Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Trend Yatırım: Kişisel Gelişim – Psikolektif’ten – Sayı – 2

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.
Kişisel Gelişim: Kendini Keşfetme Yolculuğu mu, Endüstriyel Bir Yanılsama mı?

Bugün bir kitapçıya girdiğinizi düşünün. Raflarda sıralanmış bir sürü kitap göreceksiniz. Her rafın üstünde kitapların içeriği hakkında ufak bir etiket karşılayacak sizi. Parlak ve renkli kapakları, iddialı sloganları ve önündeki kalabalığı ile kişisel gelişim kitaplarının olduğu kısmı ayırt etmeniz hiç de zor olmayacak. Peki, bu alanı bu kadar popüler kılan nedir?


 

Kişisel Gelişimin Kökenleri ve Felsefesi

Kişisel gelişim süreci kişilerin bireysel hedeflerini gerçekleştirmek için kendini daha yeterli hale getirmesi olarak tanımlanabilir (Balaban ve Çakmak, 2016). Günümüzde neredeyse her alanda kendisinden söz ettiren kişisel gelişim olgusunun, insanlığın var olduğu günden bu yana hüküm sürdüğü söylenebilir. Bugün “Sen değişirsen dünya da değişir.” sloganıyla, kişisel gelişimin günümüze uygun olarak ruhu açıklanmaya çalışılsa da birçok bilimsel alanda olduğu gibi kişisel gelişim alanında da bu sloganı, Eski Yunan ile bağdaştırmak mümkündür. Bu slogan, eski Yunan’da bir yaşama sanatı olarak ele alınmaktaydı. Epimelesthai soutou yani kendine özen göstermek, kendine dikkat etmek, kendinle ilgilenmek kuralı Eski Yunanlıların (Platon’un Alkibiades’e ilk ve temel öğüdü) gözünde kişisel davranış biçiminin ve yaşama sanatının temel kurallarından biriydi. Daha sonra Sokrat, kendinle ilgilenmenin doğal bir sonucu olan kendini bilmek kavramını ortaya atmıştır. Bu gelişmeleri Spinoza’nın literatüre kazandırdığı conatus kavramı izlemiştir. Sözlük anlamı ile conatus; insanın tüm gücünü kullanarak gösterdiği gayret anlamına gelmektedir ki bu da günümüzde kişisel gelişim için kullanılan tabirlerden biridir. Günümüzden yaklaşık 2 bin yıl önce Sun Tzu tarafından Savaş Sanatı adlı savaşmadan kazanmak ilkesi üzerine yazılan kitap gücün insanilikle dengelenmesini amaçlayarak insanoğlunun maddi ve manevi yönleri arasında sürekli bir denge olması gerektiği tezini savunmaktadır (Tokur, 2006).

Kişisel gelişim sürecinde kişinin eğitmeni kendisidir. Gelişim yaşam boyu devam eden bir süreç olarak görülür. Burada anahtar kavram değişim olmaktadır. Çünkü kişisel gelişim aslında kişinin kendinin en iyi versiyonuna ulaşabilme gayesi ile giriştiği bir değişim sürecidir. Hedeflediği değişim noktasına ulaşabilmesi ise iradesini yönetebilmesi ile ilişkilidir. Değişimin hangi konuda ve ne yönde olacağı konusunda inisiyatif belirleyecek kişi yine bireyin kendisi olduğundan tercihlerinin kalitesi, etkinliği bulduğu alternatiflerle ve dönüştüğü kişi ile paralellik gösterecektir.


 

Kişisel Gelişim Endüstrisinin Eleştirisi ve Yaygınlığı

Kişisel gelişimin tarihsel gelişimine baktığımızda kişinin kendini bilmesi, kendisinin en iyi versiyonu için çaba göstermesinde hiçbir sakınca yoktur. En başa geri dönelim: Neden kişisel gelişim alanı bu kadar popüler olmuş ve satmaya başlamıştır? Mevcut kişisel gelişim furyasına karşı tepki gösteren bir kesim kişisel gelişimin suistimale açık bir alan olduğunu ifade etmektedir. Kişisel gelişim endüstrisinin yarattığı temel yanılgı, bireyin iradesine bağlı olarak her şeyin planlanabilir olmasıdır. Kişisel gelişim alanı, özgüven duygusuyla hayatı belli bir plan dâhilinde yaşamayı ve hedefe odaklanmayı öğütlerken alternatiflere açık olmak gerektiğini ve bol seçenekli düşünmenin yararlı olduğunu vurgular. Kişisel gelişim alanında her türlü başarı kutsanıp başarısızlık olasılıkları hayatın dışına itilirken çalışkanlık idealleştirilir; eyleme geçmek bir erdem niteliği kazanır. Bu nedenle bireyi hedefe odaklanmaktan alıkoyduğu düşünülen atalet hâli olumsuz bir karakter özelliği olarak resmedilir (Sevim, 2013).

Daha mutlu bir yaşam için tavsiyeler, bugünlerde modern ülkelerde yaygın olarak satılan sözde kendi kendine yardım kitaplarında bulunur. Bu kitaplar, psikoloji biliminden gelen görüşleri popüler hale getirir ve özellikle yeni gelişen pozitif psikolojiden yararlanır. Hollanda’da en çok satan 57 psikoloji kitabının analizi, birincil amacın psikolojik bozuklukların semptomlarını hafifletmek değil, kişisel güçleri ve işlevselliği geliştirmek olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ortak temalar şunlardır: kişisel gelişim, kişisel ilişkiler, stresle başa çıkma ve kimlik (Bergsma, 2008).

Türkiye’de 1980’li yılların sonundan itibaren yayımlanan kitaplar içerisinde iş yaşamına ve kişisel gelişime ilişkin kılavuz niteliğindeki kitapların yoğunluğu artmış; kitabevlerinde kişisel gelişim kitaplarına artık ayrı bir yer ayrılmaya başlanmıştır. Bunun sonucu olarak kişisel gelişim ayrı bir kategori olarak kavramlaştırılmaya ve zihinlerimizde yer etmeye başlamıştır. Her biri olumlayıcı/iyimser bir dille kaleme alınan bu iletişim tavsiyesi niteliğindeki kitaplar, toplam satış hacimleri göz önünde bulundurulduğunda en fazla tüketilen kitap grubu olarak öne çıkmaktadır (Özdemir, 2010).

Bireyi sürekli değişime zorlayan kişisel gelişim algısı bireyin yaşam koşulları ve gerçekleri ile bağdaşmadığı durumlarda ortaya kişinin omzuna yük edilen bir tablo çıkmaktadır. Kişisel gelişim bireyin olabileceğinin en iyisini olma yolundaki çabasıdır ve herkesin yolu kendine özgüdür. Uzman olamayan kişilerin popüler bir dille insanlara servis ettiği kişisel gelişim kaynakları kişiye faydadan çok zarar verebilir. Hayal kırıklığı, yetersiz hissetme, mükemmeliyetçi kişilik özellikleri gibi olumsuz sonuçlarla karşılaşmamak için bu alanda uzman kişilerin tavsiyeleri ile süreci yönetmek sağlıklı olacaktır.


Sizce de kişisel gelişim, doğru kaynaklarla ve bilinçli bir yaklaşımla ele alındığında bireyin hayatına gerçek bir değer katabilir mi?

Ebrar ALBAYRAK

Aday Psikolojik Danışman / Necmettin Erbakan Üniversitesi