Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

KORKU VE KADIN – Psikolektif Dergisi – Sayı – 6

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

İnsan davranışlarında duygular bireyi bir bütün yapan varlığının önemli bir parçasıdır. Temel duygulardan olan korkunun genel anlamıyla ifade edilerek cinsiyet faktörü üzerinden kadınlarda görülme yoğunluğu üzerine dikkat çekilmektedir. Korku üzerine net bir tarif yapılması bu kavramın somut olarak ele alınamamasından kaynaklı bir karmaşıklığı karşımıza çıkarmaktadır. Antik Yunan’da korku belirsiz bir nedenden kaynaklanmamaktadır. Bu durumu Platon oldukça belirgin şekilde ortaya koymuştur; insanın korkuyu yenmesinin cesaret göstermekle olacağını belirtir. Korku kavramı üzerine ilk bilimsel tanımlama çabalarından biri de Aristoteles tarafındandır. Aristoteles, korkuyu gelecekte oluşma beklentisi olan rahatsızlık verici kötülüğe dayalı acı veya rahatsızlık olarak betimler. Buradan yola çıkarak korkuyu yaşantılanan değil de gelecekte gerçekleşme potansiyelini barındıran bir kurgusallık olarak yorumlamak mümkündür. Psikoloji de ise korku terimi değişik şekillerde tanımlanmaya çalışılmıştır. Janis’e göre korku şiddeti birey tarafından azaltılmak istenen olumsuz bir dürtüdür (Janis, 1967, Schultz ve Schultz, 2007;  akt. Obuz, 2019). Genel anlamıyla korku, insanın doğasında var olan evrensel bir duygu hali olarak yaşanan tehlikeli durumlara karşı bizi uyararak bir anlamda koruyucu işlevi gören bir alarm sistemi olarak tanımlanır. İnsanlar kimi zaman korkularına rağmen risk almaktan kaçınmazlar. Korku duygusu organizmanın potansiyelini artırarak alarm sisteminin ilettiği sinyaller ışığında doğru tepki vermeyi sağlayabilecek bir potansiyel taşır. Bu durumda tehlike geçtiğinde korku azalma eğilimi göstermelidir. Bu yönüyle korku savunucu ve koruyucu bir işleve sahiptir. Araştırmalar korku kavramını dış uyarıcılara bireyin dürtülerinin gösterdiği tepki veya duygu hali olarak ele almışlardır. Korku duygusu, tehlike düşüncesinin sonucu oluşan duygusal bir reaksiyondur (Beck ve Emery 1985, Clark ve ark 1989, Wickless ve Kirsch 1988;  akt. Obuz, 2019). Çocuk ve ergenlerde korku çevresel, bilişsel ve biyolojik etkenlerin karşılıklı etkileşiminin sonucudur(Du, Jaaniste, Champion & Yap, 2008 akt. Obuz, 2019). Ollendick ve King, (1994) korkuların ergenler üzerinde oldukça yaygın olduğunu belirlemiştir. Kızların erkeklerden daha fazla korku yaşadığı genç ergenlerin büyük ergenlerden daha fazla korku yaşadıklarını rapor etmiştir(akt. Dinçer, 2017). Truman (2005) ise kadınların yaşadıkları korkunun temelinin çocukluk dönemlerinde oluşturulduğunu ifade etmektedir. Kadınlar, hayatlarının her evresinde sürekli olarak çeşitli uyarıcılara maruz kalmaktadırlar(akt. Çardak, 2012). Genel anlamda cinsiyet faktörüyle kadınların korku duygusu temelli davranışları daha çok sergilediği ifade edilmekle birlikte her iki cinsiyet içinde önemli bir yeri olan korku duygusu sebepleriyle ve sonuçlarıyla bir bütün olarak değerlendirilmelidir. “Korku, evdeki en ucuz oda,” diyor Hafız, “Seni daha iyi yerlerde görmek isterim.”(Sayar, 2019).

Hülya Orhan

Psikolojik Danışman