
Erkeklik birey olarak “erkeklerin sahip olduğu biyolojik özelliklere istinaden toplumsal yaşamda oynamaları gereken rolü ve toplum içerisindeki konumunu şekillendiren yönergeler toplamıdır” (Uçan, 2012, s. 262). “Erkek”, tamamıyla kültürel bir kurgudur. Cinsiyetler arasındaki farklılıklar toplumsal yaşamın şekillenmesinde etkili olmaktadır.
Literatüre bakıldığında; erkeklik üzerine yapılan çalışmalar, 1970’lerin sonuna doğru tekil bir erkeklik idealinin olduğuna yöneliktir. Buna istinaden belirli bir erkeklik rol modeli ortaya çıkarılmıştır. 1980’lerin ortalarından itibaren ise erkeklik çalışmaları içinde; erkekliğin hakim olduğu tek bir erkeklik modeli fikri değişmeye başlamıştır. 1987’lerden sonra ikinci dönem feminist akımın konuya getirdiği ilgi sonucunda erkeklik kavramı nesne olarak değerlendirilmiştir (Horzum, 2018).
Geleneksel toplumlarda ataerkil iktidar “erkek”e kendisini aile ve toplum içerisindeki ilişkileri aracılığıyla tanıma ve sunma imkanı vermiştir. 19. yüzyılda erkeği tanımlayan “yaptığı iş, harcadığı emek” olmuştur; “eğer bir adamın işi yoksa, o bir erkek olmaktan daha az bir şeyi ifade ed(er)”(Reilly, 2006, s.65).
Avcı-toplayıcı üretim modelinden tarım ekonomisine geçildiğinde erkeklik kavramı ilk değişimini yaşamıştır, yeni ekonomik sistem yeni iş bölümlerini ortaya çıkarmış ve erkeklik kavramı yeniden tanımlanmıştır. Modern dönemin gelişimi ile birlikte sanayi toplumları ortaya çıkmış ve geleneksel iş bölümleri değişime uğramıştır. Kadın ve erkekler bu dönem boyunca aynı işi yapmaya başlamış, iş sektöründe erkeklik anlayışı değişmiştir. Ancak erkeklik algısının yaşadığı en büyük kırılma, postmodern dönemde farklı erkeklik kavramları ve farklı erkeklik anlayışlarının ortaya çıkması ile olmuştur. Bu dönemde artık birçok farklı erkeklik algısından bahsedilmektedir (Çağırkan, 2018). Örneğin ilk olarak 1994 yılında metroseksüel erkek kavramı ortaya çıkmıştır. Bu kavramın ardından retroseksüel, gettoseksüel, überseksüel gibi farklı erkeklik algıları ortaya çıkmıştır. Bu açıdan bakıldığında erkeklik kavramı, geleneksel dönem ve modern döneme nazaran postmodern dönemde büyük bir kırılma ve değişim yaşamıştır.
Postmodern Dönemde Erkeklik Tipleri
Post-modern Dönemde Metroseksüel Erkek
Metroseksüel erkek kavramı, modernizmle birlikte ortaya çıkan ve post modern dönemde yaygınlaşan bir kavram olmakla birlikte, değişen çalışma koşullarına ve iş bölümüne, sosyal yaşama ve kadının toplumdaki rolüne her koşulda ayak uydurabilen, “esnek” olarak tanımlanabilecek erkeği ifade eder (Çağırkan, 2018). Metroseksüel erkek; bedenine özen gösteren, ataerkil “erkeklik” kavramının argümanlarını sorgulayan, postmodern dönemde değişen cinsiyet rollerine uyum sağlayan erkeklik kimliğini temsil eder. Salzman (2006)’a göre her dönemde metroseksüel nitelemesi yakıştırılabilecek erkekler yaşamıştır. Postmodern dönemin farkı “bu kimlik biçiminin sayıca çok daha fazla erkeğin benimsediği bir fenomen haline” gelmesidir (Salzman, 2006, s.133). Bazı görüşlere göre ise metroseksüel erkeklik kavramı medya aracılığıyla icat edilmiştir. Örneğin; David Beckham, Ben Affleck, Tarkan gibi toplum tarafından tanınan isimler metroseksüel erkek olarak ifade edilerek bu kavramın rolü medya aracılığıyla servis edilmiştir. Modernizmle birlikte ortaya çıkan ve post modern dönemde yaygınlaşan bu kimlik biçimini, çok fazla erkeğin benimsediği düşünülmektedir.
Post-modern Dönemde Retroseksüel Erkek
Retroseksüel erkek kavramı, metroseksüel erkek anlayışına bir karşılık olarak ortaya çıkmıştır. Metroseksüel erkek algısının 1994 yılından sonra toplumsal hayatta karşılığını bulmaya başlaması sonucu bazı erkek grupları bu durumu eleştirmiş, karşılık olarak geleneksel erkeklik algılarından vazgeçmek istememiş ve geleneksel erkek algısı ve imajını korumaya devam etmiştir (Çağırkan, 2018). Genel olarak tanımlarsak retroseksüel erkek; geleneksel erkek anlayışını devam ettirmeye çalışan, zamanın çoğunu spor salonlarında geçirmeyen, modern dönemin erkeklik imajını devam ettirmeye çalışan erkektir. Retroseksüel erkeklik algısı muhafazakar özelliklere sahip denilebilir. Toplumsal norm ve kurallara bağlı, marjinallikten uzak duran ve toplum tarafından onaylanan erkeklik algısıdır.
