Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

İNSAN PSİKOLOJİSİNİN TEMEL TAŞLARINDAN BİRİ: DÜRTÜ – Psikolektif Dergisi – Sayı – 23

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

20. yüzyılın en etkili isimlerinden biri olan Sigmund Freud’un psikoloji ve psikanalizin gelişmesine sunduğu katkılardan biri de dürtü kavramı üzerine yaptığı çalışmalardır. Freud “Dürtüler ve Yazgılar” isimli makalesinde dürtüyü temel ve vazgeçilmez olarak tanımlamaktadır. Bedenin içinden gelen bir uyaran olarak tanımlanan dürtü insanda etki yaratan bir güce sahiptir (Köybaşı, 2020). Freud, dürtülerin insan davranışlarında kilit bir rol oynadığına inanmaktadır. Ona göre dürtüler, insanları hareket ettiren içgüdüsel güçlerdir. Ve iki tür dürtüden söz etmektedir; yaşam dürtüsü (eros) ve ölüm dürtüsü (thanatos). Yaşama isteği, hayatta kalma, aşk ve cinsel arzular gibi faktörler bireyin yaşamsal dürtülerini temsil ederken, ölüm, yıkım, saldırganlık ve kendini yok etme arzusu gibi faktörleri ölüm dürtüsü ile ilişkilendirmektedir. Freud’a göre bu iki dürtü, insanın iç çatışmalarına ve eylemlerinin motivasyonuna sebep olmaktadır. İnsanin dışsal uyaranlardan kaçınma şansı varken içsel bir uyaran olan dürtüden kaçınılması mümkün görülmektedir. Ve Freud’a göre bir uyaran olarak hissettiğimiz dürtü mutlaka bir gerilim yaratır, yaratılan gerilimin ise haz ilkesine göre doyurulması gerekmektedir (Köybaşı, 2020). Haz ilkesi, bireyin arzusunu yansıtmaktadır. Buna göre, birey haz veren vermeyen durumlardan kaçınma eğilimindedir. Freud’a göre, bu ilke özellikle cinsel ve saldırgan dürtülerle ilişkilenmektedir. İnsanın iç dünyasında var olan bu dürtüler rüyalar, yanlış eylemler ve bilinçdışı semboller gibi yollarla da ifade edilebilmektedir. Aynı zamanda Freud dürtülerin birarada yaşam ve sosyal uyumu sağlamak için dürtülerin bastırılması gereken unsurlar olduğundan da bahsetmektedir. yazdığı özgürce doyurmasının uygarlık düzeni ile bağdaşmadığından, uygarlığın insanları dürtülerini bastırmaya ittiğinden söz etmektedir (Merkit, 2016). Toplumsal normlar, din, hayat deneyimi gibi faktörler topluma daha uyumlu davranışlar göstermek amacıyla dürtülerin bastırılmasına sebep olurken, bastırılan dürtüler ise bilinçdışında birikmekte, farklı zamanlarda ve şekillerde ortaya çıkmaktadır. Dürtülerin bastırılmasında savunma mekanizmaları rol oynamaktadır. Savunmalar dürtüleri kontrol alarak toplumsal uyumun sağlamasını mümkün kılmaktadır. Freud’a göre savunma mekanizmaları dinamik ve değiştirilebilirdir; id,ego ve süperego ile de ilişkisellik içindedir (Aksu, 2019). Savunma mekanizmaları, bastırılan dürtülerin bilinçdışında kalmasını uzaklaşmasını Freud’un savunma mekanizmaları arasında geri itme, inkar, bölünme, projeksiyon, bilinçdışı atma ve baskılama gibi kavramlar yer almaktadır. Bu mekanizmalar, bireyin zihinsel dengeyi korumasına ve dürtülerini kontrol altında tutmasına yardımcı olmaktadır. Freud’un günümüzde tartışılmaktadır. karmaşıklığı, insanın davranışlarını geliştirmesinde sosyal ve kültürel faktörlerin varlığı gibi hususlarda eleştirilere de maruz kalmıştır. Ancak şüphesiz Freud’un dürtü üzerine yaptığı çalışmalar insan psikolojisinde önemli bir yer tutmakta ve psikanalizin yapı taşlarından sayılmaktadır.

Merve YÜKSEK

Psikolojik Danışman