Bilhassa kadın bireylere karşı oluşan cinsel tabuların aslında kadının cinsel bütünlüğüne zarar verdiği de bilinmektedir (Aksoy Derya ve diğerleri, 2017). Bu araştırmada da görüldüğü üzere cinsel tabular daha çok kadınlara yöneliktir. Toplumun cinsiyet rollerine dayattığı tutumların bireylerin cinsel yaşamlarına etkisi olmaktadır. Cinsellik toplumumuzda konuşulmakta geri durulan bir konu olduğu için ilişkilerde de partnerler arasında özellikle kadının bu konu hakkında istek ve arzularını dile getirmesi zorlaşmaktadır. Oysa cinsellik, çiftleri birbirine bağlayan önemli bir güçtür. Tatmin edici bir cinsel hayat, partnerlerin arasında özel bir bağ geliştirir ve birbirlerine olan samimiyeti arttırır. Ayrıca cinsellik partnerler arasındaki gerilimi azaltmaktadır. Bununla birlikte de çiftlerin sevgi, tutku, sıcaklık, koruma ve korunma duygularını geliştirir.
Sonuç
Sonuç olarak toplumun cinsellik üzerindeki bu etkisi ele alındığında yanlış ve bilimselliği kanıtlanmayan mitlerin cinsel yaşamı olumsuz etkilenmesine izin verilmemesi gerekir. Cinsellikle ilgili bilimsel olmayan eksik bilgiler yerine ailede ebeveyn ile başlayan, okullarda profesyonel eğitimcilerin rehberliğinde devam eden bilimsel temelli kolay anlaşılır ve çocukların gelişim dönemlerine uygun bilgiler verilmelidir (Aygin ve diğerleri, 2017). Buna ek olarak cinselliğin çiftler arasındaki bu olumlu etkileri düşünüldüğünde, bilimsellikten uzak bilgilerin aksine partnerlerin birbirlerini tanıdığı cinselliğin bireyleri daha mutlu edeceği söylenebilir.
Ebrar AKÇA
Psikolojik Danışman