Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

Aşıktım Hatırlıyorum: Romantik İlişkilerde Akılcı Olmayan İnançlar – Psikolektif Dergisi – Sayı – 2

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

“Ada değildir insan, bütün hiç değildir bir başına; anakaranın bir parçasıdır, bir damladır okyanusta; bir toprak tanesini alıp götürse deniz, küçülür Avrupa, sanki yiten bir burunmuş, dostlarının ya da senin bir yurtluğunmuş gibi, ölünce bir insan eksilirim ben, çünkü insanoğlunun bir parçasıyım; işte bundandır ki sorup durma çanların kimin için çaldığını; senin için çalıyor.” 

John Donne

Romantik ilişkiler ve aşk, insan yaşamının çok önemli ve vazgeçilemeyen bir yönünü oluşturmaktadır. Bu tür ilişkiler genellikle uzun süreli ve mutlu bir beraberlik beklentisi ile kurulmaktadır. (Korkut ve Sarı, 2015). Bununla birlikte eşler beraber olmanın getirdiği bir birliktelik duygusu ile “Biz” dünyasına adım atmaktadır. Ancak ilişkilerin başlangıç aşamasında eşlerin düşünce dünyalarına giren akılcı olmayan inançlar ile düşünce dünyalarında oluşturdukları ve geçmişte edindikleri akılcı olmayan inançları da beraberinde getirmeye başlamaktadırlar. Bu durum ise sonucunda sağlıklı olmayan ilişki durumlarını gözler önüne sermektedir.

Peki Nedir Bu Akılcı Olmayan İnançlar?

“İnsanlara rahatsızlık veren olayların kendisi değil, bu olaylara getirdikleri bakış açılarıdır.” Epiktetus’a ait olan bu söz akılcı olmayan inançların özünü oluşturmaktadır. Akılcı olmayan inançlar, bireyin kendisine zarar veren durumların, olayların ve düşüncelerin insanın ruh sağlığını olumsuz etkileyen süreçlerin nedeninin bilişsel süreçlerimizden kaynaklandığını ve bunun yanında bilişsel süreçleri olumsuz düşünce örüntüleri ile çevrelememiz ile ilişkili olduğunu ileri sürmektedir. Bu bilişsel süreçlerin devamı ise bu akılcı olmayan inançları normalleştirme ve bunlar ile yaşamaya çalışmayı kapsamaktadır. Örneğin “Eğer değer verdiğim insan beni sevmiyorsa, bu çok büyük bir felakettir.”

Peki Bu Akılcı Olmayan İnançlarımız Nasıl Oluşur?

Akılcı olmayan inançları çocukluğumuzda bizim için önemli kişilerden öğrenilmektedir. Buna ek olarak, kendi kendimize mantıkdışı dogmalar ve batıl inançlar yaratırız. Daha sonra, kendimizi alt eden inançlarımızı kendi kendine telkin ve kendini tekrarlama işlemleriyle ve bunlar yararlıymış gibi davranarak destekleriz. Dolayısıyla bu durum aslında içimizdeki işlevsel olmayan bizim önceden kendimize aşıladığımız mantık dışı düşüncelerimizin tekrarından ibarettir (Corey, 2005).

İlerleyen yaşam dönemlerinde kurulan romantik ilişkilerimizde bu akılcı olmayan inançların etki derecesi çok büyüktür. Özellikle ilişki doyumu evresinde. İlişki doyumu, bireyin ilişkinin kalitesi konusunda yaptığı öznel değerlendirmeleri işaret etmektedir. Bu değerlendirmelerin olumlu olması ilişkiden doyum sağlandığı, olumsuz olması ise doyum sağlanmadığı anlamına gelmektedir (Hendrick ve Hendrick, 1989, 1995). 

İlişkilerle ilgili inançlar bireylerin bir ilişkinin nasıl olması gerektiği ile ilgili düşünceleri, ilişkilerden beklentileri ve yaşanılan olayları algılama biçimlerinden oluşmaktadır. (Addis ve Bernard, 2002). Bu inançlara ilişkin olarak sürekli, aşırı beklentiler, (Birlikte olduğum kişi benimle maddi ve manevi her şeyini paylaşmalı) beraber olma isteği, (Birlikte olduğum kişi bensiz serbest zaman etkinliklerinde bulunmak isterse bu beni yeterince sevmediğini gösterir) farklı düşünme, (Birlikte olduğum kişi benimle herhangi bir konuda zıt fikirlerini tartışırsa buna dayanamam) ve fiziksel yakınlık (Birlikte olduğum kişiyi görür görmez heyecanlanmazsam bu ona karşı derin duygular beslemediğim anlamına gelir) (Korkut ve Sarı, 2015) gibi bütün duygu ve düşüncelerin paylaşılması gerektiğine inanma örnek olarak verilebilir.

İlişki de akılcı olan inançların ve düşüncelerin eşlerin ilişkilerinde uyumu arttığı ve daha sağlıklı bir ilişki süreci sürdüğüne yönelik araştırmalar vardır ((Feeney, 2002). Bununla beraber akılcı olmayan inançların bireyin ilişki süreci zarar verdiği ve sağlıklı olmayan bir ilişki sürecine girildiğini destekleyen çalışmalar da mevcuttur (Ellis, 1986). 

Bütün bu süreçler, akılcı olmayan inançlarınızın, sağlıklı olmayan ilişkilerinizin meydana gelmesinde baş aktörlerden biri olduğunu göstermektir. Bu inançlarınız üzerinde çalışarak üstesinden gelebilirsiniz. Önemli olan bunların farkına varmak ve farkına varılan bu düşünce sistemlerinin değişimi için çaba sarf etmektir. Güzel ve mutlu ilişkileriniz olması ve dilediğiniz süre boyunca sürdürmeniz dileğiyle.

Ferhat Yıldız

Psikolojik Danışman