
Film Künyesi
Vizyon tarihi: 2008
Tür: Dram
Yapım: Türkiye
Süre: 112 dk
Imdb Puanı: 7.2
Oyuncular: Tsillo Chelton, Derya Alabora, Onur Ünsal
Yönetmen: Yeşim Ustaoğlu
Pandora’nın Kutusu, Yeşim Ustaoğlu’nun dördüncü uzun metrajlı filmidir. Film, adını Yunan mitolojisinden alır. Pandora’nın Kutusu, içinde kötülüklerin bulunduğuna inanılan ve açılmaması gereken bir kutudur. Pandora, bir gün merakına yenilerek kutuyu açar ve tüm kötülükler dünyaya yayılır. Nusret’in kaybolmasıyla çocukları, annelerini bulmak için bir araya gelecektir ve Pandora’nın Kutusu açılacaktır
-Yazının devamı spoiler içermektedir-
Nusret, Karadeniz’de bir dağ köyünde tek başına yaşamaktadır, bir gün aniden kaybolur. Köyden birileri Nusret’in en büyük çocuğu Nesrin’e haber verir. Nesrin, kardeşleri Güzin ve Mehmet’i de alarak annelerini bulmak için köye doğru yola çıkar. Nusret, bulunduktan sonra köyde kalırsa bakımını üstlenemeyeceği anlaşılır ve çocukları onu İstanbul’a getirir. Nusret’in doktor kontrolünden sonra demansa yakalandığı anlaşılır. Tuvaletini tutamaması, yakınlarını tanıyamaması, agresif davranışlar göstermesi, tek başına giyinememesi ve günlük yaşama dair öğrenilmiş davranışları unutması Nusret’te görülen demans belirtileridir.
Nesrin, evlidir ve bir çocuğu vardır. Eşi Faruk, silik bir baba figürü olarak karşımıza çıkmaktadır ve evde yaşanan problemlere karşın günlük rutinine devam etmektedir. Çocuğa karşı haddinden fazla kontrol ve ilgi gösterilen yetiştirme tutumu, aşırı korumacı ebeveyn tutumudur. Annenin gösterdiği gereksiz ve sağlıksız özveri anneyi aşırı beklentiler içerisine sokmaktadır, bu durum sonucunda çocuk suçlu olarak görülmektedir. Çocuk, fazlaca denetim altında tutulmakta, yetişkin bir birey olarak davranması hoş karşılanmamaktadır. Nesrin, oğlu Murat eve gelmediğinde sürekli Murat’ı arayarak onun nerede olduğunu öğrenmek istemektedir. Murat’a ulaşamadığında onun arkadaşlarıyla yazışmalarını okur, üniversiteye gidip arkadaşlarından haber almak ister. Murat’ın kendisinden ayrı bir şey yapamayacağı inancındadır ve dayısı ile vakit geçirdiği sıralarda onu koruyamadığını düşünmektedir.
Güzin gazetecidir. Güzin’in kardeşlerinin onaylamadığı biriyle bir ilişkisi vardır. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre sevgi ve ait olma ihtiyacı; insanların olumlu sosyal ilişkiler kurma, diğer insanlar ile bağlantı içinde olma, bir gruba ait olma ile ilişkilidir. Nesrin’in annesiyle ilişkisinin sağlıklı olmadığı görülmektedir. Annesinin kaybolmasını dikkat çekmek istemesi olarak yorumlamıştır, geçmişte yaşanan bir olay yüzünden annesine hala kızgın olduğunu belirtmiştir. Gestalt terapiye göre bireylerin küskünlük, öfke, nefret, keder ve suçluluk gibi açığa vurulmamış duyguları bitirilmemiş işler olarak ifade edilir. Bu duygular tam bir farkındalık içinde yaşanmadığından arka planda gezinip dururlar ve şimdiki yaşama taşınırlar. Nesrin, annesine olan bu kızgınlığını şimdiki yaşamına taşımış ve annesiyle etkin bir biçimde ilişki kurmasını engellemiştir. Kardeşleri ile ilişkisinde ise bazı durumlarda kendini savunma eğilimi göstermiş, dürüst davranmamıştır. Nesrin, ailesi ile yakın ilişki geliştirememekte, sevgi ve ait olma ihtiyacını giderememektedir.
Murat, özel bir üniversitede okumaktadır. Kendisini varoluşsal anlamda uyuşmuş hissetmektedir, varlığının farkında değildir, kaybolduğunu ifade etmektedir. Yaşadığı bir hırsızlık olayından sonra fiziksel olarak var olduğunu hatırlatmıştır. Annesinin korumacı tutumu Murat’ı evden uzaklaştırmıştır, onun kişisel farkındalık kapasitesine sahip olmasına engel olmuş ve özgürleşmesini engellemiştir. Frankl’a göre birisine rastlamak, yaşamın anlamını keşfetmenin yollarından biridir. Murat için bu kişi, anneannesi olacaktır. Murat’ın anneannesinin bakımını üstlenmesi, onun sorumluluğunu alması ona yaşadığını hissettirecektir. Nusret’in bu süreçte iletişim kuracağı tek kişi Murat olacaktır.
Mehmet, Galata’da kırık dökük bir evde yaşamaktadır. Mehmet’in bu duruma çok da aldırış ettiği yoktur. Herhangi bir işte çalışmamaktadır. Evin kirasını, günlük yaşam ihtiyaçlarını ablalarından aldığı parayla karşılamaktadır. Varoluşçu terapiye göre insanlar eyleme geçecek veya bir eylemde bulunmayacak potansiyele sahiptir. Bu yüzden eylemsizlik de bir seçimdir. Mehmet’in işinin olmaması ve iş arayışında olmaması, Nesrin’in ona parazit demesine alınması ama bu algıyı değiştirmek için bir çaba göstermeyişi, evin tavanı üstüne dökülürken sorunu göz ardı etmesi bilinçli eylemsizlik olarak açıklanabilir.
Kohlberg’in ahlaki gerişim kuramına göre kişilerarası uyum eğiliminde doğru davranış, bireylerin ait olduğu aile, arkadaş, grup vb. tarafından belirlenen kurallara uyan davranıştır. Bu evrede başkaları tarafından onay görmek önemlidir. Nusret’in bakımı zorlaştıkça Güzin, Nesrin’e annelerini bir huzurevine yerleştirmeyi teklif eder. Nesrin, ilk başta bir annene bakamadın diyecekler diyerek bu fikre sıcak yaklaşmaz. Nesrin’in bu ifadesine dayanarak kişilerarası uyum eğilimi aşamasına uygun davrandığı söylenebilir.
Nusret’in bakımı konusunda zorluklar çıkınca onu huzurevine yerleştirirler. Murat anneannesinin huzurevinde mutlu olmadığını düşünerek onu köyüne götürmeye karar verir. Köye gittiklerinde Nusret, hep dağa gitmek istemektedir. Evden kaçma girişimleri sonrasında Murat, anneannesinin dağa gitmesine ve kaybolmasına izin verir.
Filme ilişkin izlenimlerim:
Birbirlerine tahammülü kalmamış, kendilerine yabancılaşmış bir ailenin Nusret’in hayatlarına dahil olmasıyla bir araya geldiklerini ve bazı yüzleşmelerle yaşadıkları değişimi, kendilerini yeniden keşfini ve varoluşlarına anlam katma mücadelesini görme imkânı buluyoruz Yeşim Ustaoğlu’nun gözünden.
Özlem Tekin
Psikolojik Danışman