
Ruhsal travma yaşamış olan bireyin, normal yaşantı süremeyip uyum sorunu yaşaması beklenilen bir durumdur. Peki ruh sağlığı çalışanı, istismar sonucu travma yaşamış olan bir çocuğun uyum sorununu sağlıklı atlatabilmesi için ne yapabilir? Bu yazıda bir psikolojik danışman gözüyle Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında (AÇSHB) sosyal çalışma görevlisi olarak deneyimlenen bir çocuk istismarı olayından yola çıkarak yaşanılan travma sonucu istismara maruz kalanın uyum problemi ve çocuğa yapılabilecek hizmet modelleri hakkında önemli noktalara dikkat çekilmek istenmiştir. Sahadan bir vaka öyküsü ve uyum süreci şu şekildedir:
Aynı mahallede ikamet eden istismara maruz kalmış üç çocuk ve bir şüphelinin olduğu bir istismar vakası yaşanılmıştır. Şüphelinin oyun oynama bahanesi ile kendisinden yaşça küçük olan üç kız çocuğuna farklı zamanlarda cinsel istismarda bulunduğu, ihbarın çocuklardan birinin okul psikolojik danışma ve rehberlik servisine iletmesi ile açığa çıktığı ve okul psikolojik danışmanı tarafından gerekli adli işlemlerin başlatılmış olduğu öğrenilmiştir. İki yıl önce yaşanılan bu istismar olayında şüphelinin kendileri ile aynı mahallede olduğu için mahkeme kararı ile uzaklaştırıldığı bilgilerine ulaşılmıştır. Bu karar sonrası şüpheli ile ailesinin başka mahallede ikamet etmek için taşınmış olmasına rağmen uyum sağlamada zorluk yaşayan çocuklardan biri ile yapılan görüşmede; çocuğun insomnia belirtileri gösterdiği, gece yatağa girdiğinde ölecekmiş hissini yaşamış olduğu gözlenmiştir. Uyum süreci için çocuğun çocuk ve ergen psikiyatristine sevk edilmesi sağlıklı düşünebilmesi için ilk hedef olarak belirlenmiştir. Uygulanan hizmet modelinden sonra çocuğun psikiyatrik ilaç kullanımına başladığı öğrenilmiştir. İlaç ile tedavi ardından uyku düzeninde düzelme olduğu, daha sağlıklı düşünebildiği, ayrıca anne ve babanın ilgili ebeveyn tutumları da görülerek okuldan psikolojik danışma hizmeti uygulandığı, izleme çalışmalarının yapıldığı bilgileri edinilmiştir.
İfade edilen örnek vakadan yola çıkılarak bir sosyal çalışma görevlisinin vakayı bütüncül değerlendirebilme becerisi, okul psikolojik danışmanı ile çocuk arasında kurulan güvene dayalı ilişki ve ilk görüşme tekniklerine hâkim olunmasıyla birlikte; aile üyelerine çocuğa nasıl yaklaşacakları hakkında rehberlik edilmesi, çevre ile ilişkiler (okul psikolojik danışmanı, çocuk ve ergen psikiyatristi, belediyede ve sivil toplum kuruluşlarında ruh sağlığı meslek elemanlarına yönlendirme), nihai sosyal hizmet modelinin belirlemek için sosyal hizmet merkezinde birlikte görev yaptığı meslek elemanları ve komisyon ile yapacağı konsültasyon çalışmaları ile mümkündür.
Yukarıda bahsedilen birçok çalışmanın içerisinde güven ilişkisinin kurulması ile birlikte ilk müdahalenin önemi de çok büyük önem arz ettiği yadsınamaz. Cifci, Gök, ve Göker (t.y.) görüşmecilerin ilk görüşmede dikkat edilmesi gerekenleri şu şekilde bahsetmiştir:
Çocukla yapılan görüşmelerde tercih edilen sorular, çocuğun iyilik hali ya da belli başlı konuları içeren sorular, açık ve kapalı uçlu sorular, davet soruları, kolaylaştırıcı ifadeler, öyküleyici ifadeler, belirli bir konu, yer ya da kişi üzerinden çocuğa odaklanan sorulardır. Görüşmelerde az tercih edilen sorular, çoktan seçmeli sorular, zorunlu tercih içeren ifadeler, kısıtlanmış-sınırlandırılmış seçimli sorular, detaylarla ya da doğrudan istismar ile ilgili yapılan sorgulamalardır. Çocukla yapılan görüşmelerde en az tercih edilen sorular ise, doğrulamak için çocuğa sorulan sorular, çocuktan bilgi sağlamak ya da çocukla işbirliği kurmak için uygun olmayan teşvik edici yöntemlerin kullanımını içeren sorulardır (s. 2).
Saha tecrübelerinden de yola çıkarak bahsedilen çocuk istismarı olayında ayrıntılı bilgi verilmesinden gizlilik ilkesi gereğince kaçınılmıştır. Bu genel hatları aktarılan vakadan ve yapılabilecek çalışmalardan yola çıkıldığında; cinsel istismar gibi ruhsal travmatik olaylara maruz kalan çocuklarda uyum sağlamada zorluk yaşanabilmesi çok doğal ve öngörülebilen bir durumdur. Aynı olayda istismara maruz kalmış olan diğer çocuklarda ise benzer Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) belirtisi gözlenmediği, güvenli ortamda olsa bile çocuğun TSSB belirtileri ile birlikte uyum problemi yaşayabilmesinin mümkün olduğu ve her bireyin aynı belirtileri göstermeyebileceği deneyimlenmiştir. Çünkü bilindiği üzere uyum sağlamada sorun yaşayan bireyde, birçok bireysel farklılıklar (psikolojik sağlamlık düzeyi vs.) ve çevresel faktörler (şüpheli ile aynı ortamda bulunma durumu/ihtimali/kaygısı, yakın çevresel desteğin yoksunluğu vs.) etken rol oynamaktadır.
Bu bilgiler ışığında uyum sağlamakta zorlanan bireyler ile çalışan uzmanların yapabileceği birçok hizmet modelinin vakaya göre uygulayabileceği, nihai hizmet modellerini belirlerken çocuğun temel ihtiyacı ile hizmet modelinin doğru eşleştirilmesi, uzmanlık alanına göre gerekli çalışmalarda bulunması, uzmanlığı dışında olan hizmet modelleri için “sevk” etmesi önemlidir. İhtiyaca göre yapabilecekleri örnek çalışmalar ise; çocuğun sağlıklı düşünebilmesi adına çocuk ve ergen psikiyatristine sevk, psikolojik danışma hizmeti uygulanması, aile ve yakın çevresi ile kaliteli zaman geçirmesi ve önleyici/güçlendirici etkinlikler içeren psikoeğitim çalışmaları gibi psikososyal destek müdahaleleri, ailenin tutumuna göre yasal olarak koruyucu ve destekleyici tedbir kararlarının mahkemeden talep edilmesi ve doğrudan/dolaylı izleme çalışmaları söylenebilir.
Öncelikle çocukların bu tarz olaylara maruz kalmaması ve ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlar olarak bizlerin de bir çocuğun hayatına dokunabilmemiz dileğiyle…
Mustafa ÇİFTÇİ
Psikolojik Danışman