
Vizyon Tarihi: 2019
Tür: Polisiye / Gizem
Yapım: ABD
Süre: 2 Saat 10 Dakika
IMDb: 7,9
Oyuncular: Daniel Craig, Chris Evans, Ana de Armas
Yönetmen: Rian Johnson
Ünlü polisiye yazarı Harlan Thrombey, 85. yaş gününü kutladığı gecenin sabahında evinde ölü bulunur. İntihar gibi görünen ölüm vakası Dedektif Benoit Blanc’ın gizemli şekilde soruşturmaya dahil olmasıyla farklı bir boyut kazanır. Geniş bir aileye sahip olan Harlan’ın başarılı ve hırslı bir iş insanı olan kızı, sahibi olduğu yayınevinin başındaki oğlu, girişimci gelini, hayırsız torunu, damadı gibi doğum günü kutlamasına katılmış herkes yeniden sorgulanır. Sorular zorlaştıkça da “bıçaklar çekilir”.
Büyük bir servete sahip olan Harlan Thrombey, gerçekten intihar mı etmiştir yoksa o gece cinayet için sebebi bulunan biri tarafından öldürülmüş müdür?
–Yazı Spoiler İçermektedir–
Filmde, mutlu görünen geniş ailenin aslında kendi içinde çatlaklarla dolu olduğu gösterilmektedir. Ailedeki tüm üyeler şayet ortada bir cinayet vakası varsa olağan şüpheli konumundadır. Neredeyse hepsinin cinayet işlemek için bir nedeninin bulunduğu görülmektedir. Her üyesi çıkarcı olarak betimlenmiş olan bu aile yapısına aile sistem yaklaşımı çerçevesinden bakıldığında döngüsel nedenler kavramı göze çarpmaktadır. Kavrama göre sorunlar tek bir kişiden değil, birbirini izleyen bir dizi davranış sonucunda etkileşimlerle ortaya çıkmaktadır. Bir bireyi suçlamak yerine, ilişkideki etkileşimler dikkate alınmalıdır. Çünkü ailedeki tüm üyeler birbirini etkilemektedir ve tüm üyelerin birbirine karşı sorumlulukları bulunmaktadır. Bu bakış ile yaklaşıldığında ailenin hiçbir üyesinin tek başına suçlu olmadığı düşünülmektedir.
Filmdeki karakterlere bakıldığında Harlan’ın büyük kızı Linda babasından aldığı yüklü miktarda hibe ile iş kurmuş hırslı bir kadın karakter olarak karşımıza çıkmaktadır. Linda, film boyunca her fırsatta işini sıfırdan zirveye çıkarışını vurgular. En büyük çocuk olan Linda’nın bu gayreti doğum sırası kavramını akıllara getirmektedir. Alfred Adler’in açıklamaları çerçevesinde bakıldığında Linda’nın doğan her kardeşle beraber konumunun sarsıldığını hissedip yetersizlik duygularıyla baş etmeye çalıştığı ve bu durumun kişilik özelliklerini de şekillendirdiği düşünülmektedir. Karakterde baskın şekilde güç ve iktidar sağlama gayreti aynı zamanda yoğun takdir görme çabası göze çarpmaktadır. Öyle ki Linda’nın evlenirken eşi Richard ile yapmış olduğu evlilik sözleşmesi de ipleri elinde tutma hamlesi olarak yorumlanmıştır.
Yapılan sorgulamalar sırasında Linda’nın eşi Richard’ın evlilik dışı bir ilişkisi olduğu öğrenilmiştir. Richard bu ilişkiyi eşinin öğrenmesi ihtimali doğduğunda panik davranışlar sergileyerek açığa çıkmasına engel olmaya çalışır. Richard’ın eşinin bilmesine engel olarak evlilik dışı ilişkisini sürdürmesi ya da hâlihazırda mutsuz olduğu birlikteliğinde boşanmayı tercih etmemesi sosyal mübadele kuramı çerçevesinde açıklanabilmektedir. Blau tarafından ortaya atılan ve Thibaut ve Kelley gibi birçok araştırmacının katkılarıyla genişletilmiş olan kuram, bireylerin ilişkileri sürdürme ve bitirme dinamikleri üzerine açıklamalarda bulunmuştur. Kurama göre insanların ilişkilerini devam ettirmelerinin nedeni ilişkiden aldıklarını düşündükleri ödüllere ve ödediklerini düşündükleri bedellere dayanmaktadır. Ödüller ilişkiyi değerli ve pekiştirici kılan olumlu, doyurucu kazançlardır. İlişki sayesinde erişilen kaynaklar da ödül olarak nitelendirilmektedir. Richard’ın evliliği sonucunda statü ve para imkânları kazandığı görülmektedir. Bununla birlikte filmde yansıtıldığı kadarıyla karakterin ödediği bedel eşi tarafından baskılandığı kendisini mutlu etmeyen bir ilişki içinde olmaktır. Kuram çerçevesinde bakıldığında karakterin evliliğini devam ettirme nedeni, yapmış olduğu ödül-bedel kıyaslamasında evliliğinde ödüllerinin ağır bastığını düşünmesi olarak yorumlanmıştır. Richard karakterinin daha iyi bir ilişkiyi hak ettiği düşüncesiyle evlilik dışı bir ilişkiyi gizlice yürütmesi de yine ödül ve bedel kıyaslamasında ödülün ağır basması olarak kuram çerçevesinde açıklanabilmektedir.
Bir diğer karakter olan Walt ailenin en küçük çocuğu olarak karşımıza çıkmaktadır. Walt babasının sahip olduğu yayınevini işletmektedir. Buna rağmen yayınevi hakkında söz sahibi değildir. Her zaman babanın gölgesi altında kalmıştır, atacağı her adım için babayı ikna ederek ondan onay alması gerekmektedir. Walt’un bu durumu özerkliğin ilan edilmeyişi olarak yorumlanmıştır. Erikson’un psikososyal gelişim evrelerine göre 1-3 yaş arasında ortaya çıkan özerkliğe karşı kuşku ve utanç evresinin sağlıklı atlatılmadığı düşünülmektedir. Walt’un girişimleri desteklenmeyerek ya da kontrolcü davranılarak özerklik gelişimi sekteye uğratılmış olunabileceği düşünülmektedir.
Filme ilişkin izlenimlerim: Film, olay örgüsünde polisiye klişelerini barındırsa da klasik “Katil kim?” hikâyelerine eğlenceli ve hareketli bir tarz katmıştır. Senaryoda merkeze alınan konu suçluyu bulmaktan ibaret değildir, politik mesajlar da içermektedir. Ana karakterlerden biri olan Güney Amerika göçmeni zeki ve iyi kalpli hemşire Marta’nın filmin başında tüm aile üyeleri tarafından sevilip korunur; buna rağmen Marta’nın nereden geldiği hakkında kimsenin bir fikrinin olmaması herkesin başka ülke söylemesi bu sevginin yapmacık olduğunu düşündürmüştür. Bununla birlikte yaşanan çıkar çatışmaları sonucunda Marta’nın ırkçı söylemlere maruz bırakılarak göçmenliği üzerinden yaralanmaya çalışması da söylenen hümanizm şarkılarının gerçekçi olmadığını kanıtlar niteliktedir.
Şayet filmi beğendiyseniz Hercule Poirot tarzlı dedektif Benoit Blanc’ın maceralarını konu alacağı söylenen Knives Out 2’nin çekimlerine başlandığının da müjdesiyle sağlıklı ve mutlu günler dilerim.
Feyza KILINÇ
Psikolojik Danışman