Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Bir Küçücük Depresyon Varmış – Psikolektif Dergisi – Sayı – 15

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Depresyon, üzerine çokça araştırma olması sebebiyle hakkında pek çok bilginin olduğu bir kavramdır. Temel olarak tanımını yapacak olursak depresyon; insanın yaşama istek ve zevkinin kaybolduğu, kişinin kendisini derin bir keder içinde hissettiği, geleceğe ilişkin kötümser, karamsar düşünceler; geçmişe ilişkin yoğun pişmanlık, suçluluk duygu ve düşüncelerini taşıdığı, bazen intihar girişimi veya ölümün olabildiği, uyku, iştah, cinsel istek vb. alanlarda bozuklukların olduğu bir rahatsızlıktır. Ayrıca depresyonda; dünyaya karşı ilginin azalması, diğer insanlara yatırım yapma veya bağlanma kapasitesinin kaybolması; kendini ayıplama, kınama, kendine serzenişte bulunma, sitem etme ve kendini aşağılama, hor görme gibi duygularla bir arada olan ciddi benlik saygısı ve kendilik değeri düşmesiyle karşılaşılabilir (Adıyaman, 2010).


Tanı kriterleri göz önünde bulundurulduğunda daha çok yetişkinlerin depresyon yaşadığı düşünülebilmektedir. Çok yakın zamana kadar çocukların depresyon yaşamadığı düşünülmekle beraber bu durum bir problem olarak görülmemekteydi. Ancak çocukların yaş ve gelişim dönemlerine göre farklılıkları olsa da depresyon yaşayabilecekleri araştırmalar ile desteklenmektedir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda depresyonun çocuklar için de ciddi bir rahatsızlık olduğu ve çocukların okul, aile, çevre ile ilişkilerini olumsuz olarak etkilediği ortaya çıkmıştır (Şar, 2008).


Depresyon; çocuk ve ergenlerde keyif aldıkları etkinliklere karşı ilgi yitimi, okul ve günlük aktivitelere katılmada zorlanma, öz bakımda azalma gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Yetişkinlerde olduğu gibi karamsarlık, gelecekle ilgili beklentilerde azalma, umutsuzluk, kendisinden memnun olmama da bu belirtiler arasında sayılabilir. Ancak çocuklar, erişkin depresyonundan farklı olarak üzgün duygulanımdan çok huzursuz duygulanım gösterebilirler. Özellikle dürtü kontrolü zayıf olan çocuklar öfke nöbetleri ve agresif davranışlarda bulunabilirler (Akdemir, 2017; Baybörü, 2019). Depresyonla beraber çocuklarda görülen belirtilerden bir kısmı; ilgi kaybı yaşanması, halsizlik durumu ve sürekli yorgunluk hissi oluşması, bir etkinliğe başlama ve devam etmede zorluk çekme, kararsızlık yaşama, özgüven ve özsaygıda azalma, iştah durumunun azalması ya da artması ve buna bağlı olarak kiloda değişme, enerji kaybının yaşanması, bir şeye dikkatini vermede güçlük yaşama, karamsarlık, umutsuzluk, tekrarlayan ölüm düşünceleri ya da intihar girişimlerinde bulunma, geçimsizlik, kavgaya meyilli olma, ani öfke, uykuya dalamama veya uykuya doyamama-sabahları zor uyanma, okul performansında değişim, toplumsallaşma ve grup katılımında azalma, sosyal geri çekilme, somatik şikâyetler; migren harici baş ağrıları, karın, kas ağrıları olarak sayılabilir (Barut, Koç, Şar, 2007; Karadeniz, 2020).


Özellikle çocuklarda depresyon riskini arttıran etkenler şu şekilde sıralanabilir: soy ağacında depresyon, ağır ve zorlayıcı kabul edilecek yaşam koşullarına maruz kalmak, sevilen birinin kaybı veya terk edilmek, kötü aşağılayıcı muameleye maruz kalmak, ağır bir fiziksel hastalık geçirmek, uzun süreli bakım ve tedavi gerektiren fiziksel bir hastalığa yakalanmış olmak, baskıcı veya aşırı ilgisiz ailede yetişmek. Sayılan belirtilerin yetişkinlikte yaşanan depresyon için de temel teşkil ettiğini belirtmek gerekmektedir. Ebeveynlerinden birinde depresyon görülen çocuklar, diğerlerine göre daha fazla risk altındadır. Anne baba boşanması, ekonomik sıkıntılar, ölüm ve hastalık durumları da çocuğun hayatını olumsuz etkilediğinden dolayı depresyon için birer risk etmenidir (Adıyaman, 2010; Baybörü, 2019).


Depresyon tanılarında dikkat çeken nokta; belirtilerin yetişkinlerde fark edilmesi daha kolayken çocuklarda bu belirtiler farklı şekillerde kendini gösterebilmektedir. Özellikle çocukların yaş ve gelişim özellikleri, kendilerini, duygularını ifade edebilecek kadar dil gelişimine sahip oluş düzeyleri gibi nitelikler depresyonun tanı ve teşhisinde oldukça büyük bir öneme sahiptir. Çocukluk çağı depresyonlarının teşhis edilmesinin yetişkin depresyonlarından daha güç olması sebebiyle psikiyatrik değerlendirme sırasında çocuğun kendisini, ebeveynlerini, öğretmenini ya da diğer aile bireylerini içine alan çok kaynaklı bilgi edinme süreci ve gelişimsel bakış açısı büyük önem taşımaktadır. Çocuk ve ergenlerde depresyon tedavisi planlanırken çocuğun yaşı, gelişim evresi, hasta ve bakım verenin tedavi tercihi, eşlik eden bozukluklar, depresyonun şiddeti ve ilişkili risk etmenleri göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca hastanın depresyonu ile ilişkili risk etmenleri, tedavinin faydaları, hastanın mevcut durumu ve gidişata ilişkin beklentiler hakkında, hasta ve aile eğitimleri tedaviye dâhil edilmelidir (Bilginer, 2014).


İnsanın anavatanı çocukluktur der sevgili Doğan Cüceloğlu. Geleceği kendi ellerimizle şekillendirdiğimizin bilincinde olduğumuz anların artması dileğiyle.