
“Albert Camus, Veba’yı yazdığında temel meselenin şehri kuşatan değil bizi içten içe çürüten veba olduğunu düşünüyordu. Ona göre, salgın günlerinde insanda takdir edilecek şeyler kınanacak şeylerden daha fazlaydı. ‘Kışın ortasında, içimde mağlup edilemez bir yaz olduğunu fark ettim’ diye yazacaktı.” (Sayar, 2020). Şu an ülkemizde ve dünyamızda yaşanan koronavirüs salgını American Psychology Association (2020) tarafından bir halk sağlığı krizi olarak nitelendirilmiş, United Nations Development Programme da (2020) buna benzer olarak salgını 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en büyük zorluk ve zamanımızın tanımlayıcı küresel sağlık krizi olduğuna değinmiştir. İçinde bulunduğumuz dönemde birçok uzmanın dünyanın yaşadığı salgın hastalık sebebiyle sağlamlığımızı ve psikolojik onun sürdürülmesine dair bir kavram olan ‘umut’u ele aldığı görülmektedir.
Psikolojik Sağlamlık ve Umut
McCubbin ve McCubbin (1989) psikolojik sağlamlığı kriz durumlarında ailelerin dayanmalarına yardım eden ailelerin karakteristikleri, boyutları ve özellikleri açısından tanımlamışlardır (Erarslan, 2014). Psikolojik sağlamlık; insanların bir sıkıntı yaşadıktan sonra tekrar toparlanabilmeleriyle, kendilerine gelebilmeleriyle ilgili bir kavramdır ve umut psikolojik sağlamlığın da çok önemli bir bileşenidir (Doğan, 2019). Umut psikolojik sağlamlık araştırmalarında ele alınan bireysel koruyucu faktörlerden biridir (Gizir, 2007). Umut, sağlam çocuk ve ergenlerin karakteristik özelliği olarak da tanımlanmıştır (Kumpfer, 1999; Martinek & Hellison, 1997 akt. Karaırmak, 2007). Snyder (2004), umudun karakter güçlerinin en önemlisi olduğunu öne sürmüştür (Park, Peterson ve Seligman, 2004). Snyder ve arkadaşları (1998, 2000) umudun yaşamda karşılaşılabilecek problemlere karşı birincil ve ikincil koruma fonksiyonlarından bahsetmişlerdir. Umutlu düşünce, bireylere zaman içinde belirli bir amaca ulaşılarak mutlu olunacağı ile ilgili bir bakış açısı kazandırır (akt., Aydın, 2010). Umut, diğer iç kaynaklarla birlikte dış tehditlere veya iç güvenlik açıklarına karşı bir koruma görevi görür (Roxanna, M.R., Hjemdal, O, Krysinska, K. & Martinez, P. ve Corveleyn, J., 2017).
Olsson, Bond, Burns, Vella-Brodrick ve Sawyer (2003) tarafından yapılan bir çalışmada psikolojik sağlamlık ile ilgili koruyucu içsel faktörler arasında olumlu mizaç, sağlıklı nörobiyolojik yapı, zekâ, etkili iletişim becerileri, sağlıklı kişiler arası ilişkiler, öz yeterlik, benlik saygısı, mizah kapasitesi, umut ve pozitif benlik algısı yer almaktadır (akt. Akar, 2018). Sağlam bireyler, olumsuz duygusal durumları düzenleyerek olumlu duyguların ortaya çıkarıldığı başa çıkma stratejilerini kullanırlar. Örneğin, bireyler stres düzeyinin yüksek olduğu durumlarda duyguları düzenleyerek sakinleşmeye, araştırmaya, umut ve iyimser düşünceye (sorunun üstesinden gelmeye ilişkin inanca sahip olmak) bağlanırlar (Werner & Smith, 1992 akt. Oktan, 2012). Psikolojik sağlamlığı artıran faktörlerin çoğu anlam ve umut başlığı altında toplanabilir. Umut, alternatif bir yol ve travmatik durumun ötesinde daha iyi bir gelecek olasılığını gerektirir. Seçim ve değişim olasılığını getirir. Umut, koşullarımızı iyileştiremesek bile, ona karşı tutumumuzu değiştirebileceğimiz durum üzerinde biraz gücümüz olduğunu ima eder (Hollick ve Connelly, 2010).
Psikolojik Sağlamlığı ve Umudu Korumak İçin Tavsiyeler
Psikolojik sağlamlığımızı ve onun önemli bir bileşeni olan ‘umut’u korumak bağlamında şu tavsiyeler dikkate alınabilir:
- Gündem takibi için gereken bilgiden fazlasını içeren olumsuz haberlere günün büyük bir kısmında maruz kalınmasının olumsuz duygu ve düşünceleri çağıracağı ve bunun strese, kaygıya yol açacağı düşünülmektedir. Yaşadığımız süreçte toplumun günün büyük kısmında çeşitli iletişim vasıtalarıyla virüse dair haber takibi yaptığı gözlemlenmektedir. Gündem takibine yeteri kadar vakit ayırmanın yanında güvenilir kaynaklara başvurmanın önemli olduğu düşünülmektedir. Doğan (2020) da koronavirüs konusundaki bilgi kirliliğinin kaygıları artırabileceğini belirtmiştir.
