Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Rüya tabirlerinden rüya analizine: Anlamlandırma çabası – Psikolektif Dergisi – Sayı – 18

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

Görmek anlamına gelen Arapça rü’yet kökünden türetilen ‘‘rüya’’ uyku esnasında zihinde beliren görüntülerin bütünü olarak tanımlanabilmektedir. İnsanla birlikte var olan ve insanın anlamlandırmak için çaba sarf ettiği rüyaların yorumu ise Eski Mısırlılar, Asurlular ve Yunanlılar’da kâhin ve büyücülerin en önemli görevleri arasında yer almıştır. Rüya tabiri (yorumu) konusunda yazılmış ilk metinlerin ise milâttan önce 2000’li yıllarda Asurlular tarafından yazıldığı bilinmektedir. Rüya tabiri konusunda günümüze ulaşan en eski eser ise British Museum’da korunan ve milâttan önce 2000 yıllarına ait olduğu tahmin edilen bir Mısır papirüsüdür. Söz konusu papirüste 200 çeşit rüya tabirine yer verilmiştir. Rüya olgusu, eski medeniyetlerin yanında semavi dinlerde de kendine yer bulmuştur. Tevrat’ın tekvin adlı bölümünde Hz. Yusuf’un rüyalarından; Kuran-ı Kerim’de ise Hz. İbrahim, Hz. Yusuf ve Mısır hükümdarının gördüğü rüyalardan söz edilmektedir. Hz. Muhammed’in Bedir Savaşı ve Mekke’nin fethi öncesi gördüğü rüyalar da mucizenin tasavvuru olarak görülmektedir (Çelebi, 2008). 

Rüyaların eski medeniyetlerden, semavi dinlere kadar geniş bir alanda ilgi gördüğü ve anlamlandırılmaya çalışıldığı görülmektedir. Rüya tabiri (yorumlanması) ile insanların gördükleri rüyaları anlamlandırmaya çalışmaları, rüyaları aracılığıyla dünlerini ve bugünlerini yorumlayıp gelecekleri hakkında da bilgi sahibi olmak istedikleri söylenebilir. Rüyalara gösterilen ilgi ise kimi zaman rüya gören kişilerin istismar edilmelerine de yol açmıştır. Türkiye’de bir dönem Flash TV’de yayınlanan Rüyanız Hayrolsun programıyla genel izleyicinin rüyalara bakış açısı ve yükledikleri anlam görülmüş; programda rüyaları yorumlayan kişinin ise belli bir zamandan sonra programı gösteri ve eğlence alanına çevirdiği görülmüştür. Söz konusu programda rüyaları yorumlayan kişinin daha sonra Rüyanız Hayrolsun adıyla kitap çıkardığı bilinmektedir. İlgili programın sunucusu olan kişinin kendisini medyum olarak da tanımladığı görülmektedir. Medyumluk ise kişilik bozuklukları arasında yer alan ve büyüsel düşüncelere sahip, kendine özgü, alışılmamış, acayip görüşleri, referans düşünceleri, illüzyonları ve gerçekdışılık duyumları olan şizotipal kişilik bozukluğunu akla getirmektedir (Köroğlu, 2014). 

Psikoloji literatüründe ise rüya, psikanalitik terapide bilinç dışı malzemeyi açığa çıkarmada ve çözülmemiş konular için içgörü sağlamada önemli bir araç olarak görülmüştür. Rüya yorumu ile arzuların, ihtiyaçların ve korkuların açığa çıkarılabileceği düşünülmüştür. Freud, bilinçli yön olarak bilinen ego tarafından kabul edilmesi güç olan bazı güdülerin ya da hatıraların sembolik biçimlerde ve sıklıkla da rüyalarla açığa çıktığını dile getirmiştir. Freud’a göre rüya, bastırılmış id dürtülerinin ve ego savunmalarının aralarındaki bir anlaşmadır. Rüya içeriği ise rüya görenin algıladığı açık içerik ile rüyadaki sembolik ve bilinç dışı güdüleri içeren örtük içerikten meydana gelmektedir. Analist ya da terapist rüyaları yorumlarken; hastayı rüyanın çeşitli yönlerine ilişkin serbest çağrışımı kullanması ve rüyanın bazı kısımları tarafından uyarılmış olan duyguları hatırlaması için cesaretlendirir. Hastalar rüyalarını keşfettikçe, terapist onların çağrışımlarını işler ve malzemenin bastırılmış anlamını fark etmelerine yardımcı olur (Sharf, 2014). Rüyaların yorumlanması aracılığıyla, hasta/danışan yaşadığı sorunlara ilişkin içgörü kazanmaktadır. 

Rüya analizini psikoloji literatüründe ilk ele alan kişinin Freud olduğu bilinse de Carl Gustav Jung’un da analitik psikoloji kuramında rüya analizini işlediği bilinmektedir (Kavut, 2020). Jung tarafından rüya, biçim ve anlam yönüyle, görünüre ayak uyduramayan ruhsal bir ürün olarak ifade edilmiştir. Rüyada her bir parçanın geçmişteki yaşanmışlıklar ve deneyimlerle bağlantılı olduğunu belirten Jung, rüyanın bilinmeyenin bir sesi, bir elçi olduğunu belirtmiştir (Wehr, 2014; s.113-114, Akt., Kavut, 2020). Rüyaların temel işlevi psikolojik dengeyi düzeltmektir. Gerçekçi olmayan düşünceler taşıyan, kendilerini büyük gören ya da olduklarının epeyce üzerinde planlara sahip olan kişilerin neden uçtukları ya da düştükleri rüyalar gördüklerini açıklamada rüyaların psikolojik dengeyi düzeltme işlevi rol oynamaktadır (Jung, 2015, s.46; Akt., Kavut, 2020). 

İnsanlığın ortak mirasına yönelik büyük bir zenginlik kaynağı olan rüyalar, geçmişten günümüze ilgi odağı olmuş; gerek tarihi ve dini kaynaklarda gerekse de psikoloji literatüründe yorumlanmaya, anlamlandırılmaya çalışılmıştır. Rüyalarını anlamak, anlamlandırmak isteyen insanların başvurduğu kaynaklar ise yaşayış biçiminden, kültürden ve inançtan etkilenmektedir. Rüyalara yönelik gizem ise anlamlandırma çabasını canlı tutmaya devam edecek gibi görünmektedir. Rüyaları anlamaya çalışmak değerli olsa da rüyalarda yaşamamaya özen göstermek de bir o kadar değerlidir. Unutmayalım ki rüyalarımızda gördüğümüz bizi tebessümle uyandıran şeyleri gerçekleştirmenin tek yolu uyanmaktan geçmektedir. 

Mücahit Akkaya

Psikolojik Danışman / Doktorant

Dr. Psikolojik Danışman Mücahit Akkaya

Psikolojik Danışman ve bilim doktoru. Psikolektif’in kurucusu, PDR alanında lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladı. MEB’de okul psikolojik danışmanı olarak çalışıyor. Kabul ve Kararlılık Terapisi, BDT ve Motivasyonel Görüşme, Sporda Psikolojik Performans Danışmanlığı eğitimlerini aldı. 2025’ten itibaren Diyarbakır’daki Aris Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nde danışan görmekte.