Koruyucu aile hizmet modeli ilk olarak 1926 tarihli ve 743 sayılı Mülga Türk Kanunu Medenisinin 272’ nci maddesiyle birlikte hukuk sistemimize girmiştir. Türkiye’ de ilk koruyucu aile uygulamaları ise 1949 tarihinden sonra uygulanmıştır (Doğan, 2013). 1983 yılında 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte korunma ihtiyacı olan çocuklar için kurum bakımına alternatif bir bakım modeli olmuştur. Sosyal hizmetlerde çocuk koruma sistemi ve koruyucu aile hizmeti, çocukların ailesi yanında bakımının devam etmesi için alınabilecek önlem ve hizmetleri, geliştirilebilecek sosyal politika ve yasal düzenlemeleri, ailesinin güçlendirilmesi ve desteklenmesini amaçlayan her türlü karar ve uygulamaları kapsamaktadır (Karataş, 2007). Yapılan araştırmalarda çocukların aile ortamında yetişmelerinin gelişimlerine olumlu katkıda bulunduğu görülmektedir. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı hizmet veren sosyal yardımlar genel müdürlüğü ve çocuk hizmetleri genel müdürlüğü dezavantajlı kesimde yer alan çocukların ailesiyle sağlıklı olarak yetişmesini desteklemektedir. Bakanlık, çocukların öz ailelerinin yanında yetişmesi için sosyoekonomik destek sağlamakta, öz ailesi yanında yetişmesinin mümkün olmadığı (ihmal, istismar, anne-babanın bakım ve sorumluluğu üstlenmek istememesi) durumlarda çocukların aile ortamında yetişmesi için evlat edinme ve koruyucu aile hizmet modellerini sunmaktadır (Erdal, 2014). Koruyucu aile, çocuğun bakımı ve yetiştirilmesiyle sorumlu olan evlat edinme gerçekleşmeden çocuğun ihtiyaçların gidermeye çalışan gönüllü ailedir (Kılıç, 2018). Başka bir deyişle çocuk koruma sisteminde kurum bakımı hizmetinin yanı sıra bakım ve sorumluluğu üstlenecek ailenin yapmış olduğu hizmet modelidir.
Literatüre bakıldığında koruyucu aile alanında yapılan çalışmaların 1990’lı yıllardan sonra artış gösterdiği görülmektedir. 2000’li yıllardan sonra hükümet politikasının “çocuğun yüksek yararı” gözetilmek hususuyla aile odaklı hizmetlere ağırlık verilmesiyle birlikte koruyucu aile hizmet modelinin yaygınlaşmasında bir etken olabilir. 2011 yılında Mülga Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kurulması çocuk refahı alanında yapılan çalışmaların yaygınlaşmasına katkı sağlamış olabilir. Bu alandaki yaygınlaşma koruyucu aile hizmet modeliyle ilgili yapılan çalışmalara da yansımaktadır.
Kaynak: Yazar tarafından https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/ ve http://dergipark.org.tr’ de yayınlanan makale ve tezlerden oluşturulmuştur.
Yurdakul (2016) yapmış olduğu çalışmasında öz ailesi ile düzenli olarak görüşen çocukların psikososyal gelişimlerinin yüksek çıktığını tespit etmiştir. Bir başka çalışmada Certel (2019), çocuk ile öz aile arasındaki görüşmelerin düzensiz olması veya hiç olmamasının çocukları olumsuz etkilediğini tespit etmiştir. Hizmetin etkinliği için sürecin başından sonuna kadar koruyucu aile hizmeti içerisinde yer alan kişilerin etkileşimlerinin uyumlu olması gerekmektedir. Süreç esnasında koruyucu ailenin çocuğa hizmet veren ekibin üyesi rolünü üstlenmesi gerekmektedir. Certel (2019) çalışmasında koruyucu ailelerin uyum problemi yaşadıklarını tespit ederek, koruyucu aile olmadan yapılacak eğitim çalışmasının önemine vurgu yapmıştır. Korunma ihtiyacı olan çocuklar yaşam öykülerinde karşılaştıkları problemler nedeniyle bir yetişkine bağlanma problemi yaşamaktadır. Gelişimleri yaşıtlarından daha geride olabileceği için aile içi iletişim problemleri yaşanmaktadır. Aile ve çocuğun bu süreçte psikososyal eğitim alması önemlidir. Koruyucu aile hizmetinin gönüllülük esasına dayanması, ailelerin çocukların bakımı yetiştirilmesine ilişkin yeterli bilgi sahibi olmamaları, yeterince eğitim almamaları, çocukla yaşanan problemlerde ailelerin daha kolay vazgeçmesine sebep olmaktadır. Özkara (2005)’nın yaptığı çalışmada korunmaya ihtiyacı olan çocuk sorununun temelinde ekonomik sebeplerin olduğu tespit edilmiştir. Toplumsal sebeplerden ziyade ekonomik sebeplerin ağırlıkta olması korunmaya ihtiyacı olan çocuk sorunun toplumsal bir sorun olarak görülmediğini ortaya koymaktadır.
Sonuç olarak koruyucu aile hizmet modeli son yıllarda çocuğun yüksek yararı göz önüne alındığında öne çıkmaktadır. Korunmaya ihtiyacı olan çocukların ihtiyaç duyduğu en temel duygunun ‘sevgi’ olduğu düşünülürse çocukların psikososyal gelişimleri için aile ortamında büyümeleri son derece önemlidir. Toplumsal sorumluluk noktasında düşünüldüğünde de koruyucu aile hizmet modelinin yaygınlaşması için farkındalık ve tanıtım çalışmaları yapılması toplumun her kesimi için gereklidir.
KAYNAKÇA
Certel, N. (2019). Koruyucu aile derneklerine üye olan koruyucu ailelerin bu modele ilişkin deneyim ve değerlendirmeleri. Toplum ve Sosyal Hizmet Dergisi, 30(1), 147-165.
Doğan, R. (2013). Bir koruma tedbiri olarak koruyucu aile kurumu ve koruyucu aile yönetmeliği, Ankara Barosu Dergisi, 2, (147-170).
Erdal, L. (2014). Türkiye’ de sosyal politika ve koruyucu aile hizmet modeli. Sosyo Ekonomi Dergisi, 2, (172-192).
Karataş K. (2007) Türkiye’de çocuk koruma sistemi ve koruyucu aile uygulamaları üzerine bir değerlendirme, Prof. Dr. Mualla Öztürk Anısına xx. Sempozyumu, 41-55.
Kılıç, S. (2018). Sosyal sermayenin koruyucu aile hizmet modelindeki yeri ve bu alanda yapılan akademik çalışmaların analizi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Yalova Üniversitesi.
Özkara, S. (2005). Toplumun koruyucu aile uygulamasına ilişkin bilgi görüş ve değerlendirmeleri (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Hacettepe Üniversitesi.
Yurdakul, A. (2016). Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı kurum bakımında kalan çocuklarla koruyucu aile yanında kalan çocukların benlik saygısı ve psikososyal gelişimleri arasındaki farklılıkların incelenmesi (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). İstanbul Gelişim Üniversitesi.
Yavuz Selim KAYMAKCI
Psikolojik Danışman