- Kontrol algısı depresyon ve strese karşı koruyucu bir işleve sahiptir (Rudolph ve ark., 2001 akt. Gültekin, 2004) ancak aşırı kontrol ihtiyacının da olumsuzluklara sebep olduğu bilinmektedir. Gebhardt ve Brosschot’a (2002) göre kontrol isteği yüksek olan bireylerin psikolojik sağlıklarının kontrol edilme ihtimali düşük bir olay karşısında daha olumsuz bir şekilde etkilendiğini belirtmişlerdir (akt. Onursal, 2006). Yaşadığımız süreçteki durum ele alınırsa kontrol alanımızdakileri (önlem almak, temizlik sağlığımıza dikkat etmek, evden çıkmamak vs.) kontrol alanımızda olmayanlardan (ülkenin ekonomik durumu, istatistikler, diğer insanların duruma dair algısı vs.) ayıran bir bakış açısı geliştirmenin kaygımızı azaltan bir işleve sahip olacağı düşünülmektedir.
- Olumlu ilişkiler psikolojik sağlamlığın koruyucu faktörlerinden biridir (Akar, 2018). Sevdikleri, arkadaşları ve diğer sosyal destek unsurlarıyla iletişim kurabilmek krizden etkilenen insanların sık ihtiyaç duydukları şeylerdendir (Erdur Baker, 2011). Güvenilen biriyle konuşmak korkuyu azaltmak ve bakış açısını düzeltmek konusunda yardımcı olabilir (Randal, Kennedy ve Daya, 2020). Bu doğrultuda yüz yüze görüşmeler mümkün olmasa bile ulaşılabilir kaynaklar (telefon, internet vb.) üzerinden iletişimi sürdürmenin önemli bir destek kaynağı olduğu düşünülmektedir. Ayrıca sosyal ilişkilerin fiziksel sağlık için önemli olduğu iyi bilinmektedir (Eisenberger and Cole, 2012).
- Amaçlar ve gelecek duygusu Bernard’ın (1991) kavramsallaştırdığı, bireylerin psikolojik sağlamlığının dört özelliğinden biridir (akt. Aydın, 2010). Ayrıca Kasser ve Ryan’ın (2001) belirttiği gibi kişinin amacını gerçekleştirebileceğine inanması ve kararlı bir şekilde sürdürmesinin yaşamdan alınan doyumu arttırdığı bilinmektedir (İlhan ve Özbay, 2010). Bununla beraber istenen hedeflere ulaşmak için motivasyon geliştirme ve sürdürme eğilimi ile hedeflere ulaşmak için yolları kullanma enerjisine sahip olma eğilimi umudun üç bileşeninden biridir (Snyder, 2002; Taysi, Curun ve Orcan, 2015). “Umutlu kişi gerçeğe bakar ve sonra çözümlere ulaşır…” (Farran, Hert ve Popovich, 1995).
- Bilişsel duygu düzenleme stratejileri, bireylerin stresli olaylara maruz kaldıktan sonra gelişen duygusal ve davranışsal sorunlarının çözümünde hayati bir rol oynamakta ve yaşanan stresli olaylardan sonra bireylerin duygularını yönetmesine yardımcı olmaktadır (Garnefski, Kraaij ve Spinhoven, 2001 akt. Çelik ve Kocabıyık, 2014). Troy ve Mauss (2011) bilişsel duygu düzenleme becerilerini, psikolojik sağlamlık için koruyucu faktör olarak görmüştür (akt. Öztürk, 2019):
- Plan yapmaya yeniden odaklanmanın uyumlu bir bilişsel duygu düzenleme stratejisi olduğu bulgulanmıştır (Garnefski ve ark. 2001 akt. Temizel ve Dağ, 2014).
- Öztürk (2019) çalışmasında düzenli egzersiz yapan katılımcıların psikolojik sağlamlık ve bilişsel duygu düzenleme puan ortalamalarını anlamlı şekilde yüksek bulmuştur.
- Arpınar (2018) deneysel çalışma içeren literatürde uykusuzluğun ve kalitesiz uykunun olumsuz duygulanımın artması ve pozitif duygulanımın azalmasına vesile olduğunun vurgulandığını ve duygu düzenlemesindeki güçlüklerin varlığını (Fairholme vd., 2015 akt. Arpınar, 2018) ifade etmiştir. Bu durumda düzenli ve sağlıklı bir uykuya dikkat edilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Yüzyıllardır şarkılarda, şiirlerde ve insanoğlunun inşa ettiği birçok alandaki temada yer bulduğu görülen ‘umut’ kavramının, bilimsel çalışmalarda da hayatımızı yaşanan sıkıntılara rağmen sürdürülebilir kılan psikolojik sağlamlığımızın da önemli bir bileşeni olarak tanımlandığı görülmektedir. Bu tanımın sadece bir duygu ve düşünce bazında rol oynamayacağı, hayat akışımızdaki eylemlere de yön vereceği düşünülmüştür. Zira umut insanların odaklanılmış faaliyetlerle hayata bağlı kaldıkları dinamik ve aktif bir süreç olarak tanımlanmıştır (Pruyser, 1968 akt. Yohani, 2008). Önce kendi iç dünyalarımızdaki dönüşümden başlayarak (yavaşlamak, kendimize dönmek, daha az tüketmek, sevdiklerimizin ve sağlığımızı korumanın daha çok farkında olmak gibi) insanlığa daha yaşanılabilir bir Dünya inşa etmenin bu dinamizmi anlamlı kılacağı düşünülmektedir. İnsanlığın Dünya için bu krizi fırsata çevirmesinin bu motivasyonla mümkün olacağı umulmaktadır.
Sena Kübra ÇATALOĞLU
Klinik Psikolog & Psikolojik Danışman