Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Bir Şemanın Rüyası: Duygusal Yoksunluk – Psikolektif Dergisi – Sayı – 18

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 4 Dakikadır.

“Bir sınavdan beklediğimden çok daha düşük bir puan almışım, muhtemelen kalacağım. Canım çok sıkkın ve moralim aşırı bozuk. Böyle durumlarda oturur eski diğer başarısızlıklarımı düşünürüm. Tüm hepsini. Yani sadece derslerimi değil ilişkilerimdeki başarısızlıkları da düşünürüm. Fakültenin kafeteryasında oturmuş tam da bunu yapıyordum. Sonrasında sevgilim mesaj atıyor ‘Hadi fakültenin girişinde seni bekliyorum’ yazmış. Fakültenin merdivenlerinden yavaş yavaş giriş katına iniyorum. Fakülteye açılan kapının önünde, koridorda beni bekliyor. Beni sıcak bir gülümseme ve içten bir sarılma ile karşılıyor. Bu sırada bir şeylere üzgün olduğumu seziyor ve ben daha bir şey demeden gözlerimin içine bakarak beni dinleyeceğini hissettirerek neler olduğunu soruyor. Ayak üstü muhtemelen kalacağım dersten ve buna bağlı olarak önceki başarısızlıklarımın aklıma geldiğinden bahsediyorum. Beni dikkatli bir şekilde dinleyip diğer sınav için cesaretlendirdikten sonra ‘Neyse ki senin için güzel bir sürpriz hazırlamıştım bugün’ diyor. 

Anlamadım benim için bir sürpriz mi hazırlamıştın?

Evet senin için, senin mutlu olmanı istediğim için

Benim mutlu olmamamı mı düşünüyorsun?

‘Tabii ki de düşünüyorum ve mutlu olmanı istiyorum. Hadi gel sürprizin dışarda seni bekliyor’ diyerek heyecanlı adımlarla benden önce fakültenin çıkışına yöneliyor. Büyük bir şaşkınlık ve heyecan içerisinde adımlarımı çıkışa doğru sürüklüyorum. Kapı camdan olduğu için dışarıda beni hangi sürprizin beklediğini görebilmem lazım ama göremiyorum, olmuyor çünkü dışarısı güneş ışınlarıyla adeta bembeyaz parlıyor. Sadece dışarda bir yaz gününden kalma aydınlık ve güzel bir hava olduğunu idrak edebiliyorum. Bunun üzerine adımlarımı kapıya doğru hızlandırıyorum. Tam kapıdan çıkacağım ve görüntü netleşecek ki… 

Uyanıveriyorum. 

Zaten böyle bir şey ancak rüyamda olur çünkü gerçek olamayacak kadar güzeldi. Benim ihtiyaçlarımı düşünecek, üzüldüğümde beni dinleyecek ve bana sevgisini gösterecek, benim mutluluğumu umursayacak bir sevgili zaten benim için gerçek olamazdı. Nasıl da yok yere heyecanlandım öyle? Ama itiraf etmeliyim ki rüyadan uyandığımda beni böylesine mutlu edebileceği için heyecanlandıran sevgilinin gerçek olmayışı büyük hayal kırıklığı oldu.” diye yazmıştı rüyasını ve rüyasına dair duygularını, düşüncelerini diğer tüm rüyalarını not aldığı defterine.

