Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

ROMANTİK İLİŞKİLERDEKİ FLÖRT ŞİDDETİ – Psikolektif Dergisi – Sayı – 2

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 3 Dakikadır.

‘Kendinizi sürekli partnerinize açıklama-savunma yaparken; kendi istek ve planlarınızdan o istemediği için vazgeçerken veya  bu planı onun için erteleyebilirim yapmasam da olur deyip ertelerken; onunla istemediğiniz halde fiziksel temasta bulunmak zorundaymışsınız gibi hissederken; o istemediği ve mutlu olmadığı için tanıdıklarınızla görüşemezken ve bu durumdan dolayı mutsuz hissederken; acaba bunu duysa bana kızar mı, yine sinirlenecek, onu sakinleştirmeliyim, en iyisi bunları hiç söylemeyim diye düşünürken; yapmak istemediğiniz halde ilişkide siz kaynaklı problem çıkmaması için istemediğiniz bir şeyi yaparken; beni terk edersen intihar ederim vb. cümleler sebebiyle korkup ilişkiyi yaşamaya devam ederken; bu kıyafeti de çok seviyorum ama giyersem şimdi yine aramız bozulacak deyip o istemediği için sevdiğiniz kıyafetleri giymekten vazgeçerken bulduğunuz oluyor mu ya oldu mu?…’

Bu durumlardan bir ya da bir kaçını romantik ilişkinizde yaşamış ve ya hala yaşıyorsanız  ‘Flört Şiddeti’ ile tanışmış olabilirsiniz. Flört Şiddeti; literatüre 1981 yılında girmiştir ancak ülkemizde 2000 li yılların ortalarında araştırılmaya başlanmıştır ve konuyla ilgili sınırlı sayıda çalışma vardır. Dünya genelinde yapılan araştırma sonuçlarında flört şiddetinin görülme sıklığı; flört şiddetinin tanımına, dikkate alınan türüne ve değerlendirme yöntemine bağlı olarak yaklaşık %2-76 arasında değişmektedir. 

Cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, bedensel yeterlilik, cinsel yönelim, sosyo-ekonomik durum ve cinsiyet fark etmeksizin her insanın karşılaşabileceği bir durumdur ve yoğun olarak 16–24 yaş arasındaki gençlerde görülmektedir.  Gençlerin bağımsızlık duygusuyla tanışması, birçok konuda kişisel kararlarını verme sorumluluğunu üstlenmesi ve romantik ilişkilerin daha net bir biçimde yaşanmaya başlaması şiddet algısında yeni bir boyut olan flört şiddetinin tartışılmasına neden olmuştur. Yapılan çalışma ve gözlemler flört şiddetinin gençler arasında diğer şiddet türlerine göre toplumsal yapımızda beslenen ve normal kabul edilen bazı mitler nedeniyle daha kabul edilebilir olduğunu göstermektedir. Bu mitlerden bazıları; ‘İlişkide kıskançlık ve sahiplenme sevgi göstergesidir.’, ‘Partneri sürekli kontrol onu önemsemektir.’, ‘İyi bir ilişkide sevgililer tüm zamanı birlikte geçirir.’, ‘Kişisel sınırların olmadığı bir ilişki daha özgürdür.’, ‘Kötü bir ilişki hiç olmamasından iyidir.’, ‘Ben erkeğim, yaparım ama sen yapamazsın.’ Gençlerin yargılanmamak, dışlanmamak, şiddetin sebebi olarak kendilerini görmek, anlatacaklarına inanılmayacağı düşüncesinden veya anlatıldığında flört ilişkilerinin ve özgürlüklerinin kısıtlanacağı endişeleriyle şiddet içeren bir ilişkiyi sürdürmeye devam ettikleri görülmektedir.