Post-modern Dönemde Gettoseksüel Erkek
Gettoseksüel erkeklik kavramı, kelime kökünden anlaşılacağı üzere kırsal ya da taşra erkeklik algısının değişimidir (Çağırkan, 2018). 90’lı yıllarda ortaya çıkan metroseksüel erkeklik kavramı taşrada yaşayan erkekleri de etkileyerek erkeklik algısının dönüşümüne sebep olmuştur. Önceki dönemlere göre kitle ulaşım araçlarının yaygınlaşması, gelişmiş bölgelerde ortaya çıkan moda akımları, kırsal ve taşrada yaşayan erkekleri de etkisi altına almaktadır. Böylece sinema, televizyon ve sosyal medya aracılığıyla moda ve entelektüel birikim kırsal ve taşrada yaşayan erkeklere daha kolay ulaşabilmektedir. Özellikle kırsal kesimde yaşayan ve sosyo-ekonomik seviyesi görece düşük olan, bakımlı ve modayı takip eden erkekler, bütçesi doğrultusunda imitasyon ürünler tercih ederek bu erkeklik anlayışını yansıtmaktadır. Türkçe’ye “taşraseksüel” olarak çevrilen bu erkeklik imajı sosyo-ekonomik seviyesi düşük bazı semtlerde veya şehirlerde yaygın olarak bulunmaktadır. Bu nedenle kırsalda yaşayan erkeklerin rolü geleneksel döneme göre değişim göstermekte ve aynı zamanda cinsiyet kavramına bakış da değişmektedir. Kırsal bölgelerdeki tekil erkek egemenliği, kadınların sosyal yaşama katılımıyla birlikte etkisini azaltmaktadır. Buna uyum sağlayabilen erkekler de gettoseksüel erkek olarak tanımlanabilir.
Post-modern Dönemde Sapyoseksüel Erkek
Sadece spor yapan, modayı takip eden, dış görünüşüne önem veren, ikili ilişkilerinde uyumlu olan erkeklik algısı, günümüz toplumlarında zekanın ön plana çıkmasıyla birlikte değişim göstermektedir. Bu bağlamda son yıllarda kendini sapyoseksüel olarak nitelendiren insanlar ortaya çıkmıştır. Bu insanlara göre bilgi güçtür ve günümüz postmodern toplumlarında zeka güce ulaşacak tek araç olarak görülmektedir (Çağırkan, 2018). Günümüz toplumlarında gittikçe yaygınlaşan bir görüş olan sapyoseksüellik kavramı, erkeklik algısının güç ve iktidar temelli şekillenmesine ve geleneksel erkeklik kalıplarının terk edilmesine sebep olmaktadır.
Post-modern Dönemde Überseksüel Erkek
Salzman (2006)’ın ortaya attığı überseksüel erkek kavramı, “ideal erkek” hedefinden yola çıkarak bireyin sisteme uyum sağlamasından ziyade kendini tanımasını ve ihtiyaçlarını bilmesini öncelik olarak almıştır. “Über” kelimesi “en iyi” ve “en üstün” erkek idealini anlatmak için kullanılmıştır. Überseksüel erkeklik kavramı, erkeklerin kalıp yargılardan bağımsız olarak kendisini olduğu gibi tanımlayabileceğini, bunun için çabalayacağını ileri sürer. Überseksüel erkek de metroseksüel erkek gibi bakımına önem verir fakat bunu toplum tarafından beğenilmek ya da onaylanmak yerine kendine verdiği değer olarak yorumlar. Metroseksüel erkeğin alışveriş yapmayı eğlence olarak görmesine karşın, überseksüel erkeğin benliğini besleyecek “koleksiyonunu zenginleştirecek belli eşyaları satın almak için” alışveriş yaptığı ileri sürülür (Salzman, 2006, s.133).
Erkeklik Algısındaki Değişimlerin Toplumsal Etkileri
Akyüz (2005), günümüz toplumlarında güçlenen kadın hareketleri karşısında ataerkil toplum yapısını savunan ve kadın hareketlerine karşı söylemde bulunan, erkeklik kavramının gelişimine uyum sağlayamayan erkeklerin varlığını ifade etmektedir. Güneş (2006) ise erkeklerin, hegemonik erkek ideolojisinin temsili olan; tutumlar, söylemler ve eylemlere sığınarak, kendisini, topluma ve kadın cinsine kanıtlama, kabul ettirme çabası içine girdiğini, daha üst bir cinsiyet statüsünde olmayı; varoluşsal bir gereklilik, kendini gerçekleştirmenin koşulu, kısaca bir zorunluluk olarak görmesi; kadınların dışlanması, ezilmesi ve sömürülmesinin sosyal temellerini oluşturduğunu ifade etmektedir.
Sonuç olarak; geleneksel dönemde hakim olan tekil erkeklik kavramının modernizmle birlikte değişmesi, tekil erkeklik üzerinde farklı algılamalar ortaya çıkması, aynı zamanda süreç içerisinde kadınların toplumda edindikleri rol ve algıların değişmesi toplum içerisinde erkeklerin uyumsuzluk problemleri yaşamasına ve sosyal sorunların artmasına sebep olmaktadır. Aynı zamanda modernizmle birlikte oluşan erkeklik kavramına uyum sağlayamayan erkekler postmodern dönemde oluşan erkeklik kavramıyla birlikte bir “kriz” yaşamaktadır. Postmodern dönemde unisex kavramının ortaya çıkmasıyla çeşitlenen erkeklik algılarına toplumun büyük bir çoğunluğunun uyum sağladığı, kadın ve erkek cinsiyeti arasındaki duvarların yıkıldığı ve cinsiyetten kaynaklanan toplumsal sorunların azaldığı bir dünya umut ediyorum.
Yavuz Selim KAYMAKCI
Psikolojik Danışman