Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

THE TASTE OF THE THİNGS – Film İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 27

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Film Künyesi

Vizyon tarihi: 2023

Tür: Romantik/Dram

Yapım: Fransa

Süre: 136 dakika

Imdb Puanı: 7.4

Oyuncular: Juliette Binoche, Benoît Magimel, Bonnie Chagneau-Ravoire

Yönetmen: Trần Anh Hùng

“Yazı spoiler içermektedir.”

Lezzet, hayatın vazgeçilmez parçalarından birisidir. Yediğimiz ve içtiğimiz şeylerin, deneyimlerin tadı, ruh halimizi etkileyebilir. Yediğimiz yemek, yalnızca açlığımızı gidermekle kalmaz; duyularımızı da harekete geçirmekte, hatıralarımızı canlandırmakta ve sevdiklerimizle paylaştığımız anları taçlandırmaktadır. Türkçe çevirisi “Şeflerin Aşkı” olan filmde, iki şefin yiyeceklerden bambaşka dünyalar yaratmasını ve bunu yaparken birbirini nazik bir biçimde sevme biçimlerini görmekteyiz.

Fransa’nın geçmiş dönemlerinde bir malikanede yaşayan Dodin ve Eugenie, yirmi yılı aşkın süredir beraber çalışan şefler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dodin, incelikli zevkleri olan bir gurmedir. Eugenie ise, Dodin’in aşçısı olmaktan öte, Dodin’in hayallerini nasıl hayatta geçireceğini bilen, onunla konuşmaktan ve gülmekten keyif alan bir suç arkadaşıdır. İş arkadaşlığının yanı sıra başlangıçta sevgili olmasalar da hayatı paylaşmakta, birbirine saygı ve sevgi ile yaklaşmaktadır. Film, yaklaşık yarım saat süren yemek pişirme süreciyle başlamaktadır. Bu yemek pişirme sürecinde emeği, sabrı ve saygıyı izlemekteyiz. Eugenie ve Dodin arasındaki ilişki yemek pişirme sahnesiyle doğal akışında izleyiciye aktarılmakta ve aslında film yemek üzerinden anlatılan bir aşk hikayesi olarak karşımıza çıkmaktadır.

Gestalt Terapi, bütünün, bütünü oluşturan parçaların toplamından daha fazla ve daha farklı bir anlam ifade ettiğini savunmaktadır. Film boyunca yemek pişirirken Dodin ve Eugenie’nin her malzemeye en önemli malzeme oymuş gibi yaklaşması, baharatların ahengini kullanmaları ve yemeği oluşturacak en ufak bir parçaya dahi değer vermeleri Gestalt bakış açısıyla açıklanabilir. Bununla birlikte şimdi ve burada olmanın önemini Fritz Perls, “geçmiş geçmiştir, gelecek ise henüz gelmemiştir; sadece içinde bulunulan zaman anlamlı ve önemlidir” cümleleriyle vurgulamaktadır. Yemek yapmak mühim bir meseledir ve bunu yaparken tüm dikkatinizi şimdiye odaklamadığınızda birçok sorunla karşılaşılabilir; yemek yanabilir, baharatların dengesi kaçırılabilir, malzeme unutulabilir. Film boyunca tüm karakterlerin geçmişe veya geleceğe değil, içinde bulundukları ana odaklandığı söylenebilir.

Yaşam doyumu, insanın mutluluğu ile alakalı kavramların bireyin düşünce ve duygularındaki iyi oluşun bilişsel olarak değerlendirilmesi olarak ifade edilmektedir. Başka bir ifadeyle yaşam doyumu, kişinin yaşamına nasıl baktığı ya da yaşamının ne kadar iyi olduğuna dair bilişsel değerlendirmesidir. Bireyin iş, aile, serbest zaman, sağlık, para, benlik ve yakın çevre gibi doyum alanlarındaki doyum düzeyi genel yaşam doyum düzeyini etkilemektedir. Dolayısıyla tüm bu alanlarda doyumu yüksek olan bireylerin genel yaşam doyumlarının da yüksek olduğu söylenebilir. Dodin üzerinden bakıldığında iş hayatında yakaladığı başarılar, sahip olduğu yüksek statü, arkadaşlarıyla kurduğu keyifli sosyal çevre ve Eugenie ile kurduğu olumlu duygusal bağ, yaşam doyumunun yükselmesine katkıda bulunmuş olabilir.

Erich Fromm’a göre insanlar özgürlüğe doğru yol almak istemekte fakat özgürlükle gelen köksüzlük insanın endişe duymasına neden olmaktadır. Bu nedenle insan özgürlük ihtiyacının yanında köklere sahip olma ihtiyacı da duyar. Bu bilgiler ışığında, filmde prens için hazırladığı yemek listesinde Dodin’in, geleneksel bir yemeği seçmesi kök ihtiyacı ile, bu yemeğe kendinden bir şeyler eklemesi ise özgürlük ihtiyacıyla açıklanabilir. Bununla birlikte Dodin’in yaptığı işi keyifle yapması, birçok şeften başarılı olması ve bu başarının beraberinde getirdiği statü ve bu statüden hoşnut olması; kariyer sürecinde önemli olan ilgi, yetenek ve değer üçlüsünün Dodin özelinde karşılandığını göstermektedir.

Filmin ilerleyen sahnelerinde Dodin ve Eugenie arasındaki ilişkinin duygusal boyutta derinleştiğini, Eugenie’nin en sonunda Dodin’in evlenme teklifini kabul ettiğini görmekteyiz. Çiftin arasındaki ilişki, duygusal uyumları, birbirine duydukları yoğun ve kalıcı haz; kelimler yerine yemek pişirme süreciyle ifade edilmektedir. Bu sahneler arasında Eugenie’nin hasta olduğunu, kimi zaman bayıldığını, bilincini kaybettiğini görmekteyiz. Hastalık daha da ilerleyerek Eugenie’nin hayatını kaybetmesine neden olmaktadır. Hayat arkadaşını kaybetmek Dodin için beklenmedik bir darbeye neden olmuştur. Yaşanan kaybın ardından duyulan yas, aşamaları ve süresi noktasında bireyden bireye farklılık arz edebilir. Bazıları için bu süreç kısa ve hafif olabilirken, diğerleri için uzun ve yoğun olabilir. Yas süreci boyunca içine kapanan Dodin, Eugenie’yi hatırlattığı için çok keyif almasına rağmen yemek pişirmekten uzaklaşmıştır. Sosyal çevresinin desteğiyle ancak bir yılın sonunda Eugenie’nin kaybını kabullenmiş ve normal hayatına, en büyük tutkusuna yavaş yavaş adım atmıştır.

“Filme ilişkin izlenimlerim”

Hayatlarının ortalarında yer alan iki insanın arasındaki iş, arkadaşlık ve aşk ilişkisini yemeklerin lezzetli dünyasına iliştirerek anlatan filmi mümkünse açken izlemeyiniz. Birine yemek pişirmenin, onu sevdiğini göstermenin bir yolu olduğu olanca saflığıyla ve yormadan izleyiciye aktarılmıştır. Keyifli seyirler…

Tuğçe UYSAL

Uzman Psikolojik Danışman

Tuğçe Uysal

Psikolojik danışman, Psikolektif+ Genel Yayın Yönetmeni. MEB’e bağlı bir okulda görev yapıyor, yüksek lisansını 2021’de tamamladı.