‘Rüyalar bilinçdışına giden kraliyet yoludur’ der Freud. Aynı zamanda gündüz bastırılan bir arzunun bir rüyada çıkış yolu bulduğu durumların oldukça fazla olduğunu söyler. Rüyalar ihtiyaçlarımıza, arzularımıza, korkularımıza, beklentilerimize dair sembolik öğeler içerir. Freud’un bu ifadelerinden yola çıkarak özellikle yakın zamanda ihtiyaçlarımıza ilişkin bir olay yaşadığımızda rüyalarımızda bu duygusal ihtiyaçlarımıza dair semboller görmemiz oldukça doğaldır. Şema Kuramı çocukluk ve ergenlik döneminde ihtiyaçların karşılanmaması nedeniyle uyum bozucu şemaların oluşabileceğini ve yaşamın ilerleyen dönemlerinde de yaşantılar içerisinde kendini gösterebileceğini söylemektedir. Yaşamın ilk dönemlerinden itibaren karşılanmamış duygular, ihtiyaçlar ve hayal kırıklığı yaratan anıların bir süre sonra hatırlanması güçleşir çünkü psikolojik sağlığın korunması için yoğun duygusal anılar bastırılır. Fakat bu bastırmanın izi geçmişte karşılanmamış duygusal ihtiyaçlarla baş etmek için nasıl bir yol izlendiyse ilerleyen yaşantılarda da yine benzer şekilde davranışlara yansır. İlerleyen yaşantılarda da yeni koşullar için uyumsuz olsa bile aynı davranışlar sürdürülmeye devam edilir (Young, Klosko ve Weishaar, 2003). Bu durumda günlük yaşamda ihtiyaçlar karşılanmamaya devam eder ve yaşanılan olaylarda da duygu ve düşünceleri etkileyerek bu karşılanmayan ihtiyaçların rüyalara yansımasına sebep olur.

Duygusal yoksunluk şemasına sahip olan bireyler ebeveynlerinden yaşamlarının erken dönemlerinde yeterli düzeyde ilgi, bakım, korunma, şefkat, sevgi ve empatiyi alamadığını hissetmişlerdir. Bakım verenleri tarafından bağlanma temel ihtiyaçlarının sağlıklı düzeyde karşılanması gerçekleştirilmemiştir. Bu nedenle yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde de hiçbir zaman yeterince sevilmeyeceklerini ve buna bağlı olarak hayatları boyunca duygusal olarak yalnız kalacaklarını düşünürler (Young ve Klosko, çev. 2018).

Duygusal yoksunluk şemasına göre rüyayı değerlendirecek olursak yazının başında paylaşılan rüyayı gören kişinin erken dönem yaşantısındaki anıları ele alındığında ebeveynlerinin yanında olduğunu bilmesi ile korunma ihtiyacının karşılanmış olduğunu düşünebiliriz. Fakat annesi tarafından ihtiyaçlarının ve isteklerinin dinlenmediğini düşünür ve babası tarafından yeterince sevgi ve şefkat görmediğini düşünürsek bakım, sevgi ve empatiye dair duygusal ihtiyaçları karşılanmadığından duygusal yoksunluk şemasının oluşma sürecini anlamlandırabiliriz.

Duygusal yoksunluk bireylerde 3 farklı biçimde kendini gösterebilmektedir. Bireyin anlayış, dinleme, kendini açma, başkalarıyla duygularını paylaşma konularında yoksunluk hissedebilmesiyle ilişkili olan empati yoksunluğu; güç, yön veya rehberlik konularında yoksunluk yaşamayla ilişkili olarak koruma yoksunluğu; dikkat, sevgi/şefkat, sıcaklık ve arkadaşlık ilişkilerinde yoksunluk hissetmesi ile ilişkili olan bakım yoksunluğu; duygusal yoksunluk şemasının görülen biçimleridir (Rafaeli, Bernstein ve Young, çev. 2019; Young, Klosko ve Weishaar, 2003). Yazının başında paylaşılan rüyayı incelediğimizde bireyin korunma yoksunluğuna dair bir ihtiyacı olmasa da yaşadığı olumsuz durum karşısında duygularının önemsenmesi ve kendisine sevgi/şefkat ile yaklaşılmasına ilişkin bakım yoksunluğu olduğu ve kendisini açarak başkasıyla duygusunu paylaşma, anlaşılma ve dikkatli bir şekilde dinlenme isteğine ilişkin empati yoksunluğu yaşadığı düşünülebilir.

