
Vizyon Tarihi: 1956
Tür: Polisiye,Gerilim
Yapım: ABD
Süre: 85 dakika
İmdb Puanı: 8,0
Oyuncular: Sterling Hayden, Coleen Gray,Vince Edwards ,Jay C. Flippen , Elisha Cook Jr.
Yönetmen: Stanley Kubrick
“Bir suçluyu, suç işlemeye iten nedir? ”Elbette ki her suçlu suç işlediğinde, eninde sonunda ceza çekeceğinin farkındadır. Peki, bu farkındalık neden suç işlemekten alıkoymaz insanı?
Stanley Kubrick tarafından Lionel White’ın “Clean Break” adlı romanından uyarlanan film izleyicilere tam da bu soruyu sorgulatmaktadır. Bu sorunun en basit cevabı “içsel çatışma” dır. Topluma ve her şeyden önce kendisine, her şeyi yapabileceğini, farklı olduğunu kanıtlamak isteyen birey suç işlerken sonucunda alacağı cezayı düşünmez. Onun için önemli olan nefret ettiği topluma kendisini kanıtlayabilmektir. Aksine, alacağı cezanın bilincinde olsa dahi bundan haz alır. Nefret ettiği topluma vereceği zarar karşılığında alacağı ceza onun için ödül niteliği taşımaktadır. Bu durum da masum insanların nasıl birden bire azılı bir suçluya dönüşebileceğini açıklar.
Kubrick’in bu filmde vurgulamak isteği bir diğer nokta da; masumiyete ve mağduriyete dayanan karakter çatışmalarının insanoğluna neler yaptırabileceğidir. Bu film masum bir insanın nasıl hırsız olabileceğini, daha doğrusu bu yolu nasıl ve hangi koşullarda tercih edebileceğini göstermektedir.
SPOİLER İÇERİR
Eski bir mahkum olan ve sevgilisi ile yeni bir hayata geçebilmek için son bir vurgun planlayan
Johnny Clay, bir polis, gözlemci, keskin nişancı ve güreşçiden oluşan bir çetenin liderliğini yapmaya soyunur. Johnny Clay haricinde hırsızlığa niyetlenen diğer tüm karakterler aslında normal hayatlarında gayet işinde gücünde olan inanlardır. Ancak hepsinin bir şekilde paraya ihtiyacı vardır. Filmin giriş bölümünde hepsinin daha önceki hayatlarında yaptıkları ile ilgili fikir edinmek mümkündür. Ancak içlerinden bir tanesi hakkında film başlamadan ahlaksız olduğu hakkında bir işaret verilir. Polis memuru Rendy Kennan, bu sahnede Leo karakteri tarafından açıkça tehdit edilir. Leo, Kennan’dan borcunu ödemesini ister ve ona açıkça “Kendine dikkat et.” der ve tehdit eder.
Hipodromda barmen olarak çalışan Mike O’Reilly ise hasta olan karısını iyileştirebilmek için bu çeteye dahil olmuştur.
Çetenin bir diğer üyesi hipodromda kasiyer olarak çalışan George Peatty’nin katılma hedefi ise karısını sürekli istediği zengin hayatına kavuşturup evliliklerini kurtarabilmektir. Karısı tarafından sürekli olarak kocalık görevlerini yerine getirememekle suçlanan ve her adımda aşağılanan George evliliğini kurtarmak ve karısını daha mutlu edebilmek için bu yolu seçmiştir.
Kubrick bir keresinde; “Suç işleyenlere ve sanatçılara karşı tuhaf bir zaafım var. Hiçbiri hayatı olduğu gibi kabul etmez. Suç işleyenler ile askerler, insanların renksiz bir hiçliği kabullenmeyi öğrendiği dünyada, en azından bir şeyin yanında veya karşısında olma erdemine sahiptir.” demiştir. Onlar suç işleyerek, herhangi bir şeye karşı çıkmak için cesareti olmayan topluma, toplumdan farklı olduklarını kanıtlamayı başarmış kişiliklerdir. Onlar için bu farkın nasıl yaratıldığının bir önemi yoktur. Yola koyulurken asıl düşündükleri şey çarpık olduğunu düşündükleri düzene karşı olduklarını bir şekilde insanlara gösterebilmek ve insanları bozuk düzene karşı belki bilinçsiz bir şekilde uyarmaktır. Kubrick’in bu düşüncelerini filme Maurice Oboukhoff karakteri üzerinden aktardığını görebiliriz. Johnny Clay tarafından planın bir parçası olarak olay çıkartmak amacı ile tutulan Maurice Oboukhoff, “Sıradanlık mükemmeldir. Diğerleri gibi olman gerektiğini öğrenemedin. Bireysellik tehlikelidir. Yok edilmelidir. Sık sık gangster ile sanatçının kitlelerin önünde aynı göründüğünü düşünüyorum. Saygı duyulur ve kahraman gibi bakılırlar. Ancak en büyük olduklarında diğerleri dörtgözle hep yok olmalarını bekler.” sözleri ile bu durumu ifade etmektedir.
Filmin başında sıradan bir gişe görevlisi olan George’un karısı tarafından ihanete uğradığını öğrendiğinde adeta bir suç makinasına dönüşerek başta odada bulunan diğer çete üyelerini ve karısını gözü dönmüş bir şekilde öldürmesi bu durumu doğrular niteliktedir.
Kubrick insanların kendilerini zor durumda hissetmeleri için illa uç noktalarda olmaları gerekmediğini ve bunun ancak bir noktadan sonra bir tercih meselesi olduğunu bu filmde açıkça bize göstermektedir. Onlar kendilerini suç işleyerek farklılaştırmayı ve dolayısıyla siyah-beyaz gördükleri dünyayı dolaylı yoldan dahi olsa renklendirmeyi tercih ederler. İyi seyirler.
Ayşenur ÖZTÜRK
Psikolog