Nereye gidildiğinin sürekli takip edilmesi, arkadaşların aranarak nerede ve kiminle olunduğunun kontrol edilmesi, sürekli birlikte vakit geçirilmesi ve daha fazla birlikte olmak için zaman talep edilmesi aslında psikolojik şiddetin temelini oluşturmaktadır. Bu durumun romantik ilişkilerde yaşanan hali ise ‘Flört Şiddeti’ olarak anılmaktadır. Toplumsal cinsiyet güç eşitsizliğinden kaynaklanan duygusal/romantik/cinsel bir beraberlik içerisinde ya da beraberlik bittikten sonra partnerlerden birinin diğeri ya da birbiri üzerinde güç ve kontrol kazanmaya çalıştığı, güçlü-güçsüz ilişkisi üzerinden sistemli bir biçimde devam eden zarar verici davranış biçimlerine ve bu belirli şiddet içerikli davranış biçimlerinin artarak devam etmesine ‘Flört Şiddeti’ denir.

Flört şiddeti kişilerarası şiddet türlerinden biridir. İletişim becerilerinin yetersizliği, madde bağımlılığı, kişilerarası veya aile içi şiddete maruz kalma ya da tanık olma, toplumsal cinsiyet açısından geleneksel bakış açısına sahip olma, kızlar ve erkekler arasında ataerkil toplum yapısından kaynaklanan asimetrik güç ilişkisi, şiddetin normal bir davranış olarak algılanması ve kabul edilmesi flört şiddetinin sebepleri arasındadır.İyi-uslu kız, güçlü-istediğini elde eden erkek’ gibi çocuk yetiştirilirken dayatılan tutumlar ve eylemler, öğrenmelerini çoğunlukla gözlem ve model alma yöntemiyle gerçekleştiren çocukların yetişkin birer birey olduklarında da partnerlerine karşı belli sorumlulukları veya yetkileri olduğunu düşünmelerine sebep olabilmektedir. 

Flört şiddetinin fiziksel, cinsel, psikolojik, sosyal, dijital ve ısrarlı takip/stalking olmak üzere altı türü vardır. Flört şiddeti türleri önemsiz ve geçici diye adlandırıldığında bir süre sonra fiziksel şiddete dönüşebilir. Flört şiddetinin, dünyada cinsiyete göre görülme oranları çok yakın olsa da fiziksel flört şiddetini en çok erkeklerin kadınlara uyguladığı tespit edilmiştir. Anlaşılması en zor olan türü ise psikolojik şiddettir. Çünkü şiddet uygulayan kişi şiddeti uyguladığı partnerine ‘yaptıklarını onu sevdiği ve kıskandığı için yaptığını söyleyerek’ karşı tarafın kendini suçlu, çaresiz, güvensiz veya yalnız hissetmesine neden olabilmektedir. Bu noktada da şiddeti ve sevgiyi ayırmak zorlaşabilmektedir. 

Yapılan çalışma sonuçları flört şiddetinin kişide birçok açıdan olumsuz etki bırakabildiği yönündedir. Bunlar özgüvende azalma, öfke patlamaları, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, intihar girişimleri, madde bağımlılığı, uyku bozuklukları, anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, istenmeyen gebelikler-düşükler, kardiyovasküler hastalıklar, yaralanmalar ve ölüm şeklinde ağır sonuçlar da olabilmektedir.

Biliyoruz ki hiçbir şiddet türü normalleştirilmemelidir ve üstü örtülmemelidir.  Birçok insanın yeni tanıştığı bir konu olan flört şiddeti de bahsettiğimiz sebeplerden ötürü rahatça konuşulamıyor ve gizli kalıyor. Oysaki yaşanılanların paylaşılması ve konuşulması, şiddetsiz ve sağlıklı bir ilişki için iş birliği yapılması, partnerlerle güvenli ve eşit bir ilişki kurulması, ilişkide kuralların ve kişisel sınırların sağlanması bu durumla baş etmede ve önlemede temel noktalardır. Böylece kişilerin güçlenmesi sağlanarak yalnız hissetmelerinin önüne geçilebilir. 

İmren AYKUT

Psikolojik Danışman