Bireyler duygusal yoksunluk şemalarının yoğun duygusal acısıyla başa çıkabilmek için 3 farklı başa çıkma biçimi sergileyebilirler. Bireyler yakın ilişkilerden kaçınarak hiçbir yakın ilişki kurmak istemeyebilirler (kaçınma başa çıkma biçimi), bireyler ilişkilerinde ihtiyaçlarının karşılanmasına dair gerçekçi olmayan düzeyde beklentilerde bulunarak gördükleri ilgi ve sevginin her zaman az olduğunu, daha fazlasının olabileceğini düşünebilirler (telafi başa çıkma biçimi) ve bireyler genel olarak soğuk, mesafeli, kendilerine ilgi ve sevgi göstermekten uzak kişilerle ilişki yaşayabilirler (teslim başa çıkma biçimi). Teslim başa çıkma biçiminde aynı zamanda kendini gerçekleştiren kehanetin izlerini görmek de mümkündür. Bireyler ilişkilerinde sevgi ve ilgi görseler bile bu ilgiyi fark edemeyebilirler. İlgi gördüklerini hissetmediklerini düşündükleri bir ana odaklanıp bu anı büyüterek kendi ilişkilerini baltalayabilirler veya ilgi ve sevgi gördüklerinde şaşırırlar. Bu durum duygusal yoksunluk şeması olan kişilere yabancı gelir çünkü duygusal yoksunluk şemasına sahip bireylerin algılarında yeteri kadar sevilmeyecekleri temel inancı vardır ve bunu destekleyecek kanıtlar ararlar (Young, Klosko ve Weishaar, 2003). Yazının başında paylaşılan rüyaya ilişkin notları ele aldığımızda bireyin duygusal yoksunluğa teslim olarak başa çıkmaya çalıştığını görebiliriz. Rüyasında bir başkasından sevgi ve şefkat görmesi ile kendisinin yaşamda başına gelen üzücü anılarda dikkatlice dinlendiğinde ihtiyacı karşılandığı için iyi hissettiğini fakat uyandığında bu ihtiyaçlarının gerçek hayatta karşılanmayacağına dair düşünce ve inançlarını not düşmesi bireyin sevgi/şefkat, dinlenme, anlaşılma gibi temel ihtiyaçlarının hiç karşılanmayacağı düşüncesine teslim olduğuna işaret etmektedir. Bu bireyin gerçek yaşamdaki ilişkilerinde kendisine soğuk davranan ve mesafeli kişileri hayatına alması muhtemeldir ve bu durum birey mutsuz hissetse bile bireyin şemasının doğrulanmasına ve yaşamda başına gelen bu olayın kendisine tanıdık ve bilindik gelmesi hissini yaratmasına yol açacaktır. 

Şemalar karşılanmamış ihtiyaçlardan ve beklentilerden oluştuğu ve günlük yaşamdaki insan ilişkileri ve iletişimlerinde de etkili olduğu için yaşanan olaylar karşısında tetiklenen şemaların rüyalarda kendilerini yansıtmaları oldukça olasıdır. Bazen şemalara ilişkin tekrar eden benzeri yapıda rüyalar görülmesi mümkün olabileceği gibi yakın zamanda şemayı tetikleyen bir olay yaşanması durumunda karşılanmamış duygusal ihtiyaçlara ilişkin rüyalar görülmesi de muhtemeldir. Eğer yaşamda en temel karşılanmamış duyguların rüyalara yansıması sonucu karşılanması istenen duygu ve ihtiyaçların farkına varılırsa şemanın etkisi ve şemanın yaşamdaki örüntüsünün varlığı anlamlandırılabilir ve böylece daha iyi hissetmek için adımlar atılabilir. Nitekim Carl Gustav Jung’un söylediği gibi “Dışarı bakan rüya görür, içeri bakan uyanır.”  

DİPNOT: Bu yazıda paylaşılan rüya ve rüyayı görmüş olduğu varsayılan kişiye dair erken dönem yaşantı bilgileri, yazıyı zenginleştirmek amacıyla kurgusal olarak oluşturulmuştur.

Şükrü Can ÖZÜAK 

Psikolojik Danışman