Kapatmak için ESC'ye basın

PsikolektifPsikolektif Ortak Noktamız: Ruh Sağlığı

KAPILARIN DIŞINDA – Kitap İnceleme – Psikolektif + – Sayı – 8

Bu Yazıyı Tahmini Okuma Süresi: 2 Dakikadır.

Yazarın Adı: Wolfgang Borchert

Çevirmen: Behçet Necatigil

Yayınevi: Can Yayınları

Basım Yeri ve Tarihi: İstanbul, 2017

Sayfa Sayısı: 120

Şair, oyun ve öykü yazarı Wolfgang Borchert 1921’de Hamburg’da doğdu. Gençlik yıllarında bir kitapçıda çıraklık yaptığı ve oyunculuk dersleri aldığı sırada II. Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla silah altına alındı. Irkçılık ve savaş karşıtı düşüncelerinden ötürü tutuklandı. Cezaevindeyken sarılık ve tifo olmasına rağmen cepheye geri gönderildi. Çürüğe ayrılacağı sırada tekrar tutuklandı ve bir süre daha hapis yattı. Savaşın ardından serbest bırakılınca yönetmen yardımcılığı yapmaya başladı fakat hastalığının ağırlaşması sebebiyle tedavi için İsviçre’ye gönderildi. Tedavisi sırasında Fener, Gece ve Yıldızlar, Karahindiba ve Kapıların Dışında başta olmak üzere birçok eser ortaya koydu. Tek tiyatro oyunu olan Kapıların Dışında’nın sahnelenmesinden bir gün önce, 20 Kasım 1947’de öldü. Ölümünden sonra eserleri birçok dile çevrildi, oyunu birçok kez sahnelendi ve savaşın toplum üzerinde yarattığı yıkıcı etkileri ele alan “Yıkıntı Edebiyatı” nın öncülerinden oldu.

Kapıların Dışında; hiçbir tiyatronun oynamak, hiçbir seyircinin izlemek istemeyeceği bir oyundur. II. Dünya Savaşı’nda Sibirya’da görev alıp savaş bittikten sonra memleketine dönen Beckmann adlı bir Alman askerinin yaşadıklarını konu almaktadır. Kitap; bir cenaze servisi müdürünün, Beckmann’ın kendini öldürmek için nehre atlamasını görmesiyle başlamaktadır. Buna şahit olan ihtiyar bir adam ise o genci kurtaramadığı için üzgündür. Bu durumu değiştiremediği ve kimsenin kendisine inanmadığı gerekçeleriyle kendini Allah ile özdeşleştirir. İşinden dolayı kendini ölüm ile özdeşleştiren cenaze servisi müdürü de Ölüm’ün ağzından konuşarak Allah’ı teselli eder. O sırada aslında boğulmamış, hala hayatta olan Beckmann ise suda Öteki’yi duyar. Peki kimdir bu Öteki? Hem Beckmann’ın hem de her insanın içinde bulunan, insanın iyimser yönü olan iç sesidir. Öteki, Beckmann’ı tekrar yaşamın anlamını bulması için yüreklendirir. Çünkü Beckmann savaştan kaynaklı olarak ruhsal travma yaşamakta, uykuya dalma ve uykuyu sürdürmede güçlükle kendini gösteren insomniadan dert yanmakta, hayattan zevk alamamaktadır. Beckmann’ın burada Öteki’yi sanki karşısında gerçek bir insan varmış gibi duyması, onunla konuşması varsanılarının da olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca, isminin gerçekten Beckmann olup olmadığını bilmemesi, kimlik sorunu içinde olması dissosiyatif bozukluk (bilinç, bellek, algı, kimlikte çözülme) yaşıyor olabileceğini düşündürmektedir.

Beckmann,  varoluşunda yeniden bir anlam bulabilmek, hayata tutunabilmek için birçok kapıyı çalar. Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’ni akla getiren uyku, sevgi, statü, saygınlık gibi konularda bir arayışa girer. Hiçbirinde aradığını bulamaz. Tüm kapılar yüzüne kapanır. O, kapıların dışında kalmıştır. Bu durum ona dayanılmaz gelir; karşılaştığı her insana, umduğunu bulamadığı noktalarda yüzleştirme yapar. Ardından tüm insanlığa karşı bir katarsis (duygusal boşalım) yaşar. En sonunda kendisi için sadece tek bir kapının açık olduğunu düşünür: ölüm kapısı. Fakat, Öteki onu bundan vazgeçirmeye, yaşamın iyi ve güzel yönlerini göstermeye çalışır. Az önce yaşadıklarının da aslında bir rüyadan ibaret olduğunu söyler. Peki, rüya mıydı yoksa gerçek mi? Öldü mü, yaşadı mı?

Kitaba dair kişisel izlenimim

Kitap, her ne kadar tiyatro oyunu olarak kaleme alınsa da adeta bir roman gibiydi. Savaş sonrasında hiçbir şeyi bıraktığı gibi bulamayan, kendi de olduğu gibi kalamayan bir gencin yaşadıkları, hayal kırıklıkları çarpıcı bir biçimde yansıtılmıştı. Yazarın kendisinin de savaşı yaşadığı düşünülürse bu oyunun, hissettiklerinin bir dışa vurumu olduğu çıkarımı yapılabilir. Savaşın olmadığı; ırkın, üstünlük ya da ötekileştirme yerine sadece kalıtsal özellikleri ifade ettiği bir dünya dileğiyle, kitapla kalın!

Melike GÜMÜŞ

Psikolojik Danışman